Oven перевод на португальский
62 параллельный перевод
- Natural Oven'la birlikte çalışıyoruz.
Greg Bretthauer Reitor este programa saudável, como resultado de algum contacto com a Natural Oven Bakery of Manitowoc Winsconsin.
Mikrodalga Fırın.
Mi... "Microwave Oven".
Tek gereken kablosuz iğne delikli bir kamera biraz oyun hamuru ve oyuncak bir fırın.
Eu fi-la. Tudo o que precisas é de uma câmara modelo pin-hole sem fios some Play-Doh, and an Easy-Bake Oven.
Ali Baba'yı öven şarkılar.
Canções de louvor para Ali Babá.
Oysa sizin aşkı öven şiirlerinizde, iki insan birbirine tamamen bağlanıp birlikte, aşk dolu ve samimi bir hayat yaşama hevesindedirler.
Seus hinos ao amor descrevem duas pessoas totalmente devotas a uma à outra em sua entrega amorosa, unidas por sua paixão e ternura.
Bu sanatçı bozuntusu çıplaklığı öven Yunanlılardan ilham alıyor.
Este artista tira a sua... a sua inspiração dos Gregos que glorificaram o corpo nú.
İnanmadığım bir öğretiyi öven bir şeyi nasıl resmedebilirim?
Como posso desenhar algo que glorifica um credo que não acredito?
Bunlar Polonya'nın ihtişamını öven vatansever parçalardı.
São peças patrióticas que celebram a glória da Polônia.
Newsweek dergisi bizi öven bir makale yayınladı.
A Newsweek fez um óptimo artigo sobre nós.
Biliyor musunuz, tüm edebiyatta... ayağı öven tek bir şiir yoktur.
Sabe que em toda a literatura... não há um poema que glorifique o pé.
Az önce Yıldız Filosu'ndan yaptığım işleri öven resmi bir bildiri aldım. Ayrıca Kardasyanlar ile olan barışı koruduğum için teşekkür ediyorlar.
Recebi um comunicado da Frota Estelar a congratular-me pelo meu bom trabalho e a agradecer-me por preservar a paz com os cardassianos.
Yazılanlara bakılırsa, kendini öven tam 12 yalan söylemiş. Uzakdoğu sporlarında usta olduğunu,... Nepal'da Gurk, Japonya'da da ninjalar tarafından eğitildiğini söylemiş.
Os testes detectaram uma dúzia de mentiras exageradas sobre si mesmo, como ser um mestre de artes marciais e ter sido treinado por ninjas no Japão.
Wagner'in saf kanı öven Parsifal operası Hitler için bir esin kaynağıydı.
Na ópera de Wagner, Parsifal, que glorifica o poder do sangue puro, foi uma fonte de inspiração para Hitler.
Geçen yıI kaldığın her dersten bütünleme sınavına gireceksin. Okulumuzun İngiliz ve kütüphaneci olmayan herhangi bir çalışanından seni öven bir tavsiye mektubu getireceksin. İki :
Primeiro, que passe um exame de recuperação de cada disciplina a que faltou o ano passado.
Kendini çok öven bir insanmış.
Auto-promovia-se descaradamente.
İnsanları çok kolay öven birisi olsaydım bunu hayranlık verici olarak niteleyebilirdim.
E se eu fosse uma pessoa efusiva, dada a elogios casuais, diria que é admirávei.
Bu da büyümeyi reddeden yetişkin erkekleri öven filmlerden biriydi.
É mais uma ode a rapazes adolescentes que se recusam a crescer.
- Genel müdüre Ajan Fox Mulder'ın bulunması için gösterdiğin çabayı öven bir mektup.
- Uma carta para o director. Referindo os seus esforços meritórios na recuperação do corpo do agente Fox Mulder.
Bazen yıldız bir sporcu ölünce köşemde onu öven şeyler yazarım.
- Não é nada. Às vezes, quando morre uma estrela do desporto, escrevo uma coluna para mostrar o meu apreço.
Habanera'mı öven ilk kişi sensin.
És a primeira pessoa a elogiar-me pela "Habanera".
Okulumuzun İngiliz ve kütüphaneci olmayan herhangi bir çalışanından seni öven bir tavsiye mektubu getireceksin.
Segundo, que providencie por escrito, uma brilhante carta de recomendação de qualquer membro do corpo docente que não seja um bibliotecário inglês.
Ve tutucu bir gazeteden bir nüsha aldım. Sanırım New Mexico'dan beni öven bir yazıydı!
Tenho uma cópia de um jornal fundamentalista do... acho que do Novo México, que me exaltava!
Beni öven bir yazı olacağını sanmıştım.
Pensei que ia ser um artigo elogioso.
Rakesh, sizi öven bir sürü şeyler söylüyordu efendim.
Sir, Rakesh estava a dizer um monte de coisas, em seu louvor.
Öven mi?
Em meu louvor?
Yarimi öven olmadı mı hiç?
Algum louvor à minha amada?
Fortune dergisinde bu haberin yayınlanmasının tek sebebi, bi hafta önce, Business Week ` te yayınlanan ve bizi öven makale idi. Her şey haberciler arası rekabetle ilgiliydi Birisi iyi bir şey söyledi diye öteki kötü bir şeyler bulmak zorundaydı.
A principal razão porque este artigo foi escrito pela Fortune é porque na semana passada a revista Business Week tinha escrito um artigo elogioso, e existe esta concorrência entre as revistas em que se uma escreve algo bom, a outra tem que encontrar algo mal.
