Paraşüt перевод на португальский
460 параллельный перевод
Açılmayacağını bilsem, size bir paraşüt alırdım.
Eu comprava-lhe um pára-quedas se soubesse que ele não se abria.
İstersen paraşüt var.
Há um pára-quedas, se o quiseres.
Kör değilim! - Paraşüt!
- Está bem, não sou cego.
Paraşüt ile.
Páraquedas.
O şeyi fırlattığında oyuncak paraşüt falan sanmıştım.
Quando deitou aquilo, pensei que era um pára-quedas de brincar.
Bunları Albay Carter'a, 503. Paraşüt Piyade Karargahı'na götür.
Leve isto ao Coronel Carter, 503º Quartel de Infantaria de Paraquedistas.
Paraşüt.
O pára?
Paraşüt yağıyor!
Estão a chover paraquedas!
İki paraşüt açıldı.
Dois pára-quedas abertos.
Paraşüt açıldı.
O pára-quedas abriu.
- Paraşüt gördün mü?
- Viram algum pára-quedas?
Bu paraşüt gibi çalışıyor.
Doc, isto é como um pára-quedas.
- Paraşüt eğitimi almış mıydınız?
- Sabe saltar de pára-quedas, claro...
Zanlı olarak Julien Tavernier ismi üzerinde duruyoruz. Paraşüt birliğinden emekli bir subay.
O suspeito é Julien Tavernier, ex-oficial do exército e pára-quedista.
Her tıbbi kasaya iki paraşüt.
Cada carga com dois pára-quedas.
82. Paraşüt Alayı'nda Alman kızlara asıldığı için ceza alan ilk adam.
O primeiro homem a ser multado por confraternizar com as Fräuleins.
Senin 82. Paraşüt Alayı'nda yaptığın gibi.
Como quando pertenceste ao pelotão de pára-quedistas.
Birlikler eski 82. Paraşüt Alayı üyeleri.
é uma equipa formada por membros do antigo esquadrão 82.
82. Paraşüt Alayı'nda görev yapmış.
Serviu com o pelotão 82 de pára-quedistas.
82. Paraşüt Alayı mı?
O 82, de pára-quedistas?
Hepsi 82. Paraşüt Alayı'ndan.
Todos pára-quedistas do 82.
Ben paraşüt birliğinden Weaver.
Chamo-me Weaver, corpo de pára-quedistas.
Paraşüt bir kız için tuhaf bir uğraş. Erkek olsaydın, tamam.
O paraquedismo é uma actividade estranha para uma rapariga.
Albay Breed bu operasyonda yer almıyor. Ama paraşüt okulunun komutanı.
Por acaso, o Coronel Breed não está associado a esta operação, mas dirige a escola de pára-quedismo onde decorrerá parte dos treinos.
Hey, albay, paraşüt bile kullanamıyorlarmış!
Ouvi dizer que nem pára-quedas usam!
Adamlarının paraşüt okulundaki başarıları ve davranışları hakkında Albay Breed olumsuz raporu verdi.
O relatório do Coronel Breed sobre o progresso da sua unidade e o comportamento geral na escola de pára-quedismo é totalmente negativo.
Baron bana arazisinin paraşüt iniş noktası ve pist olarak kullanılmasını teklif etti.
O Barão propõs-me organizar aterragens na sua propriedade.
- Paraşüt ödünç veririz. - Yok canım.
- Emprestamos-lhe um pára-quedas.
- Hangi paraşüt?
- Qual pára-quedas?
Uçaktan atlamak için kullanacağım paraşüt.
Aquele que utilizo se precisar de saltar do avião.
O paraşüt!
Esse pára-quedas!
... ve Üçüncü Paraşüt Taburu Amatör Tiyatro Derneği Oscar Wilde skeci ile.
... e a Sociedade de Teatro Amador da Terceira Brigada de Pára-Quedas pelo sketch do Oscar Wilde.
Saldırıya gittiğimizde, yanımıza hiçbir vakit paraşüt almadık.
Quando íamos atacar, nunca levávamos pára-quedas.
13.000 uçak. 17.000 tank ve araç. 90.000 paraşüt.
aviação : 13 mil, tanques e veículos : 17 mil, pára-quedas : 90 mil, bombas e munições : aos milhões.
Paraşüt takmana izin veremeyiz.
Não podemos deixá-lo usar um pára-quedas.
Gündüz paraşüt kullanacak olmamız dışında, endişelenecek bir şey yok. Gündüz?
- não temos nada que nos preocupar.
Dördüncü Paraşüt Tugayı.
4ª Brigada de Paraquedistas.
Bunları paraşüt yapıp Arboria'ya atlayacağız.
Vamos fazer pára-quedas e saltar sobre Arboria.
Paraşüt nedir duymadınız mı hiç?
NNunca ouviram falar em pára-quedas?
Peki kaç tane iş adamımız paraşüt eğitimi almıştır?
E quantos industriais pensas que temos com treino de paraquedistas? Hmm?
- Ve buna da ihtiyacınız olacak, efendim. - Paraşüt.
- E vai precisar disto, sir.
Bagaj bölümüne gidip paraşüt getirin.
Vão ao compartimento da bagagem buscar os pára-quedas.
En üst kademe benim Albay ve geri kalan meslek hayatını Utah'ta bir odada paraşüt paketleyerek geçirmek istemiyorsan hizaya gel.
Eu sou o topo, Coronel, e se não quiser passar o resto da sua comissão de serviço numa sala de cimento no Utah, a embrulhar pára-quedas, então é melhor entrar na linha.
Paraşüt alacağım.
Eu vou buscar os pára-quedas.
Sadece bir paraşüt var.
Só há um pára-quedas.
Bu kez paraşüt onu kurtaramayacak.
Desta vez, nenhum pára-quedas o irá salvar.
Paraşüt tugayında değilim ben!
! Não sou pára-quedista!
- Dr Jones, başka paraşüt yok.
- Baixote! Dr. Jones, já não há mais pára-quedas!
Tahliye kapısı açılıyor ve halatı çekmenle ana paraşüt açılacaktır. Herşey birbirine bağlı..
O pára-quedas abre assim que puxar a corda.
Vietnam'da paraşüt tedarikçisiydim adamım.
Tratei de pára-quedas no Vietname.
- Paraşüt mü açacaksınız?
Vão saltar de pára-quedas?