Olmalı перевод на португальский
106,684 параллельный перевод
İyi bir his olmalı.
Deve ser bom.
Seninle yaptığım her anlaşma yazılı olmalı.
Acordos contigo têm de ser por escrito.
New York'tayken birkaç kişiyi etkilemiş olmalısın.
Impressionaste pessoas em NI.
Hayır, hayır bir hata olmalı.
- Não, não... deve haver algum erro.
O zaman orada olmalıyım!
Então, eu devia lá estar!
Kendini tehlikede hissetmiş olmalı.
Ele deve ter pensado que corria alguma espécie de perigo.
Banka anlaşmalarında, çıkarlarımız önemli olmalı.
Os negócios do banco têm que ser irrepreensíveis,
Öyle mi olmalıyım?
Deveria?
- Bunun için bir kelime olmalı, hanımefendi.
- Deve existir uma palavra para isso, senhora.
- Ne için bir kelime olmalı, Patrice?
- Uma palavra para quê, Patrice?
Birisi beni aşağılamış olmalı.
Alguém me deve ter denegrido.
- Bir cadı bırakmış olmalı ya da...
- Uma bruxa deve ter...
Şu anda mutlu olmalıyım Ama içimde garip bir tür var., Sefil ve korkmuş, ve o orada olmayı hak etmiyor
Devia estar feliz, neste momento mas há uma da minha espécie num celeiro, num estado lastimoso e assustada, e não merece estar lá.
Buradakilerden birisi, bundan kimin sorumlu olduğu biliyor olmalı.
Alguém aqui tem de saber quem é o responsável.
Dışarıda çocukları arıyor olmalıydın.
- Devias estar a procurar os miúdos.
Ama putlaştırdıkları şey Hollow orada olmamızı istiyor olmalıydı.
Mas aquela coisa que eles idolatram, o Hollow... Marcel, aquilo queria-nos lá.
Tehditin bittiğine emin olmalıyım.
Tenho de assegurar-me que já não há ameaças.
Bir süre önce, büyük bir enerji patlaması olmuş olmalı.
Deve ter havido uma grande libertação de energia há algum tempo.
Vincent bağlantıyı kestiğinde özgür kalmış olmalı.
Ao eliminar o elo, o Vincent deve tê-lo libertado.
- Kızlar seçilmiş olmalıydı!
- As raparigas têm de ser escolhidas.
Kalbim durduysa, sınır büyüsü kalkmış olmalı.
Se parou, então, o feitiço de fronteira deve ter caído.
LaForge Malikanesi'ndeki yılan Hollow'u simgeliyorsa o zaman bu da bir tür totem olmalı. Bunu gücünü arttırmak ve kendisini korumak için kullanıyor.
Se a serpente na casa dos LaForge representa a Hollow, então, isto deve ser um totem que ela usa para aumentar o seu poder e proteger-se.
Ana doğal gaz hattı buradan geçiyor olmalı.
- A conduta de gás deve estar aqui debaixo.
Bana kızmış olmalısın.
Imagino que deves estar zangado comigo.
Elijah orada olmalı.
Diz-me que o Elijah está aí.
Başka bir yol daha olmalı.
Tem de haver outra opção.
Kim olduğunun ana dayanağını taşıyan bir yerde olmalı.
Tem de ser um local que represente a essência de quem ele é.
Burada olmalı.
Por favor, não estejas aqui.
Bunu yapabilmek içim cesur olmalıyım.
Só tenho de ter a coragem de fazê-lo.
Diyorum ki şimdiye kadar Atalar onun ruhunu hapsetmiş olmalıydı.
Por esta altura, os Antepassados já deviam ter aprisionado o espírito dela.
Başka bir çözüm yolu olmalı.
- Tem de haver outra maneira.
Medeni mi olmalıyız?
Devíamos ser civilizados?
Başkaları da olmalı, birileri onun arzularını, zayıflıklarını bize söyleyecek birileri.
Tem de haver outros, mais alguém. Alguém que conheça os seus desejos, as suas fraquezas.
Güzel olmalı.
Deve ser bom.
- D. Başka bir yolu olmalı.
D, tem de haver outra maneira.
Hepimiz... hepimiz neler olduğu ve nasıl olduğu hakkında daha duyarlı olmalıyız,
Todos temos de ter noção do que se passa, e como se passa.
- Duvarı aşmanın bir yolu olmalı.
Tem de haver uma entrada.
O zaman bir yerimde döküntüler olmalı.
- Devo ter uma irritação.
Walther Rathenau'nun ölümü kutlama sebebi olmalı, yas değil.
A morte de Walther Rathenau deve ser celebrada, não lamentada.
En küçük molekülden en büyük galaksiye... Her sorunun tanımlanabilir bir cevabı olmalıdır.
Da molécula mais pequena à maior galáxia, todas as perguntas devem ter uma resposta definível.
Okullar daha sık tatil olmalı.
Devias ter férias mais vezes.
Durumumuz bu ki bu yüzden buradayım. Bu tarz sonuçlara hazırlıklı olmalısın.
Por isso estou aqui, tem de estar preparado para resultados destes.
Olmalısın. Olamayacaksan da en azından durumu kabul etmelisin.
Tem de, se não ficar em paz, pelo menos aceitá-los...
Biz de orada olmalıyız.
- Fala com o FBI, vamos estar lá.
O zamandan beri oturup düşünmek için çok zamanım oldu. Yavaş yavaş taşlar yerine oturdu. Ben kaybettiysem biri kazanmış olmalıydı.
Desde então, tive muito tempo para refletir e acabei por chegar lá, se eu perdi, alguém deve ter ganho.
Daha iyi bir yaklaşım olmalı, değil mi?
Deve haver uma abordagem melhor, não?
Bu bir macera olmalıdır!
- Devia ser uma aventura.
– Fizik bir macera olmalıdır.
- A física devia ser uma aventura.
Dikkatli olmalıyız.
Eu sei que temos de ser cautelosos.
Dışarıda olmalıyım...
Eu devia estar...
- Öyleyse ölmüş olmalı.
Então estará morto.