Padre перевод на португальский
12,097 параллельный перевод
Kutsal Babamız... Güzelliğimi kime bağışlamak istediğimi biliyorum.
Santo Padre, a verdade é que sei a quem gostava de dar a minha beleza.
Kutsal Babamız, ilişkimizi biraz düzeltmek adına size bir armağan getirdim.
Santo Padre, trouxe-lhe um presente para melhorar um pouco a nossa relação.
Kutsal Babamız, kendimi tekrar etmek istemem ama kardinallere yapacağınız konuşma ne zaman olacak?
Santo Padre, não me quero repetir, mas quando se pronunciará aos Cardeais?
Kutsal Babamız, Kurtwell vakasıyla biraz ilgilensek mi?
Santo Padre, podemos tratar do caso Kurtwell um pouco?
Kutsal Babamız, eşcinsellik ve pedofili çok farklı iki şey.
Santo Padre, pedofilia e homossexualidade são duas coisas bem diferentes.
Peki, Kutsal Babamız, nasıl emrederseniz.
Certo, Santo Padre, o senhor é que manda.
Kutsal Babamız, birçok kusurum olabilir ama cinselliğimle ilgili en ufak bir şüphe olamaz.
Santo Padre, tenho muitas falhas, mas não resta a menor dúvida sobre a minha heterossexualidade.
Kutsal Babamız, dürüst olacağım.
Santo Padre, direi a verdade.
Rahip olmaya yatkındım. Kimilerinin resme veya krikete istidadı olması gibi.
Uma predisposição para ser padre, como outros têm para ser pintores ou atletas.
Esther, Kutsal Babamız'ın inancı sandığımız kadar sağlam değil.
Esther, a fé do Santo Padre não é tão sólida como pensamos.
Senin görevin Kutsal Babamız'ı baştan çıkarmak.
A sua tarefa é seduzir o Santo Padre.
Kutsal Babamız, Kiliseyi dönüşü olmaz bir mahva sürükleyebilecek bazı yeni uygulamalar getirmek niyetinde.
O Santo Padre pretende lançar novas medidas que, derradeiramente, extinguiriam a Igreja.
Kutsal Babamız neden bana inanmıyorsunuz?
Santo Padre... por que não acredita em mim?
Ne yapmalıyım, Kutsal Babamız?
O que devo fazer, Santo Padre?
İyi geceler, Kutsal Babamız.
Boa noite, Santo Padre.
Neden beni cezalandırmak istiyorsunuz, Kutsal Babamız?
Porque é que quer punir-me, Santo Padre?
Beni azat edin, Kutsal Babamız.
Santo Padre, poupe-me.
Gözü kapalı!
- Santo Padre... sou um recluso. - Cegamente.
Genel kanı, Kutsal Babamız'ın bu kadınla yakışıksız bir ilişki içinde olduğu.
De acordo com a vox populi, crê-se que o Santo Padre está a levar a cabo uma relação imprópria com aquela mulher.
Kutsal Babamız... Ne mucize dileyeceğimi bilemiyorum artık.
Agora, Santo Padre, já não sei bem que milagre desejar.
Ben bir rahibim. İnsanlardan, kadınlardan feragat ettim.
Sou um padre, renunciei aos outros homens, às mulheres,
Kutsal Babamız, Papalık Sarayı'nda değil.
O Santo Padre não está no Palácio Apostólico.
Kutsal Babamız'ı mahvetmenin bir yolunu bulduğumu.
Que descobri uma maneira de destruir o Santo Padre.
Hakkımda başka ne biliyorsunuz, Kutsal Babamız?
E que mais sabe de mim, Santo Padre?
Kutsal Babamız,.. ... rica ediyorum Amerika'ya Monsenyör Gutierrez'i gönderme kararınızı yeniden düşünün.
Santo Padre, suplico-lhe que reconsidere a sua decisão de enviar para a América o Monsenhor Gutierrez.
Kutsal Babanız'a şantaj yapar mıydınız?
Teria chantageado o Santo Padre?
Kutsal Babamız, fotoğrafları çoktan imha ettim.
