Ne kadar güzel bir gün перевод на португальский
81 параллельный перевод
Ne kadar güzel bir gün.
Que bonito dia está.
Ne kadar güzel bir gün, değil mi, Roberto?
Está um lindo dia, Roberto.
Ne kadar güzel bir gün.
Que dia tão bom!
Ne kadar güzel bir gün degil mi?
Não está um dia lindo?
Ne kadar güzel bir gün.
Um dia muito gratificante.
Hazırlıksız yakalanmak için ne kadar güzel bir gün.
Que bela forma de morrer, sem ter consciência.
- Ne kadar güzel bir gün!
Que belo dia!
- Ne kadar güzel bir gün!
- Esplêndido dia!
Ne kadar güzel bir gün!
Que dia lindo!
Merhaba, ne kadar güzel bir gün.
Ena pá Que dia maravilhoso
Ve ne kadar güzel bir gün!
E que dia esplêndido.
Ne kadar güzel bir gün.
Que dia lindo...
Ne kadar güzel bir gün.
Grande dia!
Ne kadar güzel bir gün!
Que dia esplêndido.
Dışarı da olmak için ne kadar güzel bir gün, değil mi?
- Dia lindo para estar ao ar livre.
Ne kadar güzel bir gün, değil mi?
Que dia lindo, não é?
Para lazım. - Ne kadar güzel bir gün değil mi?
- Preciso de dinheiro.
Bugün ne kadar güzel bir gün.
Está um dia tão lindo.
Dolaşmak için ne kadar güzel bir gün. - Haydi!
Que belo dia para um passeio.
Ne kadar güzel bir gün.
É um dia tão bonito.
Dışarıda ne kadar güzel bir gün var.
Está um dia excelente.
Piknik yapmak için ne kadar güzel bir gün.
Mas que lindo dia para um piquenique.
Ne kadar güzel bir gün!
Hoje está muito bonita!
Ne kadar güzel bir gün.
Este é, sem dúvida, um dia feliz.
- Amerika'da yaşamak için ne kadar güzel bir gün!
Que dia lindo para se viver na América.
Patron sensin. Ne kadar güzel bir gün.
Está um dia tão bonito.
Ne kadar güzel bir gün, öyle değil mi?
Lindo dia, não está?
Başlamak için ne kadar güzel bir gün.
Que belo dia para começar.
- Ne kadar güzel bir gün!
- Meu Deus, que lindo dia!
İdam için ne kadar güzel bir gün.
Que dia mais glorioso... para uma execução.
Tanrım, ne kadar güzel bir gün!
Meu Deus, está um dia lindo!
Şimdi... Şu anda, cennette ne kadar güzel bir gün olduğunu bilmenizi istiyorum.
Agora, quero que saibam como é grandioso este dia no céu.
Bak, ne kadar güzel bir gün.
Veja como está tão bonito.
öyle mutluyum ki, uçabilirim... ne güzel bir gökyüzü, cennet gibi bir çatı... böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
ela é tanta que julgo voar que céu de um azul celestial um dia assim ensolarado não pode haver dois iguais onde está um homem rico que dê metade do preço?
Şimdi bile hoş bir çiçek, güzel bir gün batımı görünce... onun bunları ne kadar sevdiğini düşünüp üzülüyorum.
Ainda hoje, fico um pouco triste quando penso numa flor, ou num pôr do sol de que a tua mãe teria gostado.
Sonunda hepsi tek amaçları güzel görünüp zengin bir koca kapmak olan ve bütün gün telefonda kendileriyle aynı derecede ahmak olan arkadaşlarıyla, güzel görünüp zengin kocaya sahip olmanın ne kadar harika olduğunu konuşan ahmaklara dönüşecekler.
Que serão sempre tolas ocas... cuja meta é pôrem-se bonitas, arranjar um marido rico... e passar o dia ao telefone com as amigas... também ocas, felizes por serem lindas e terem marido rico!
Balık tutmak için ne kadar da güzel bir gün.
