Parçası перевод на португальский
22,173 параллельный перевод
Planının bir parçası değildin.
Não fazias parte do plano dele.
Açıkçası hep grubun parçası olduğumu hissedemiyorum.
Para ser honesto, nem sempre sinto fazer parte do grupo.
Terapisinin bir parçası olarak bir müzikal yazdı ve diğer mahkumlarla birlikte canlandıracak.
Como parte da terapia, ele escreveu um musical, e vai o aprensentar com os outros detidos.
Çünkü o gerçekti. Gösterinin bir parçası değildi.
É porque foi real, não fazia parte da peça.
Kartta belirtilen gemi rotasını görebilecek konumdayken düşman radarında gözükmemize engel olacak küçük bir kara parçası var burada.
Há uma pequena massa de terra que nos poderá dar cobertura da detecção do radar do inimigo enquanto nos dará vantagem na rota de transporte marítimo indicada naquele bilhete.
Cidden eğlencenin parçası olmamı istemiyor muydun?
Estáveis mesmo a planear deixar-me de fora da diversão?
Buradaki işimizin bir parçası olmana izin verdim. Değil mi?
Estou a permitir-te que sejas parte da nossa coisa, aqui, certo?
Çünkü o bizim dünyamızın bir parçası.
Porque ele é parte do nosso mundo.
Şey, arkadaşın da bunun bir parçası.
Parte foi pelo teu amigo.
Eğer son parçası olsa bile, o zaman ne?
Mesmo que tivesses o último pedaço, e depois?
Kişisel ölüçağıranın dokunmatik son parçası uyandırdı.
O teu toque necromante acordou o último pedaço.
son parçası.
O último pedaço.
En verimli hareket onu ekibin bir parçası olarak kabul etmek.
O correcto é aceitá-lo como parte da equipa.
Tim'in bize üsteyken verdiği sersemletme silahına yoldan seken bir taş parçası çarpmış olmalı.
O taser que o Tim nos deu deve ter sido atingido por alguma pedra. Avariou.
İç Güvenliğin deneme sürecinde Scorpion'un bir parçası değil.
- Bem, ele é um estagiário da Segurança Nacional, não é parte da Scorpion.
Tam şu an, savaş durumundayız. Şüpheli bir şeyin daha büyük bir tehdidin parçası olduğunu varsayman lazım. Tamam mı?
Neste momento, estamos em modo de combate.
- Fantezisinin bir parçası.
- Faz parte da fantasia dele.
Dönüşümün bir parçası.
Faz parte da transformação.
Her bir kurbanın bir parçası eksik...
Cada uma teve uma parte do corpo removida...
O kağıt parçasında kimin adresi vardı?
De quem é a morada naquele papel?
Bestelediği yeni dubstep parçası için ona bir program yazmam lazım.
Vai gravar uma faixa nova e tenho de escrever um programa para ele.
Norman, durumlar değişir. Hayatın bir parçası bu -
Sabes, Norman, as coisas mudam,
Biz aynı kişinin iki parçasıyız.
Somos duas partes da mesma pessoa.
O, yerel tarihin değerli bir parçası!
Isso é um pedaço valioso da história local.
Her birimiz yapbozun farklı bir parçasını korumak için!
Cada um guarda uma peça diferente do puzzle.
Bu, terapinin bir parçası.
Faz parte da terapia.
Bu, bize iki-üç yılda kazanç sağlayacak araştırmanın heyecanlı bir parçası.
É uma linha de investigação fascinante, que nos irá render uma página, duas ou três.
Senden önce ben de bu işin bir parçasıydım.
Eu trabalhava aqui antes de ti.
Hepimiz, büyük karma çarkının bir parçasıyız, dostum.
Fazemos todos parte da da grande roda do karma, meu.
Bak, sana tuhaf geleceğini biliyorum onca yıldır Virginia Teyzen ailemizin bir parçasıydı Tessa'yla ne kadar yakın olduğunuzu da biliyorum.
Olha, sei que isso te parece estranho, dados os anos que a Tia Virginia faz parte da nossa família e como chegado és à Tessa...
Yani hiç daha büyük bir şeyin parçası olabileceğimizi hissetmiyor musun?
E daí? Nunca sentiste que somos parte de algo maior?
Travmanın her parçası hikayenin farklı bir kısmını anlatır.
Cada parte de um trauma diz um pedaço diferente da história.
Her gün ve her hasta amacımızın bir parçası.
Cada dia, cada paciente tem propósito.
Avlanmak, yemek pişirmenin bir parçasıdır.
Parte da matança é a culinária.
Burada olman, benim için Francis'in bir parçasını da yaşattı.
Ter-te aqui... Manteve uma parte do Francisco viva para mim.
Peki bu odun parçasının bunu yaptığından emin miyiz?
Temos a certeza que esta madeira fez isso?
Sanki bir şeyin parçasıymış gibi Eve ama neyin?
- Parece que caiu de alguma coisa.
Bunun bir parçası olmak isterdin, değil mi?
Gostaria de fazer parte disso, não gostaria?
Elbette. Bunun bir parçası olmaktan gurur duyarım.
É claro que é uma honra fazer parte disto.
Sen o topraktan yükseldin ve havanın bir parçası oldun. Ben burada yatarken... Korunmuş bir şekilde...
Foste retirada dessa terra e tornaste-te parte do ar, enquanto eu estou aqui, preservado, a fazer batota.
- Sen bunun bir parçasısın.
O CJ é uma parte disso.
Beraber çalıştığın insanlar yaralanmak ve ölmek işinin parçası olan insanlar.
Operas pessoas que... É parte do trabalho deles magoarem-se e morrer.
Benim gücümle, Tamamen bir pasta parçasıdır.
Com o meu poder, é brincadeira de criança.
Bu asla planın bir parçası değildi.
Isso nunca fez parte do plano.
Kontrol grubunun bir parçası olduğumuzdan dolayı şanslıyız.
Tivemos sorte fazermos parte do grupo de controlo.
Ruhlar İlk içine kaçmak. Bulabildikleri et ölü parçası.
Os espíritos fugiram para o primeiro pedaço morto de carne que poderiam encontrar.
Oh, bilirsin, Damon, gerçekten ilgi edişinin. Senin 12 adım itfa turu bir parçası olmak.
Oh, você sabe, Damon, eu não estou realmente interessado em ser parte de seu 12 passos de turismo redenção.
Eğer bir kağıt parçası ve bir kalemin var mı?
Você tem um pedaço de papel e uma caneta?
Yalnız başına takılan birisi, antisosyal, grubun bir parçası olamaz.
Era solitário e anti-social. Não pertencia a um grupo.
Çünkü milis kuvvetlerin bir parçası.
Porque ele é membro da Milícia.
Ama kızım saldırıya uğrarken oradaymış ve bunun bir parçası.
Mas ele estava lá quando a minha filha foi atacada e está envolvido nisto!