Ortagım перевод на португальский
4,601 параллельный перевод
Şimdi, bazılarınız son zamanlarda piyasada yeni seçim ortağımı bulduğumu duymuş olmalısınız.
Alguns de vós ouviram que eu estava à procura de um novo vice-presidente.
Ortağım onu takip eder yere indirir ve tataaa. Arama iznimizi gösterdik.
O meu parceiro persegue-o, e temos custódia preventiva.
Şimdi, ortağım gelip, o silahı alacak.
- Boa escolha.
İş ortağıyla. Jake ve Gordon anlaşabiliyorlar mıydı?
O Jake e o Gordon dão-se bem?
Bir ortağım vardı... bir zamanlar, çok uzun zaman önce.
Tive uma parceira, há muito tempo.
Ortağımla konuşur konuşmaz seni arayacağım.
Vou falar com o meu parceiro e depois dou-te uma resposta.
O benim ortağım.
É o meu parceiro.
Dürüst olmam gerekiyor, hiç bayan bir ortağım olmamıştı.
nunca tive uma parceira.
Ama hiçbir ortağım. kurşun yememişti.
Nenhum parceiro meu foi alvejado.
Yeni ortağım çok iyi.
O meu novo parceiro é um encanto.
Sana her şeyi anlatmak için artık hazırım ama bunu anlatırsam geri alamam. Anlatırsam, suç ortağım olursun.
E estou pronto contar-te tudo, mas, logo que o faça, não há como voltar atrás.
Tamam. O zaman ortağına sorarım.
Vou perguntar ao teu parceiro.
Ortağım Sean Patterson'ı araştırıyordun.
Investigou o meu colega Sean Patterson.
Ortağım John McGarrett ve acil servis travma uzmanı, Malia Waincroft.
Com o meu parceiro John McGarrett, e a especialista em traumatologia das Urgências, Malia Waincroft.
Bir ortağım vardı.
Tive uma parceira.
Bu işteki ortağımın güvenilir olmasından memnuniyet duyuyorum.
Sou grata por um sócio confiável nos nossos negócios.
Ben senin ortağınım!
Sou a tua parceira!
Bu da ortağım, Dorian.
Este é meu parceiro, Dorian.
O benim neredeyse 10 yıllık ortağım.
Ele foi meu colega durante quase 10 anos.
Stef, bu benim harika iş ortağım Timothy.
Este é o meu brilhante colega de trabalho, Timothy.
Ortağının Evan'ı öldürdüğü gece orada olmadığımı söylemem için.
Para dizer que não estava presente na morte do Evan.
Bu ortağım, Dorian.
Este é o meu parceiro, Dorian.
Skouras bizim ortağımız.
Skouras é nosso parceiro.
Bu Kolombiyalı kiralık katilin bir ortağı var mı onu bulmalıyız.
Temos de descobrir se o colombiano tem algum colega.
Ve ortağımın ismi?
E o meu colega?
- Ortağım yok benim.
- Não tenho parceiro.
Onu ortağım olarak görüorum.
Considero-o meu parceiro.
Ben senin ortağın olacağım.
a tua parceira.
Ortağım genelde sıcak bir havluya sarardı.
A minha colega normalmente aquece com uma toalha quente.
Ve ortağım adına da rahatlıkla söyleyebilirim ki ikimiz de çalışmamızı buraya getirdiğimiz için çok memnunuz.
E sinto-me confortável em falar pela minha parceira quando digo que estamos ambos agradados de trazer até aqui o nosso trabalho.
İş ortağım, Bayan Johnson. İş sözleşmesi talep ediyor.
A minha colega, a Sra. Johnson, vai precisar de um contrato de trabalho.
Ortağınızın size yardım etmeye çalıştığını da anlıyorum.
E entendo que o seu parceiro tenta ajudar.
Ben ve ortağımın, seni korumak için elimizden geleni yapacağımıza söz veriyoruz.
Mas prometo que faremos o possível para proteger-vos.
Benim ortağım gibi.
É como o meu parceiro.
Ama ortağım sadece üç puanla hayatımı kurtardı.
Mas o meu parceiro salvou-me a vida, com apenas três pontos.
Artık dördüncü bir ortağımız var.
Agora temos um quarto sócio.
Ortağımı özledim de.
Sinto falta da minha parceira.
Bir şeyi sakladığım ya da alacağım cezadan kurtulmaya çalıştığım yok. Ortağım, arkadaşım neredeyse öldürülüyordu.
Não estou a tentar esquivar-me a nada ou a fugir a qualquer castigo, mas o meu parceiro, meu amigo, quase que o mataram.
Bir ortağım vardı. Vernan adında bir kadın.
Eu tinha uma parceira, uma mulher chamada Vernon.
Ölen ortağımın cebinde.
- Onde encontrou isto? - No cadáver do meu colega.
Ben senin ortağınım ve ortaklar ne içindir?
O que sou? Parceira.
- Ortağımı kontrol etmesi için gönderdim, yoktu.
O meu parceiro foi verificar. Ela não estava lá.
Sherlock Holmes. Bu da iş ortağım Joan Watson.
Sherlock Holmes.
Ama bir suç ortağı olması lazım.
Mas ainda teria de ter um cúmplice.
Bu da ortağım, Dr. Temperance Brennan.
Esta é a minha parceira, a Dra. Brennan.
Burada çalışmıyorum, gizli ortağım denebilir.
Não trabalho aqui, sou uma sócia silenciosa.
Umarım bir gün bizleri ortağın gibi değil de...
Espero que um dia não pense em nós como sócios, mas sim como família.
Ortağımın bu konuşmayı yaptığımızdan haberi yok, efendim.
Bem, a minha parceira não sabe que estamos a ter esta conversa.
Bunu ortağına anlatacaktım ama kendisi binaya gizlice girip çıkmış.
Tinha dito isso ao teu parceiro, mas ele passou por aqui, sem se reportar.
Önce güvenli bir yer bulacağız sonra da ortağımı arayacağım.
Vamos a um local seguro, e ligo à minha parceira.
Ortağımın kardeşi güvende olana kadar çağıramam.
Não, até a irmã da minha parceira estar a salvo.