Mıki перевод на португальский
54,378 параллельный перевод
Ama bir şey bilmiyorum ki, adamım.
Eu não sei nada!
Karımın mezarı üstüne yemin ederim ki, Jaballa denilen kişinin adını bile duymadım.
Juro pela sepultura da minha esposa que nem sei quem é esse Jaballa.
Ama eğer eve gelirsen... Sana yemin ediyorum ki olacağım.
Mas, se voltares para casa, prometo que o serei.
Diyelim ki bunu yaptım. O diskteki bütün veriyi yok ettiğim anda Jadalla bunu anlar.
Depois de eu destruir os dados que estão na pen, o Jadalla vai perceber.
Dedim ki, o dosyaları kurtarmak için size yardım etmeyeceğim.
Disse que não o ajudarei a recuperar os ficheiros.
Yıllar önce sana sırtını dönen Eric için neden adamlarımı riske atayım ki?
Porque arriscaríamos a vida pelo Eric se ele nos virou costas há anos?
Zaten ne diye sorarım ki?
Não sei porque ainda pergunto.
Savaşacağız ta ki düşmanlarımız düşene kadar ondan sonra, yerimi sen alacaksın.
Vamos lutar até os nossos inimigos tombarem. Depois, tomarás o meu lugar.
En iyi gazetecime bir ön sayfa haberi yazdırdım ki, herkes evinizin yok olduğunu ve yetim kaldığınızı bilsin.
Pedi ao meu melhor jornalista para escrever um artigo de capa para que todos saibam que a vossa casa foi destruída e que ficaram órfãos.
Doğrudur, ben ne anlarım ki?
Não sei.
Kim böylesine gürbüz ki Var mı başka böyle bir yakışıklı?
Quem mais tem tão bom aspeto E espalha beleza diária?
Dinle, kötü adam gibi başlıyor, ona biraz hassasiyet falan katarım ki - pisliğin teki gibi gözükmesin.
Ele começa por ser o mau da fita, mas acho que lhe posso dar uma certa vulnerabilidade para ele não ser reles demais.
Önce neden beni hayatta tutmaya çalıyorlar anlayamadım, ta ki senin hâlâ özgür olduğunu fark edene kadar.
Não percebia por que razão me mantinham vivo até perceber que ainda estavas livre.
- İnanıyoruz ki yardımınla burada anlamlı değişiklikler yapabiliriz.
- Achamos que com a tua ajuda conseguiremos implementar mudanças significativas aqui.
Ama biliyorum ki o öpücük olmadan... böyle cesur davranamazdım.
Mas eu sei que nunca teria tido a coragem de o fazer... sem aquele beijo.
Farklı olduğumu itiraf etmek ve olmadığım biri gibi davranmayı reddetmek, olmadığım şeyler olma kariyerime mal olabilir ki düşünürseniz bu çok çılgınca.
E admitir que sou diferente e recusar fazer de conta que sou quem não sou pode custar-me uma carreira a fazer de conta que sou quem não sou, o que é de loucos, pensando bem.
Önceleri Rajan'a hiçbir şey anlatmamaya kararlıydım. Biliyorsun işte, kafamdakileri ki buna başka bir insan türü oluşum da dâhil, bunları kendime saklayacaktım.
No princípio, estava absolutamente certa de não contar ao Rajan sobre as coisas que se passam na minha cabeça, incluindo o facto de eu pertencer a uma espécie de ser humano diferente, era melhor guardar tudo para mim.
Diyelim ki oyununa katıIdım.
Vamos dizer que eu alinho.
Sana bir takım sözler vermeliyim ki kümenin geri kalanını en kısa sürede ele geçirebileyim, ama ikimiz de bunların yalan olacağını biliyoruz.
Devia prometer-te isto e aquilo para apanhar o resto do teu grupo o mais depressa possível, mas ambos sabemos que isso seria uma completa mentira.
Ayrıca biliyorum ki eğer sana bir şey olursa ve artık seninleyken hissettiklerimi hissedemezsem hayatım yaşamaya değer olmaz.
Mas também sei que, se te acontecesse alguma coisa se eu deixasse de conseguir sentir o que sinto quando... Sei que a minha vida não valia a pena ser vivida.
Evet, tabii ki yaptım.
Bolas, sim, fiz.
Önce, babamın ailesiyle Ahero'da yaşamışlar, ama korkarım ki Luo köyü yeni gelinin hayatını cehenneme çevirmek için yüzlerce yol bulmuş.
Primeiro, viveram com a família do meu pai em Ahero, mas, infelizmente, a aldeia Luo arranjou centenas de formas de fazer a jovem noiva sentir que estava a invadir.
