Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ P ] / Peşe

Peşe перевод на португальский

303 параллельный перевод
Zirveleri gökyüzünde kaybolmuş, üzeri karlı peş peşe 2 tane dağ var.
Há duas cordilheiras com os picos no céu, cobertos de neve. com picos que se escondem no ceu.
Peş peşe hırsızlıklar mı?
Assalto, assalto, assalto!
Peş peşe topuk kaybediyorum.
Perco um salto logo a seguir ao outro.
Muhteşem bir sağ çakıyorum ve : Bana peş peşe üç kez vuruyor.
Então eu armo o meu canhão directo e "pof, pof, pof".
Olaylar telaşlandırıcı şekilde peş peşe gelişiyordu.
Estes eventos sucediam-se com uma rapidez alarmante.
Peş peşe on fiyasko.
Dez torpedos defeituosos.
- Sam, peş peşe iki as çektim ve bu adam bir kız gösterdi, o son oyun oldu.
Olhe, Sam, eu tinha dois ases... o outro tinha uma rainha e era a última mão.
Peş peşe içmeyi kastetmemişti.
Ele referia-se a uma de cada vez, querida.
Bu peş peşe başının ağrıdığı üçüncü akşam ve eve erkenden dönmek zorunda kalıyoruz.
É a terceira noite seguida que te doi a cabeça... - e temos que voltar cedo para casa.
Caruso'nun yeni berber tabelasına da peş peşe üçüncü gündür yapıyor.
No poste do barbeiro três dias seguidos.
- Peş peşe beşinci kez oluyor bu.
É a quinta vez, cinco vezes seguidas.
Her şey peş peşe geliyor, değil mi?
Uma coisa leva à outra, não?
Şimdi... bu tabancayı çakmak kutusunun içine ateşlediğimizde, Peş peşe birçok fünyeyi patlatabiliriz.
Ao disparar esta pistola na caixa, activamos todos os rastilhos ao mesmo tempo.
Kraliçe peş peşe oğlan doğurdu.
Pariu filho após filho.
Batı basınının karasinekleri hemen onun başına üşüşüp sargılarını teker teker çıkarırken peş peşe flaş çakmaya başladılar.
Os "melgas" da imprensa ocidental reuniram-se todos à volta dele e bombardearam-no com os flashes enquanto ele tirava as ligaduras.
Ulusal ligde, San Francisco Giants... Dodgers'ı peş peşe iki oyunda da yendi.
Na Liga Nacional, Os San Francisco Giants... bateram os Dodgers em dois jogos consecutivos.
Herkesin belirtildiği sırayla peş peşe bana gelmelerini istiyorum, tabii prenses hariç, büyük bir hanım olması ve yaşından ötürü, onunla kendim gidip konuşurum.
Chame os passageiros, um por um, nesta ordem menos a princesa Dragomiroff de sangue real e mais velha do que quer aparentar.
Yani arabalarınızı peş peşe dizdiğinizde bir kilometre oluyor mu?
Se os colocarmos em fila, os carros do seu parque fazem uma milha?
Bayan Fuchs, ancak 250 araba peş peşe dizilince bir kilometre olur.
Tem a noção de que uma milha de carros é para cima de 250 carros?
Peş peşe yazılmış isimleri okuyamıyorum ve biz büyükleriniz olarak isimleri işitirken duygulanıyoruz.
Nome atrás de nome que näo consigo ler e que nós, os mais velhos, näo podemos ouvir sem emoçäo.
Son beş gündür peş peşe parti yapıyoruz.
Há cinco dias que andamos na farra.
Salv o ateşi, peş peşe atış, aralıklı rasgele atış, yaylım ateşi gördük.
Já tivemos tiros dispersos, tiros de fuselagem.
Peş peşe dört defa!
4 seguidos.
Yedi küçük günahkâr peş peşe.
Sete meninos em linha.
Peş peşe iki yıl şampiyon oldun.
Pelo segundo ano consecutivo.
Bu Peg'le peş peşe dışarı çıktığın ikinci akşam.
É a segunda noite seguida que sais com a Peggy.
Ayrıca çocukluk yıllarımdan itibaren peş peşe birçok radyo programı dinleyerek pek çok kişisel gözlemim oldu.
Além disso, eu passei por tantas experiências enquanto crescia e ouvia um programa atrás do outro.
