Olayin перевод на португальский
31 параллельный перевод
Böyle bir olayin üzerine gelmene üzüldüm.
Lamento que tenhas voltado para uma coisa destas.
Ve B - Bilmiyorum eger bütün Orange saat düzenegi İkea'dansa bu tamamen senin olayin.
E, B, eu não sei se toda esta cena de "Clockwork Orange cum Ikea" é mesmo o teu tipo.
Sana birşey söyleyeyim... Biliyorsun, çünkü olayin içindesin bilmiyorsun, çünkü... ondörtyaşimdan beri yalniz çalişirim.
Deixe eu te dizer uma coisa, cara... voce sabe, mas se ainda não sabe... eu cuido de mim desde os 14 anos...
BU OLAYIN BAŞLANGICI NEYDİ?
O QUE DESENCADEOU O SUICÍDIO?
NEDEN GÖKKUŞAĞI OLAYIN BAŞLANGICI Kİ?
PORQUE É QUE O ARCO-IRIS DESENCADEOU O SUICÍDIO?
ve bu olayin ardindan yüzlercesi öldü her iki taraftan artik hiç kimse yadsiyamazdi, iki toplum bir çatismanin esigindeydi.
Centenas morreram em ambos os lados, e depois disso, ninguém poderia ter qualquer ilusão - as duas comunidades estavam em um curso de colisão.
Dinle, olayin gidisinde anlamadigim bir sey var.
Ouve, estou a ficar um bocado confuso com isto.
ve gördügüm kadariyla, Christian bu olayin icinde Hans in, babası olduğunu.
Ele é o pai do nosso filho. Eu avisei-a! Para a próxima vai-me conhecer melhor.
Ben Hartman Hughes, olayin içinden bildiriyorum.
Hartman Hughes, no local do acontecimento.
Ben Hartman Hughes, Oklohoma City'den bacagin yanindan ve her zamanki gibi olayin içinden bildirdim.
Hartman Hughes, em directo de Oklahoma City. Perto da perna e, como sempre, em cima do acontecimento.
Ben Hartman Hughes, olayin içinden bildiriyorum.
Hartman Hughes, em cima do acontecimento.
Ben Hartman Hughes, Galveston'dan hafif firtinanin ortasindan olayin içinden bildiriyorum.
Hartman Hughes, em Galveston, A SEGUIR : URSO NO JACUZZI. no centro duma tempestade moderada, em cima do acontecimento.
Ben Hartman Huges, olayin içinden bildiriyorum.
Hartman Hughes, em cima do acontecimento.
Bütün bu beni öldürme olayin bir bes binlik için mi?
De todas as merdas que tu me podias ter matado... Cinco mil?
Evet, "evlenmek istiyorum" olayin yüzünden.
- Com essa coisa de casar.
- Senin olayin ne?
- Quais são as tuas coisas?
Hayir, bak, bu bebegi ne kadar tutarsak, olayin elimizde patlamasi ihtimali o kadar articak.
Olha, quanto mais tempo ficarmos com esse bebé, mais possibilidades há de isto nos estourar na cara.
Senin olayin nedir?
Sim. Então, então qual é a tua cena?
Sizi temin ederim olayin bunla alakasi yok.
Garanto-lhe que não é o caso.
Striptizciyim diye olayin kendi rizamla gerçeklestiğini düsünürlerdi.
Sou uma stripper. Estava a pedir por isso.
Olayin cazibesini anliyorum.
Compreendo a tentação.
Olayin boyutu tamamen degisti.
É uma dinâmica totalmente nova.
Bir olayin goruntulerini zihnimde canlandirabiliyorum ve içinde dolasabiliyorum.
Posso criar uma imagem virtual de um evento e andar por ela.
Biliyordum ki sana soyledigim zaman sadece olayin sonuna odaklanacaktik.
Eu sabia que quando te contasse, Tratava-se tudo do fim.
Yerel basin olayin ustune atladi direkt.
A imprensa local já está em cima do acontecimento
Olayin oldugu yer! Shruti burada olduruldu!
Foi aqui que aconteceu!
Gelenler-gidenler... akrabalar... komsular... gazeteciler herkes sanki mahalle parkiymis gibi olayin icinde!
Transformou a cena do crime num mercado de peixe! Transeuntes, parentes, vizinhos, jornalistas...
Dil çikaran gülen surat mi simdi de olayin?
O smiley com a língua de fora, é esse que estás a fazer agora?
Iki kucuk kizimiz var, - olayin etkisindeler...
Temos duas filhas jovens que estão a ser afetadas...
cok üzgünüm, seni bu olayin icine soktugum icin.
Lamento ter-te arrastado para isto.