- Tabii ki de kalkarım.
- Claro!
Ama sonra bir anda fark ettim ki bu benim yaklaşım tarzımı tamamen değiştirmek için bir şanstı.
Mas num momento, eu vi... Era a oportunidade para repensar a minha abordagem.
Sorun şu ki, alım satımlar randevuyla yapılıyor. Hiçbir komisyoncu 5 milyonun tamamını alıp da istediğim miktarı garanti etmez. Ben de her birine 1'er milyondan beş komisyoncu düşündüm.
Mas é por indicação, ninguém compra os 5 milhões para garantir o preço, logo são 5 corretores a vender 1 milhão cada e não se conhecem.
Tabii ki veganım.
Claro que sou...
Biraz zamanım oldu, Bu yüzden düşündüm ki Bugün kontrol ederdim.
Tive um tempo livre, então resolvi passar hoje.
Görüyorsun ki, bu cesette belirli gelişmeler yaptım... Bence gerçekten seveceksin.
Viste, fiz algumas melhorias neste corpo... que acho que vais gostar.
Tabii ki, Bunu asla farketme Kendi planlarım vardı.
Claro que nunca percebeu que eu tinha os meus planos.
Tabii ki, çizgi Dünyamızla sizinleriniz arasındaki ayrım yapılabilir.
Isso é, claro, a menos que a linha entre no nosso mundo e o teu seja quebrado.
Düşündüm ki birilerinin kıçını tekmelersem ihtiyaç duyan bir yere adalet sağlarım. Bilirsin.
Achei que iria ser um poderoso, trazer justiça a um lugar que precisava dela, sabes?
Belli ki benzer bir planımız var.
Temos ambas um plano semelhante, não achas?
Hayır, tabii ki girmeyeceksin. Karantinayı sürdürmek zorundayım.
Claro que não, porque tens que te manter em quarentena.
Tamam, anladım ama şunu da söylemeliyim ki muhtemelen bu yapacağı en aptalca şey olacak.
Agora faz sentido, mas tenho que dizer : essa foi a coisa mais burra que ela podia ter feito.
Yine de, hayallerini gerçekleştirirsem, o zaman emin olacağız ki. Sana layık mıyım, değil miyim. Sana layık mıyım, değil miyim.
Se eu conseguir cumprir os seus sonhos então teremos a certeza se eu sou merecedor do seu amor ou não se eu sou merecedor do seu amor ou não
Ben ne zaman aradım ki seni?
Quando lhe liguei?
Hiç uyumadım ki.
Não dormi nada.
Tanrım! Tabii, neden olmasın ki? Sorduğun için sağ ol.
Sim, porque não, obrigado por perguntar.
Ne yazık ki, de Lucca'nın yetkisine ihtiyacımız olmayacak.
Lamentavelmente, não contaremos com o testemunho de Lucas.
Bunu neden yazayım ki?
Porque devo escrever isso?
Niye ki? - Anladım.
Certo.
Durum şu ki Norman, ben iyi bir adamım.
Olha, é o seguinte, Norman, sou um tipo porreiro.
Dostlarımıza ne kadar gösteriyoruz ki?
Quanto esperamos dos nossos companheiros?
Niye bu kadar dosta ihtiyacımız var ki zaten?
E porque raio precisamos de tanto?
Ama bu kez farklı bir yaklaşım deniyorum. Umarım ki sonunda hayırlısı olur. Bilemiyorum.
Mas desta vez, estou a tentar fazer as coisas de outra forma e só espero que isso acabe bem.
Şunu bilmeni isterim ki, ne zaman ihtiyacın olursa ben yanındayım.
Quero que saibas que eu... Podes contar comigo para o que possas precisar.
Belli ki her şeyi yanlış anlamışım.
É óbvio que interpretei mal a situação toda, esta noite, por isso, vou apenas...
Bir süredir bu konuyu düşünüyordum, ve inanıyorum ki topluma yeniden dönmeye hazırım.
Tenho pensado muito no assunto e acredito que estou pronto para voltar à sociedade.
İtiraf ettim çünkü, eğer eğitilseydim öldüreceğimi varsaydım ama geçen gece öğrendim ki ben kimseyi öldüremem.
Confessei porque imaginei que, se instruído, eu fazia-o, mas ontem a noite percebi que sou incapaz de matar.
Hayatlarımız öyle bir noktada ki, sanki filmlerdeki gibi havalı bir şeyler olması gerek ama olmuyor.
Agora, nas nossas vidas, estamos naquela parte de um filme em que algo fixe deve começar a acontecer, mas não começa.
Neden yapayım ki bunu?
Porque faria isso?