Ve bu milyonda bir ihtimal olduğu halde... zar oyununda peş peşe tam 17 kez kazandın.
E contra probabilidades de 247.000 para 1, ganhaste 17 vezes seguidas.
Bu aralar peş peşe çok şey yaşadım... biraz düşünmek için zamana ihtiyacım var.
Aconteceram muitas coisas ultimamente... e preciso de algum tempo para pensar.
Haneye tecavüze, korumalara saldırıyı eklediklerinde yargıcın vereceği, peş peşe iki 14 yıl hükmü olacaktır.
Depois de o acusarem de roubo, de agredir o guarda e afins, poderá receber duas sentenças de 14 anos, consecutivas, que o juiz pode proferir à vontade.
Rocky peş peşe yumruk aldı.
Rocky está a ser castigado.
Sıralayın hepsini peş peşe Ve söyleyin ; babam
Se juntarem as letras, formam "papá"
Sıralayın hepsini peş peşe Ve söyleyin...
Se juntarem as letras, formam...
Ümidinizi kaybetmeyin. Gönüllü ifade verecekler peş peşe gelebilir.
Inicie uma reacção em cadeia para que venham relatar-lhe factos.
Bunun ardından Bobby Kennedy, Martin Luther King gibi... değişime ve barışa bağlılıkları yüzünden... savaş tutkunlarının cephe aldığı insanlar da peş peşe... yine böyle yalnız ve deli adamlar tarafından öldürülecekti.
Anos depois, Bobby Kennedy e Martin Luther King, homens cujo desejo de mudança e de paz tornava perigosos para homens desejosos de guerra, seguir-se-lhe-iam, mortos por homens sós e loucos.
"Ve güzel bakireler peş peşe."
"e as meninas numa fila sem fim."
Tüm olasılıklar için bir dizi strateji belirlemeye çalışırsınız ama sonunda her şey, peş peşe atışlar yapıp ne olacağını görmeye dayanır.
Tentamos prever. Criar uma estratégia para as possibilidades, a melhor possível, mas no fim tudo se resume a cada tentativa e a vermos o que acontece.
Çantayı taşımak senin gibi bir adam için çok ağır gelmez galiba
- Espero que não pese muito.
Ne benim, ne de babamın kanı düşmesin üstüne, ne de seninki benim üstüme.
Que não pese sobre vós a morte de meu pai e a minha, nem sobre mim a vossa morte!
50 kilo dolayında olsa gerek.
Imagino que pese uns 50.
Sayın Yargıç tüm bunlara karşı Başbakan Yardımcısı Anton Kudnov'un şahitliği.
Meritíssimo... pese isso tudo contra a palavra de um homem como o vice-premier Kudnov.
Babamın 270 kiloluk kılıçbalığını söylerken, senin de o kadar ağır olduğunu kastetmemiştim.
Quando falei do peixe de 300 quilos do papai não quis dizer que a senhora pese tanto.
45 kiloluk bir cılız
Um fracote que pese 45 kg
Tom Moore, kuşunu tart.
Tom Moore, pese o seu galo.
Bay T'nin köpeğini tartın.
Pese o especial de Mr.
Şimdi sen tartıl.
- Pese-se você agora.
Sanırım bana annenizin ve sizin çok fakir olduğunuzu söylemeye çalışıyorsunuz, zarafetinize, saygınlığınıza ve yeteneğinize rağmen.
Penso que me vai dizer que a senhora e a sua mãe são muito pobres, pese embora a sua óbvia graciosidade, dignidade e talento.
Bunun vicdanımı çok ağır bir yük altına soktuğunu söyleyemem.
Não posso dizer que seja provável que pese muito na minha consciência.
Ondan sonra peş peşe üç tane iyi şarkı duydum radyoda.
Socorro!
Franco suç ailesinin sözde başkanı Dapper Don, son beş senede vahşice öldürülen 125 çete elemanına rağmen Cezalandırıcı'dan hiçbir şekilde çekinmediğini belirtti.
O suposto Don, alegadamente dirigente da poderosa familia do crime Franco, afasta mais uma vez qualquer receio do Justiceiro embora pese o facto que mais de 125 figuras do crime organizado foram assassinadas pelo auto-proclamado vigilante nos ultimos cinco anos.
Peş peşe şarkılar.
Mini-músicas em sucessão.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]