Oteller перевод на португальский
262 параллельный перевод
kabul edilemeyecek şekilde önümüze taş koyuyor.Oteller, kafeler,..
Não podemos continuar a tolerar o facto de não estarmos livres das garras da polícia em nenhum hotel, bar, café ou mesmo casa particular
Tiyatrolar, oteller, trenler.
Teatro, hotéis, viagens.
Trenler, oteller, tiyatrolar.
Viagens, hotéis, teatro.
- Oteller kabul etmedi.
- Nenhum hotel o recebia.
Oteller çok kalabalık.
Todos os hotéis estão cheios.
En iyi oteller, en eski şampanyalar en leziz havyarlar, en iyi müzik ve en güzel eş.
Os hotéis mais altos, o champanhe mais velho, o caviar mais rico, a música mais quente e a esposa mais bonita!
Oteller dolu.
Todos os hotéis estão cheios.
Rienzi'nin kardeşi at yarışı sonuçları için bir haber servisi işletiyormuş. Taşımacılık, bahisçiler için kredi, gayrimenkul, oteller, gece kulüpleri. Kumarhane, ve saire, ve saire.
O seu irmão trata das apostas ilegais, de transportes, penhores, imobiliário, hotéis, casas nocturnas... máquinas de jogo, etc. etc....
Sergileri için milyonları harcadılar... Şehir ziyaretçilerle, oteller konuklarla dolu.
Gastaram milhões na exposição, a cidade está cheia de visitantes, os hóteis estão lotados...
Şu yabancı oteller ne kadar da sıkıntı verici!
"Que deprimentes são estes quartos de hotel estrangeiros!"
Lokantalar da en az oteller kadar dolu olur.
Olhe, os restaurantes estão cheios como os hotéis.
Orada güzel oteller var.
Há alguns bons hotéis lá.
Oteller, cesetleri olduğu konusunda nadiren reklam yaparlar.
Normalmente os hotéis não avisam que têm corpos nos seus quartos.
Buradaki oteller, Vegas'daki ortaklıklarınkinden daha büyük ve fiyakalı.
Aqui, os hotéis são maiores e têm mais aparato do que os de Vegas.
Oteller turist dolu.
Os hotéis estão cheios de turistas...
Bunun gibi oteller ne zaman geldiğine değil vaktinin ne zaman dolduğuna bakar...
Neste tipo de hotel, não se interessam pela hora de entrada, mas quando o tempo acaba...
Oteller, kumarhaneler ve barlarda onu görünmeyen bir tasmayla sürüklüyordu, köpek gibi.
Sim, tinha. Tinha vontade e talento. Mas a câmara.
Oteller genellikle sadece havluları değiştirir, çarşafları değil.
Os hotéis não costumam mudar os lençóis, apenas as toalhas.
- Ve oteller!
- E outra casa de passe!
Oteller de aynı şekil.
O mesmo nos hotéis : tudo vazio.
Şu kültürel saçmalığa son verip oteller kısmına geçer misin?
Importa-se de parar com essas merdas de cultura e apontar os hoteis?
Oteller faturanızı öder ödemez çıkıp gitmenizi istiyor.
Os hotéis tentam livrar-se das pessoas logo que têm as contas pagas.
Değiştirdiğimiz oteller Wendy'nin söylediği gibi fırsatçıydı. Üstelik kirliydi.
Mudámos de hotel porque Wendy disse que eles eram tarados.
Buraya oteller ve liman yapacağız.
Faremos o porto ali e a área dos hotéis aqui.
Yani, oteller sadece...
Quero dizer, os hotéis não são só.....
Oteller tıklım tıklımdı.
Os hotéis estavam cheios.
Gemicilik, oteller, karnavallar ve sirklerle bunu çeşitlendirdim.
Diversifiquei em transportes, hotéis, carnavais e circos.
ayrıca, yüzbinlerce baş sığır madenler, limanlar, oteller, ticaret merkezleri, sahip oldukları servetin bir kısmı, yani herzaman halkın gözü önündedirler.
Centenas de milhares de vacas, minas, estaleiros... casas de aluger, super-mercados, bancos... e não sei mais o quê.
Şu an işsizim ve en son oteller de paralıydı.
Estou desempregada e os hotéis pagam-se.
Hayır, bak, büyükanne, bunları alırsan, bunların üstünde oteller var hem buraya düşme şansı çok daha büyük.
Mas, avó, se ficar com este, terá um hotel em cada. - Tem mais hipóteses de calhar lá.
- Oteller. Moteller.
- Hotéis, motéis...
Bankalar, oteller, bürolar, kiliseler, evler Liverpool ya da Surrey'dekilerden farksızdı.
Com bancos, hotéis, escritórios, igrejas e casas que dir-se-iam transplantados de Liverpool ou Surrey.
Chips O'Toole. Oteller ve aklına gelebilecek her şey.
Chips O'Toole, hotéis e terrenos na Austrália.
Oteller, bankalar, ofisler, kusura bakma.
De hotéis, bancos, escritórios... Lamento.
Ucuz oteller.
Motéis económicos...
- Farklı oteller.
- Diferente hotel.
Oteller, lobide pirinç tükürük hokkaları... odalarda pirinç yataklar.
Os hotéis, escarradores nos átrios, camas metálicas nos quartos.
"Evler ve oteller, ipotek edilemez."
" Casas e hotéis não podem ser hipotecadas.
Eşcinsel değilsin. Oteller dolu olduğu için...
É apenas um amigo de longa data, e os hotéis estão todos cheios.
Bütün oteller dolmuştur.
E os hotéis já estão lotados.
Peki ya oteller?
E que tal hotéis?
Oteller vardı, ama onlar daha tehlikeli olurlardı.
Havia hotéis, mas seria ainda mais perigoso.
Burada ucuz oteller var.
Há algum hotel barato por aqui?
Ike'la yaptığımız gibi kederli şeyler istemiyorum ve bu oteller için yaptığım sıkıcı şeyleri de...
Não aquelas coisas antigas que fazia com o Ike, e... não essas coisas chatas que preciso fazer para estes hotéis.
Oteller, lokantalar, benzin istasyonları... - Buraya ne büyük bir yatırım yapılacağının farkında mısınız?
Os hotéis, os restaurantes, as estações de serviço...
Salonlar, posta arabası hatları, oteller falan açılacak.
Vão precisar de saloons, diligências, hotéis, tudo.
"Herbert Ralston, 4 yıldızlı Fitz Ralston oteller zincirinin sahibi..." " tüm olanaklarını evsizler için barınağa dönüştüreceğini açıkladı.
"Herbert Ralston, dono da cadeia hoteleira Fitz-Ralston anunciou que vai transformar todas as suas instalações em abrigos."
Oteller insanların bazı şeyler götürmelerini beklerler.
Os hotéis sabem que levamos coisas. São recordações.
Birçok ağır iş ve seyahat, oteller.
Muito trabalho, e viagens e hotéis.
Lüks oteller üzerine bir belgesel.
É um documentário.
Diğer oteller ona içeride resim yapma... İzni veriyorlar mı?
Daqui a nada estão a pintar no café.