Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ O ] / Odası

Odası перевод на португальский

30,724 параллельный перевод
Ne? ! Ama endişelenmene hiç gerek yok çünkü Pritchett Muhafız 3000 dolabı aynı zamanda ordu seviyesinde bir panik odasına dönüşüyor.
Mas não tens de te preocupar com o armário Pritchett's Guardian 3000, que funciona como uma sala de pânico blindada.
Fotokopi odasına bir masa atarım.
meto uma secretária na sala de cópias.
Kumanda odasında bir imdat çıkışı var.
Ele sobe, rasteja pelo teto do comboio até à carruagem.
"18'lik Balayı Odası" gibi.
B de "Bonito demais!" Idiota.
- Yardımı dokunur mu bilmem ama makinistle konuştum da şimdi. Emniyet şalteri diye bir şey yüzünden kumanda odasından ayrılamıyormuş.
Não sei se isto ajuda, mas estava a falar com o maquinista e parece que ele não pode sair do comando por causa de um botão chamado "homem morto".
Makinist kontrol odasından ayrılamıyorsa, o hâlde...
Se o maquinista não pode sair do lugar, então...
Makinistin kontrol odasını terk etmesi gerekmeyecek.
O maquinista não tem de sair da sala de controlo.
At nalı dönüşünü bekleyip en arka vagondaki İngiliz'i tren U şekli aldığında kontrol odasından vuracak.
Ele espera pela curva em ferradura. Depois, mata o conde na carruagem.
Fotokopi odasının yerini biliyor musun ki?
Construí este sítio. Ok.
Phil. Phil, Luke'un odasından bir ses geldi galiba.
Para podermos ir para a cama e esperar por um dia seguinte melhor.
Yatak odasındaki kauçuk ağacını da unutma.
Olá, pai. É o Mitch. Estou em Missouri com o Cam.
Aslında ipotek ödemesiyle şık bir otel odası alıyorsun, hepsi bu.
Basicamente, recebemos um elegante quarto de hotel com um financiamento amortizado... O meu marido estava, apenas, a comentar quão bonito é este sítio. é, apenas, isso.
Kayıtları ve hesap numaralarını odasında sakladığını öğrendim.
Descobri que ele tinha registos e os números das contas no cofre do gabinete dele.
Pekala, Onbaşı Alex'in bedeninin bulunduğu depo odası bu arkasında tünel gibi bir şey var.
Então, no armário onde o corpo do Cabo Alex foi encontrado, parece que há uma espécie de túnel por trás.
Otel odasından pek fazla ayrılamadık.
Bem, nós não saimos muito do quarto de hotel.
O yüzden Lester'ın konferans odası ve bütün muayene odalarını kayıt ekipmanlarıyla sıkı gözetim altında tutmasını istiyorum.
Então eu vou querer manter a supervisão apertada fazendo o Lester instalar equipamento de gravação na sala de conferência e em todos os consultórios.
İlk başlarda yatak odasına bile giremedik.
Da primeira vez, nem chegamos ao quarto.
Ben de sana muayene odasında kılavuzluk yapmanı önerecektim.
Eu ia sugerir que conduzisse a sessão na sala de exame.
Yatak odasında.
- No quarto.
Odasında boğuşma izleri var.
Há sinais de luta nos seus aposentos.
Anahtar kullanarak Catherine de Medici'nin odasına girmek için heyecanlanıyorum.
Fico arrepiado ao usar a chave dos aposentos de Catarina de Médici.
Evet, odası kesimhaneye yakın oradan yuvarlayarak gitti.
- Sim. Os aposentos dele ficam ao lado do matadouro, rolou-o lá para dentro.
Odasına bakalım.
Vamos visitar os aposentos dele.
Yeterli kanıt değilse, Fluret'in cesedini odasında bulmak yeterli. Tuzun olduğu yerde kilerin sadece iki kişide anahtar vardı.
Se encontrar o cadáver do Fluret nos aposentos dele não for prova bastante, apenas duas pessoas têm a chave da despensa onde o sal é guardado :
Bir yıllık motor yağı, yeni yatak odası takımı...
Um ano de óleo de motor, quarto novo.
- Lorraine'in odasını izlemek için mükemmel bir noktada sızan taze yağ.