Santo Padre, eu já destruí essas fotografias.
Doğru ; eski, vahşi yöntemleri kullanmayı düşündüm. Ama zamanla tövbe ettim, Kutsal Babamız.
É verdade, eu estava a pensar utilizar velhos e violentos métodos, mas arrependi-me a tempo, Santo Padre.
Kutsal Babamız, papalık tacı Washington'dan geldi. Mükemmel durumda.
Santo Padre, a tiara papal chegou de Washington, está em perfeitas condições.
Kutsal Babamız...
Santo Padre,
Kutsal Babamız... Hissediyorum.
Santo Padre, eu sinto-o.
Kutsal Babamız, bağışlar azaldı.
Santo Padre, as doações diminuíram.
Daha önce yapmam gerekirdi. Ama Kutsal Babamız, yeni sorumluluklarım üzerinde çalışmaya başlamam için beni Roma'da tuttu.
já o devia ter feito mas o Santo Padre reteve-me em Roma para que eu pudesse começar a trabalhar nas minhas novas responsabilidades.
Hiç gerek yoktu, Kutsal Babamız.
Não era preciso, Santo Padre.
Kutsal Babamız.
Santo Padre.
Hepimizin yeni şeylere alışması zaman alır.
Todos temos de nos habituar a coisas novas, Santo Padre.
İtalya Başbakanı Vatikan'da sizi bekliyor, Kutsal Babamız.
Santo Padre, o Primeiro Ministro Italiano espera-o no Vaticano.
Hoş geldiniz, Sayın Başbakan, Kutsal Babamız sizi bekliyor.
Bem vindo, Sr. Primeiro Ministro, o Santo Padre espera-o. - Obrigado.
Uyuyor musunuz, Kutsal Babamız?
Está a dormir, Santo Padre?
Aramızdaki fark ne biliyor musunuz, Kutsal Babamız?
Sabe qual é a diferença entre nós, Santo Padre?
İzninizle açıklayayım, Kutsal Babamız.
- Deixe-me explicar-lhe algo, Santo Padre.
Şimdi Papalığınızı kısaca analiz edelim, Kutsal Babamız.
Mas agora, analisemos brevemente o seu Papado, Santo Padre.
Uzun lafın kısası, Kutsal Babamız sayenizde bir devrim başlatabilirim.
Em resumo, Santo Padre, graças a si, posso começar uma revolução.
Kutsal Babamız, dinlemek için sabırsızlanıyorum.
Estou muito ansioso para ouvir o que tem a dizer, Santo Padre.
"Non expedit",.. ... Kutsal Babamız'ın Katoliklerin seçimde oy kullanması caiz değildir dediği anlamına geliyor.
O "non expedit" significa que o Santo Padre decreta que é inaceitável para os católicos votarem nas eleições italianas.
Papa'yla görüşmemin ardından en azından bunu söyleyebilirim.
Posso dizê-lo, após o meu encontro com o Santo Padre.
Kutsal Babamız, hükümet ile ilişkileri düzeltmek için ne yapabileceğime bakmamı ister misiniz?
Santo Padre, gostaria que eu visse o que posso fazer para reparar as relações com o governo italiano?
Kutsal Babamız, çeşitli komisyonlar tarafından onaylanmış olan yasa taslaklarını okudum.
Santo Padre, eu li os projectos-lei que já foram aprovados pelas várias comissões.
Kutsal Babamız, yalvarırım, gülünecek bir konu değil.
Santo Padre, suplico-lhe, isto não é uma brincadeira.
Kutsal Babamız, inanın bana, siyasi farkındalık Devlet Sekreteri için içgüdüsel bir duygudur.
Santo Padre, acredite em mim, a consciência política é uma emoção arquetípica para o Secretário de Estado.
Kutsal Babamız, dünya kadınları Femen önderliğinde,.. ... ellerinde çekiçler Vatikan surlarını yıkmaya koşacaktır.
Santo Padre, vamos acordar e descobrir as mulheres do mundo, lideradas pelas feministas, a galgarem os muros do Vaticano, de martelos em punho, empenhadas na destruição.