Que bela manhã para pescar.
Bu harcanmayacak kadar güzel bir gün, ne dersin?
Está um dia lindo, seria uma pena desperdiçá-lo, não achas?
Mantık ve duygusal olarak kırılgan olan kadın meslektaşlarımız özel bir hayvan türüdür dış görünüşleri ile ilgili her zaman güvensizlerdir onlara her gün ne kadar güzel göründüklerini söylemeyi unutmayın ne kadar süssüz ve derbeder olsalar bile
Irracional e emocionalmente frágeis por natureza, as fêmeas empregadas são um animal muito peculiar. Elas são muito inseguras em relação à sua aparência. Tenham a certeza que lhes dizem como estão bem todos os dias, mesmo se elas estiverem deselegantes e desleixadas.
Ne kadar güzel bir gün!
Lindo dia.
Ne kadar güzel bir gün.
Já vieste deixar a miúda, sua "raposa"
Böyle inanılmaz bir gün için ne kadar güzel bir son.
Um final inacreditável para este dia incrivelmente tumultuoso.
Ne kadar güzel ve güneşli bir gün.
Que dia de sol maravilhoso.
İnanabiliyor musun, ne kadar da güzel bir gün... değil.
Está um dia lindo, pois não está?
Ne kadar güzel ve güneşli bir gün
Que dia glorioso...
Bu mayoyu çamaşır odasında buldum. "Ne kadar da güzel bir gün" diye düşündüm Tatlım.
Encontrei ali este fato de banho, e pensei, está um dia tão bonito.
Demek istediğim, plaja gitmek için ne kadar da güzel bir gün, değil mi?
Para uma bela caminhada at � a praia.
Ancak işin ortasında, onun hakkında her şeyi öğrendiğinde sincaplardan ne kadar korktuğunu, törenlerden nefret ettiğini Handel'in Mesih'ini sevdiğini ve eğri parmaklarından utanmasını falan ve çok kötü bir gecenin ardından doktorun bu iltihapların hakkında bir şeyler yapmasını istediğinde ve sen kapanlara kıstırıldığında dahi sana karşı sabır gösterdiğinde elbet bir gün kendine gelip gerçekleri göreceğini umduğunda fakat bu asla olmayınca çok yalnız hissedip, seni terk edip hayatı hakkında güzel bir şeyler yapmaktan başka şansı yokken üstelik senin bunu takdir edecek kadar dahi beynin de yokken ve sen de çıkıp geri zekalı bir hovarda olmuşken o hâlâ yanlış kişi de olsa tek kişiye gönül vermişse ve üstelik belki de sen hayatının geri kalanını barışmak için harcayınca sırf bir zamanlar buna değdiğini bildiği için sana ikinci bir şans verecektir.
Mas no meio, quando conheces tudo sobre ela, o quanto ela tem medo de esquilos e odeia desfiles e adora "Messiah" de Handel, que tem vergonha dos dedos dos pés e te acompanha numa noite má quando sentea que deveriaa ser um médico a fazer algo importante, e como ela teve a paciência quando foste apanhado pelas armadilhas, a espera de que voltes e vejas a luz, e não voltas, sentindo-se sozinha, sem opção a não ser deixar-te e fazer algo bonito com sua vida porque não a valorizas-te e quando vais embora e tornas-te um idiota depravado, ela continua mulher de um homem só, mesmo que do homem errado.
Bak, ikisi de bir gün uyanıp evliliklerinin ne kadar güzel olduğunu ama gerçekten güzel olduğunu anlayana kadar bitmeyecekti. Ya da biri ölene kadar.
Olhe, isto não ia acabar até que ambos acordassem e se apercebessem que tinham casado com a pessoa perfeita, e quero mesmo dizer perfeita, um para o outro, ou até que um deles acabasse morto.
Ne kadar güzel bir gün!
- Que dia maravilhoso!
Ne kadar güzel bir gün.
Está um dia tão bonito.