Momento перевод на португальский
58,431 параллельный перевод
Görünürde bu kişilerden en az üçü askeri kaynaklardan. Hedef tam olarak kim, bu henüz belli değil.
Agora, parece que pelo menos três deles foram extraídos por uma entidade militarizada cuja origem, neste momento, é incerta.
Malesef şu anda fazla birşey bilmiyoruz.
Infelizmente, não sabemos lá grande coisa neste momento.
Şu an aklıma bir yol gelmiyor ama morallerinin bozulması iyi bir şey.
Não vejo como, neste momento, mas é positivo que estejam a perder o controlo.
Her an gelebilir artık.
a qualquer momento.
Çok az kaldı.
Falta pouco. Empurre! A qualquer momento, tudo bem, empurrar
Şu anda bir şey görüyor musun?
Está a ver alguma coisa neste momento?
Kral ve Kraliçeler olacağız bunu şereflendirmemiz önemli.
Estamos a tornar em reis e rainhas, então... é importante e devíamos honrar o momento.
Rohan'la tanıştığımdan beri hep senden övgüyle bahsediyor.
Desde o momento em que conheci Rohan ele tem-na louvado muito.
Seninle geçirdiğim her an. Bu ateşin dumanıyla uçup gitti.
Cada momento que passei consigo desapareceu na fumaça deste fogo
Amit zor bir zamandan geçiyor efendim.
Amit está a passar por um momento difícil senhor.
Bilmiyorum ya, hâllediyoruz işte.
Não sei, neste momento estamos bem.
Tecavüz iddiasının olduğu saatlerde kafası çok karışıktı.
O momento da violação é confuso.
Vurduğunuz kişinin James de Lucca olduğunun farkında değildiniz yani.
No momento do tiroteio, não sabía quem era a vítima?
Ne yaptınız bakalım?
Passaram um bom momento?
Yani bu senin Kızgın Güneş'teki Diane Lane deneyimin.
Então, é o seu momento à Diane Lane em Sob o Sol da Toscana.
Şu anda yalnızım.
Neste momento, estou solteira.
Durun biraz.
Só um momento.
Bana şu anda bulaşmak istemezsin.
Não vais querer isso neste momento.
Anın sıcaklığı, neye benzediğini söyle.
- No calor do momento, como queiras.
Bu anı rezil etme, haydi ama.
Não dês cabo do momento.
Gördüğünüz gibi ailem için zor bir zaman.
Este é um momento muito difícil para a família, como podem ver.
Yerinde olsam aynı yaşamaya çalışırdım.
Então, se eu fosse a ti, começava a tentar viver o momento.
Bunu vermek için doğru zaman nedir bilemedim.
Não sabia quando seria um bom momento para vos dar.
Her şey olduğunda Brennan ile telefonda olduğumuz için, kaçırıldığı zamanı tam olarak biliyoruz.
Como estávamos ao telefone com a Brennan quando aconteceu, sabemos o exacto momento do ocorrido.
Şu anda yaptığımız bu konuşma...
E, neste momento, isto entre nós, eu simplesmente...
Üzgünüm ama şu aralar biriyle ilişkim var.
Desculpa, mas estou envolvido com alguém, neste momento.
Sana böyle yattığım yerden akıl verince kendimi anne gibi hissettim.
Neste momento, sinto-me uma mamã assim na minha cama a dar-te conselhos.
Beynimle ellerim arasında şu anda soğuk rüzgârlar esiyor.
O meu cérebro não é amigo das minhas mãos, neste momento.
Şimdi... Tamamen zamanlamayla ilgili.
Agora, esperamos pelo momento certo.
O anda uzaklara gitsin istedim. Anlaşmayı bozup sana sahip olmak istedim.
Nesse momento, eu quis que ele desaparecesse, ele e todo o nosso acordo para eu poder ficar contigo.
Genellikle altı hastamız olur ama şu anda Luke yüzünden yedi tane var.
O habitual é termos seis doentes. Neste momento temos sete, por causa do Luke.
Şu anda Medicare için harcanan üç doların biri diyabetlilerin bakımına gidiyor.
Neste momento, um em cada três dólares gasto pelo Medicare é com diabéticos.
Şu an hat hızı saatte 220 inek düzeyinde.
Neste momento, a linha de distribuição faz 200 vacas por hora.
Kaçaklar şu an yerinde duruyor.
Os fugitivos estão parados neste momento.
Şu ana kadar Rip'in Seal Ekibi'nin 6 üyesinden biri olduğunu bilmiyorlar.
Até ao momento, o Rip não foi identificado como ex-membro da Equipa da SEALs, Six.
İnsanlarla tanışırsın, onları hayatına sokarsın. İlişkiyi kendi avantajına kullanman gerekeceği ana kadar onları canlı tutarsın.
Conhecemos pessoas, incluímo-las na nossa vida e mantemos uma relação com elas até ao momento em que precisamos de manipulá-las a nosso favor.
Tam da ihtişamlı devrimler başlarken gitmeyi planlıyorsunuz.
Vão-se embora no momento em que a gloriosa revolução vai começar?
Biz kavga ettikten sonra kulağına ne fısıldadın?
O que lhe segredaste naquele momento após a luta?
Rica etsem odayı boşaltır mısınız?
Podem deixar-nos a sós por um momento?
Hepinizin huzurunda, Chuck'a HMM için yaptığı her şey adına teşekkür etmek istiyorum.
Queria aproveitar este momento para agradecer ao Chuck por tudo o que fez pela HHM.
C-Note şu an uçakta yer ayırtıyor.
O C-Note está neste momento a organizar um voo.
Bir dakikalığına dur.
Pare por um momento.
Kusura bakmayın ama Jimmy şu an müsait değil.
Desculpe, mas Jimmy está ocupado no momento.
Uyurgezer'deyken bir anlığına başaramayacağım diye düşündüm.
Houve um momento na Somnambulist em que pensei que não ia sobreviver.
Şunu sorayım, sence Rebecca ilişkinizle ilgili şu anda ne düşünüyor?
Escute, o que pensará a Rebecca da vossa relação neste momento?
O esnada kendimi kaybetmiştim ama öyle dememeliydim.
Quero dizer, fui assim naquele momento, mas não devia ter dito aquilo.
Şu anda hiçbir şey.
De momento... nada.
Şu anda güvenebildiğim tek kişi sensin.
Neste momento, és a única pessoa em quem confio.
Aydınlanmayı yaşayın.
Aquele momento eureka.
- Her an burada olabilir.
- Ele chegará a qualquer momento.
- Nedir bu, kardeş birleşme anı mı?
Isto é um momento de união de irmãos?