Olmak перевод на португальский
75,777 параллельный перевод
Senin buna dahil olmak için fazla saf olduğunu varsaydım. Ama son zamanlardaki davranışların beni endişelendiriyor.
Presumo que era demasiado inocente para estar envolvida, mas o seu recente comportamento tem me feito questionar isso.
İhtiyatlı olmak güvenliği sağlar, Ve güvenli blok, güçlü bloktur.
A segurança vem da vigilância, e um bloco seguro, é um bloco forte.
O gerçek oğlan olmak istiyorsun yine.
Você quer ser aquele rapaz outra vez.
Fred Johnson kendini kanıtladı. Kemere gerçek bir dost olmak için.
Fred Johnson já provou ser um verdadeiro amigo do Cinturão.
- Arkadaşın olmak istemiştim.
Queria ser tua amiga.
Ben de süper kahraman olmak istiyorum.
Quero ser um super-herói e ajudar-te.
Yardımcı olmak için ne yapabilirim diye bakmaya geldim.
Caramba, Miss Grant. Apenas queria ver como podia ajudar.
Bugüne kadar istediğim her şeye sahip olmak üzereymişim gibi geliyor.
Eu apenas... Sinto que estou perto de ter tudo que sempre quis.
- Dev katili olmak ister misin Ben? - Tabii ki.
Queres ser um assassino, Ben?
Tanrım, avukat olmak güzel olsa gerek. Müvekkilinle işin biter bitmez eve gidip güzel bir uyku çekebilirsin.
É bem melhor ser o advogado e ir para casa dormir...
Çünkü Rhoades'u yenmek istiyorsan olmak zorundasın.
Porque para teres hipótese com o Rhoades, tens de ser.
İtaatkar olmak istiyorum.
Quero ser obediente.
Bir Tanrı'yla düşman olmak üzereyim. Ağız dalaşına girmeyeceğim.
Estou quase a tornar-me inimigo de um deus com o qual não tenho problemas.
Bence barışçıl bir şekilde teslim olmak daha avantajlı olur.
Acho que uma rendição pacífica seria melhor.
Hayır, teslim olmak istemiyorum!
Não me quero render!
- Neymiş o, güzel olmak mı?
- Ser bonita?
- Hayır, video blogcusu olmak işte.
- Não, ser uma vlogger.
Artık soytarı olmak istemiyorum.
Não quero continuar a ser uma palhaça.
Bu kadar merhametli olmak için vajinan olması lazım.
O teu coração sangra como uma vagina.
İyi olduğundan emin olmak istedim.
Tinha de me certificar de que estavas bem.
Benim gibi olmak istemezsin.
Não queiras ser como eu.
- Benim gibi olmak...
- Não queiras ser...
Köstebek olmak nasıl bir duygu?
Como é ser um bufo?
Olmak istediğimden daha popüler oldum.
Tornei-me mais popular do que gostaria de ser.
Popüler olmak iyidir.
É bom ser-se popular.
İşlerin yolunda gittiğinden emin olmak istedim.
Quero ter certeza de que está tudo a correr bem.
Sadece blok valisinin yardımcısı olmak onu tatmin etmiyor.
Ele não está satisfeito em ser meramente o Vice-Governador do bloco.
Hepimiz çok gerginiz ve burada yeraltında olmak işimizi kolaylaştırmıyor.
Estamos sob muita temperatura, e isso não é lá muito bom - para ter uma caixa aqui em baixo.
Emin olmak için beni öldürürler.
Vão matar-me só para terem a certeza.
- Eh, bayım. Ortak, serbest düşüş yoktu işgal altındaki bir bloğa sadece karanlık bir hücrede olmak için.
Bem, Sr. Associado, não fiz queda livre num bloco ocupado, só para acabar numa cela escura.
Lisa, beni reddettiğinde sana layık olmak için elimden geleni yapmam gerektiğini anladım.
Lisa, quando me rejeitaste, eu sabia que precisava de fazer o que fosse necessário para que tu me merecesses.
Isırılmıyor olmak en acı verici yanı.
Não ser mordido... é o que mais dói.
Ben sadece acımasız olmak istedim senin gibi.
Eu só queria ser impiedoso, como tu.
Tertipli olmak istedim ancak sadece eşyaların yerini değiştirebildim.
Eu queria ser arrumada, mas só consegui mudar as coisas de sitio.
Sizinle birlikte olmak için Mars'a geri dönüyordu ama aktarma esnasında kötü şekilde yaralanıp hayatını kaybetti.
Ela estava de regresso a Marte para estar consigo, mas... Foi gravemente ferida em trânsito e morreu.
Hayır, dürüst olmak gerekirse çok sessizdi.
Não, estava tudo muito tranquilo, para ser honesto.
O yalnızca yattığı biri olmak istemiyor.
Ela não quer ser apenas mais um entalhe na cama.
.. ne olduğunu araştırmasına engel olmak için onu öldürüyor.
Presumivelmente, para a impedir de fuçar no que aconteceu ao marido.
Birisine göz kulak olmak istiyorsun.
Você deve ficar de olho nela.
Neden her zaman "bir adam" olmak zorunda?
Por que tem sempre de haver um "ele"?
Bu kadar uzun olmak tuhaf.
É um pouco estranho ser tão alto assim.
Böyle olmak zorundaydı.
Deve ter doído.
- Neden emin olmak?
Certeza do quê?
Sen olmak eğlenceli olmalı, değil mi?
Deve ser divertido seres tu, não é?
Olan onca şeyden sonra burda olmak tuhaf olmalı.
Deve ser estranho voltar aqui depois de tudo o que aconteceu.
Burda olmak senin için gerçekten iyi değil.
Não acho que seja boa ideia estares aqui.
Bazen hızlı olmak iyidir.
Às vezes, não há problemas em ir depressa.
Bizim olması gereken bebeğe sahip olmak yeterli değildi.
Nem ter o bebé que devia ter sido nosso.
Bunu bir parçası olmak istemiyorum.
- Não quero fazer parte disso.
Gökyüzün altında ölü olmak hapishaneden canlı olmaktan daha iyidir.
É melhor morrer sob o céu aberto, do que na prisão.
Çiftlikte olmak gibi.
É como estar numa quinta.