Fuga de óleo fresco de um lugar com óptima vista para o quarto da Lorraine.
Televizyon var mı odasında?
Ela tem uma TV?
Çünkü teleskop odasında bulunmak yerine size bayramlar için ev yapımı reçel yapmakla meşguldüm.
Porque em vez de estar na sala do telescópio, estava ocupado a fazer doce caseiro para as vossas férias.
Nasıl bir manyak başkasının yatak odasında ilişkiye girer ki?
Que tipo de maníacos faz coito no quarto de outra pessoa?
Prabhakar, trafik kontrol odasına git... Bu taşıtların üstgeçitte U dönüşü yapıp yapmadığını kontrol et.
Prabhakar, vai até à sala de controlo de tráfego e verifica quais destes veículos fizeram inversão no viaduto.
Prabhakar, hemen trafik kontrol odasına git.
Prabhakar, vai rapidamente à sala de controlo de tráfego.
Sorgu odasında.
Na sala de interrogatório.
Kanıt odasından çalınan paralar yüzünden.
Dinheiro que desapareceu da sala de provas.
Üç kişi de ciddi şekilde yaralanmış. Doktor odasında bayılmış halde bulunan gerçek cerrah dahil.
Mais três feridos gravemente, incluindo o verdadeiro cirurgião que foi encontrado inconsciente na sala de descanso dos médicos.
Burada doktor odasına giriyor.
Aqui está ela a entrar na sala de descanso dos médicos.
Toplantı odasına bir dosya bırakmıştım. Daha yeni oradaydım.
Acabei de sair de lá, não vi nenhuma pasta.
Çocuğun yatak odasında, banyoda ve çalışma odasında da.
E no quarto da criança, e na casa de banho e no escritório.
Kontrol odasında yangın çıktı!
Fogo na sala de controlos!
Polis pencereleri güvenli hale getirecek, Savannah'nın odası önünde de 24 saat biri olacak.
A polícia vai vigiar todas as janelas e vou mandar um agente ficar na porta do quarto da Savannah
Ölüm odasına hoş geldin, Jakey.
Bem-vindo ao matadouro, Jakey.
Babam ölüm odasında çalışırken ona Bambino derlermiş tıpkı Babe Ruth gibi, zira onun tek vuruşu yetermiş.
Sabes, quando o meu pai trabalhava no matadouro, costumavam chamar-lhe "bambino"... Tal como chamavam ao Babe Ruth... Porque só precisava de um golpe.
Evet, hey, eğer eve geç gitmek konusunda sorun yaşarsan... Marriott'un dünya üzerinde 4200 odası mevcut.
Sim, olha, se te fartares de estar em casa, o Marriott tem 4200 unidades a nível mundial.
1.07'de Harley odasına gidiyor.
Então, são 1 : 07 da manhã. Harley vai para o seu quarto.
Herkes yalnız odasına gitti ve Will oğlum yardım istedi.
Tinhamos todos ido para a cama, e então o Will, o meu filho, gritou por ajuda.
Kocamla odasına koştuk ama oraya geldiğimizde bebeğim yerde bilinçsiz yatıyordu.
Meu marido e eu corremos para o quarto dele, mas quando lá chegamos o meu bebé estava no chão inconsciente.
Will'in odası soğuktu ve ışıklar kapanmıştı.
O quarto do Will estava frio e as luzes apagaram-se.
Tek bildiğim hastanede uyandığım ve... FBI ajanları bana oturma odasındaki duvar kağıdına dokunmamanı söylediler.
A seguir, quando dei conta, acordei no hospital, e um dos agentes do FBI disse-me para nunca tocar no papel de parede da sala de estar.
Sen nekahet odasına girer girmez Bill ile bizzat konuşacağım.
Assim que estiveres na sala de recuperação, vou voltar a falar com o Bill.
Tramva geçirmiş yolcuları camsız minibüsle sorgu odasına sürükleyen ben değilim.
Não sou eu quem arrasta passageiros traumatizados para salas de interrogatório em carrinhas sem janelas.
- Ölüm Odası Çeviri : Ozzie | İyi seyirler.
- The Kill Floor - 29.10.1960
Yatak odasına girmeyin.
Não entres no quarto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]