Midemi bulandırıyor перевод на португальский
363 параллельный перевод
Boyanın kokusu midemi bulandırıyor, ressamlar da.
O cheiro das tintas enjoa-me, e os pintores também.
Midemi bulandırıyor.
Deixa-me doente.
Bu midemi bulandırıyor. Dünyanın en iyi aile reisi havasında buraya gelmeye ve sanki hiçbir şey yapmamış gibi kontrolü ele almaya hakkı yok.
Que direito é que tem de voltar, cheio de atitudes de chefe de familia...
Şiddet midemi bulandırıyor.
A violência enoja-me.
Midemi bulandırıyor.
Me deixam enjoado.
Aklınla oyun oynayarak, bu çılgın ata binmen midemi bulandırıyor.
Doente por brincar com a mente e montar um cavalo selvagem.
Onun ayak işini mi yapıyorsun şimdi? Midemi bulandırıyor.
Não sejas o moço de recados dele.
Senin ve akademisyenlerinin görünüşü midemi bulandırıyor.
Mas ver-te e aos teus académicos repugna-me.
Eğer sana bunları söylemezsem görevimde ihmalkâr davranmış olurum : Cinsel birleşme fikri senin gencecik bedeninin... solmuş... bir... bedenle... eğik birer... göğüsle... ve sarkık... bir kal.. kalçayla kaynaşma... fikri.. benim... midemi bulandırıyor.
Eu devo ter sido negligente com o meu dever se eu não tivesse dito a você que a idéia do... intercurso... o fato de seu firme e jovem... corpo... se misturando... com a... carne murcha... seios... caídos... e... flácidas... ná... nádegas... me faz querer... vomitar.
"Buraya bak. Başkan olabilirsin, ama kahrolası ödlekliğin midemi bulandırıyor!" Böyle bir şey mi?
"Ouça, pode ser o presidente mas o seu comportamento covarde dá-me vontade de vomitar!" Este tipo de coisa?
Yemekler midemi bulandırıyor.
A comida enjoa-me.
İki yüzlü bir şekilde oratalıkta dolanıp herkesi mutlu etmeye çalışmamız midemi bulandırıyor. " demiş.
Não posso ver-vos rastejando. Dá-me asco!
Biliyorum, o kadar iğrenç ki, midemi bulandırıyor.
Sei que é tão feio que me dá náuseas.
Söyle, midemi bulandırıyor!
Diz-lhe que me engasgou!
Şimdi şikayet ediyorsun, çünkü artık sana da başkalarına davrandığı gibi davranıyor! Midemi bulandırıyorsunuz, hepiniz!
E agora queixas-te, pois ele trata-te da maneira que outrora te contentava quando se dirigia a outros!
Burası midemi bulandırıyor.
Vamos. - Está me melindrando.
Konuşman midemi bulandırıyor Morris.
Metes-me nojo quando falas, Morris.
Midemi bulandırıyor.
Ela mete-me nojo.
Senin gibiler midemi bulandırıyor.
- Feche essa boca nojenta, seu estúpido!
- Bu şey midemi bulandırıyor. - Artık İngiliz Kraliyet Donanması'ndayız.
Ei, agora estamos na Marinha Real Britânica!
Şahsen, bu benim midemi bulandırıyor.
Pessoalmente, põe-me maldisposto.
İçinde olmamız midemi bulandırıyor.
Não me satisfaço com menos do que apregoam por aí.
Kıyafetleriniz de midemi bulandırıyor.
E as vossas roupas fazem-me vomitar.
Balık kokusu midemi bulandırıyor.
Isto está-me a deixar doente.
Ben bu takımı sevmedim. Bu takım benim midemi bulandırıyor, ama içindeki...
O terno me dá nojo, mas a pessoa dentro... porca miséria!
- Benim midemi bulandırıyor.
O quanto isso me deixa doente.
Lhh. Erkek yakınlaşması midemi bulandırıyor.
Detesto quando os homens ficam piegas.
Bu zayıflık midemi bulandırıyor!
Esta debilidade repugna-me!
Bu ev o kadar çok insanla dolu ki midemi bulandırıyor.
Esta casa está tão cheia de gente, que me põe doente!
Sence bunun sınırı kaldı mı? Midemi bulandırıyor.
Chamas a tudo isto razoável?
- Midemi bulandırıyor.
- Deixa-me indisposta.
Senin gibi pislikler midemi bulandırıyor!
Lixo como tu dá-me vómitos!
Midemi bulandırıyor.
Dá-me a volta ao estômago!
Düşününce midemi bulandırıyor.
Só de pensar fico enjoada.
Bu, midemi bulandırıyor.
Isto já me está a enjoar.
Bu faşist pislik midemi bulandırıyor.
Esta tanga fascista dá-me vómitos.
Bir Klingon ile Cardassialı arasında ortak bir şey olabileceği düşüncesi bile midemi bulandırıyor.
A menor noção que um Cardassiano poderia ter qualquer coisa em comum com um Klingon, dá voltas em meu estômago.
Varlığın... midemi bulandırıyor!
A tua presença... irrita-me!
Bu midemi bulandırıyor.
Lsto mete-me nojo.
Herkes adına konuşamam, ama şahsen... bu boş konuşmalarınız midemi bulandırıyor.
Não posso falar por todos, mas, pessoalmente, estou a ficar enjoado com a tua conversa cobarde e oca.
Bu koku midemi bulandırıyor.
O cheiro está a enjoar-me.
Midemi bulandırıyor artık.
É nojento.
Söylerken bile midemi bulandırıyor.
Abomino a palavra no momento em que a digo.
Sizin gibi şüpheciler midemi bulandırıyor.
Cépticos como você deixam-me doente.
Hepsi midemi bulandırıyor. Hasta ediyor.
Dão-me volta ao estômago!
- Bu midemi bulandırıyor.
Dá-me vontade de vomitar!
Durmazsın. Ayrıca uslu durmanı da istemiyorum ; midemi bulandırıyor.
Isso não é verdade e além disso não quero saber do teu bom comportamento, estou desgostosa, é um pesadelo, quando chega a noite, penso na criança que nunca teremos, tenho a impressão de estar a ser submetida a um exame,
Zarif eşin ve annene böylesine çektirmen midemi bulandırıp, tuvalete gitme hissi uyandırıyor.
A forma como fizeste sofrer A tua esposa e a tua mãe Obrigam-me a esclarecer as coisas
Midemi bulandırırlar, anlıyor musun?
Dão-me vontade de vomitar, percebe?
akıllarından sadece Kanadalılara ders vermek geçiyor. Şu Kanadalılar hakkında duyduğum ve okuduğum her şey midemi inanıImaz derecede bulandırıyor.
Tudo o que vejo e leio sobre os canadianos dá-me vontade de vomitar.
Midemi bulandırıyor.
Faz-me ficar enojada.