Beni bu kadar öven adam da kim?
Ele é uma doença e devia estar fechado na cela de uma cadeia.. .. e as chaves deviam ser jogadas fora.
Birinci Dünya Savaşında İngiliz piyadelerinin cesaretini öven şiirler yazarken, yüksek komuta ile alay ettiler, çünkü kötü kararlarla yüz binlerce cesur piyadeyi telef etmişlerdi.
Na 1ª Guerra Mundial, os soldados alemães escreveram poemas elogiando os britânicos. Admiravam-nos, quase tanto quanto se riam das ordens britânicas que provocaram a morte de centenas de milhares.
Türbe, Japon savaşçı siyasetini öven milliyetçiler için bir buluşma noktası oldu
O Santuário se converteu em ponto de reunião dos nacionalistas que glorificam o militarismo japonês.
Majesteleri aynı zamanda kraliyet egemenliğini ve yeni monarşiyi öven dokümanlar da bulmamı emretti.
- Sua Majestade... também ordenou que encontre textos que deveriam enfatizar a Supremacia Real e a Nova Monarquia.
Luv, Kush, hadi Ramayı öven bir şarkı söyleyin.
Luv, Kush, vamos cantar os louvores de Rama.
Owen?
Oven?
Terörü kınarken, teröristleri öven bir programa gizlice yatırım yapan bir organizasyon o.
Uma organização que condena o terrorismo enquanto o financia prepara uma sessão para um programa que glorifica os terroristas?
Biri bu zavallı küçük yetimler için yaptığınız inanılmaz hayır işini öven ve küçük sırrınızı saklı tutan.
Uma que ressalta o trabalho social fantástico que fazem com os órfãos, sem referir o que guardam nos bastidores, e outra,
Büyük ihtimalle televizyonda doğal gazı temiz yanan geçiş yakıtı olarak öven reklamları görmüşsünüzdür.
Você provavelmente já viu os anúncios gás como um combustível limpo.
İngiltere'deki en ünlü iktisatçı ve Londra İşletme Fakültesi profesörü Richard Portes'ten de İzlanda Ticaret Odası tarafından 2007 yılında İzlanda finans sektörünü öven bir rapor yazması istendi.
Richard Portes, o economista mais famoso de Inglaterra e professor na London Business School, foi também contratado pela Câmara do Comércio islandesa em 2007 para escrever um relatório que louvasse o sector financeiro islandês.
New York Merkez Bankası'nın yeni başkanı Glenn Hubbard'la birlikte yazdığı makalede türev ürünleri öven Goldman Sachs'in eski baş ekonomisti William C. Dudley'dir.
O novo presidente da Reserva Federal de Nova Iorque é William C. Dudley, o antigo Economista-Chefe do Goldman Sachs, responsável juntamente com Glenn Hubbard pela promoção dos produtos derivados.
Kalabalıklar onu karşılamaya geliyor, yüksek mevkiideki din adamları, onu öven söylevler veriyor.
Multidões vieram dar-lhe vivas e homens eminentes proclamaram discursos a louvá-lo.
Orada onu öven adamın en azından pişmanlığını saklayabilmesini beklerdim.
Esperava que o homem que o louvasse pelo menos escondesse o desprezo.
Terbiyesiz kendini öven eğilimlerinden vazgeçmemişsin bakıyorum.
Vejo que ainda tens o vício descarado de fazer publicidade a solo
- Halen daha, açıkça ve toplum içinde kafirliği öven vaazlar verdiğinizi duyduk.
- Sim, sir. - Ouvimos dizer que vós continuais publica e abertamente a pregar heresias.
Sonra da oyunculuğunu öven magazin makalelerini özet geçişini dinlemek zorunda kaldım.
Então tive de ouvir a Mandy resumir todo o artigo da "Soap Digest" que elogiava a sua performance.
- Kendini öven alçakgönüllü demek?
O que é isso? - Foi uma exaltação pessoal?
Kendini öven alçakgönüllü demek?
Estás a gabar-te?
8'den 9'a kadar izleyicilerin arasında, onu öven tüm gösterileri izlemesi gerekiyordu.
Ele deveria estar a assistir entre as 20 : 00 e as 21 : 00, a ver todos os números que o homenageavam.
Baban Almanya'nın en muhafazakar papazlarındandı, ama sen devrimci ve özgürlükçü Fransız düşünürlerini öven provokatif yazılar yayınlıyorsun.
O seu pai é um dos mais conservadores padres alemães, mas você insiste em fazer elogios públicos aos livres pensadores franceses.
Bunun bizi öven bir program olacağını söylemiştiniz.
Disse que ia ser um retrato lisonjeiro.
Bilim kuruluşlarının entellektüel niteliğinizi öven ve sizi insanlığın büyük umutu olarak niteleyen tavsiye mektuplarınız yanınızda mı?
Você traz cartas de recomendação Reconhecido acadêmico elogiando suas qualidades intelectuais e anunciais melhor esperança da humanidade?
Medici Ailesi her daim sanat dallarının koruyucusu olmuşlardır. Özellikle de kutsal inancı öven dalların.
A família Médicis sempre foi patrona das artes, em especial das que celebram a fé.
Barbosa gibi suçluları öven şarkılar yazarlar.
Eles fazem músicas que glorificam criminosos como o Barbosa.