Picasso перевод на португальский
611 параллельный перевод
Mendel Picasso'dan bir klasik
Só um pequeno clássico de Mendel Picasso
Sanırım Picasso'ma bakıyorsun.
Vejo que está a olhar para o meu Picasso.
Bu Picasso için
Isto é pelo Picasso.
Picasso, Mulligan'ın öncülü olarak hatırlanacak.
Picasso será lembrado como o precursor de Mulligan.
Resim öğrencisi Picasso'yu tanımaz mı?
Um estudante de arte conhece Picasso?
- Şuna baksana, hakiki bir Picasso resmi.
- Repara, uma pintura genuína de Picasso.
Sevgilisinin portresine ustalıkla..... üçüncü bir göz yerleştiren Pablo Picasso'ydum.
Fui Pablo Picasso, destramente..... adicionando o terceiro olho a um retrato da sua amada.
Renoirs, Cézannes, 64 tane Picasso, 29 Braques.
Renoirs, Cézannes, 64 Picassos, 29 Braques.
Picasso.
Picasso.
Yani devrinin çağdaş ressamları, mesela Pissarro, Manet veya Renoir neleri resmediyorsa, aynen onları filme çekmiş. Neler çekmiş peki?
Ou seja, ele filmava exactamente as mesmas coisas que pintavam os pintores contemporâneos da sua época, pessoas como Picasso, Manet e Renoir.
Braque, Picasso, Klee, Miro, Matisse.
Braque, Picasso, Klee, Miró, Matisse, a vida é isto.
Paris'te bir komünist ve milyoner olmak gerçekten çok kolay.
E a pomba que ia mandar Picasso?
Pegasus için bile bu fiyatı ödemem!
Nem que fosse Picasso!
Picasso tablolarından mücevherlere...
Quadros do Picasso, pedras preciosas...
"Hey, o Picasso tablosunu nereden buldun?" dedi.
Ela disse "Onde arranjaste este Picasso?"
Ben de "Sence bu bir Picassso tablosu mu?" dedim.
Eu disse "Achas que é um Picasso?"
Benim geçmişimde bir Picasso yoktu.
No meu passado não havia nenhum Picasso.
Bir arkadaşım - başka bir arkadaşım - bir zamanlar Picasso'ya bir Picasso tablosu gösterir... ve bunun sahte olduğu söyler. Aynı arkadaş, bir yerden bulduğu...
Uma vez, um amigo mostrou um Picasso a Picasso, que disse que o quadro era falso.
Sonra başka birinden bulduğu, başka bir tabloyu da gösterir ve Picasso yine "bu da çakma" der.
Então outro, de novo de outra fonte, também falso, disse Picasso.
Picasso da der ki ; "Çakma Picasso tablolarını ben de herkes kadar iyi yapabilirim."
Disse Picasso : "Eu posso pintar um Picasso falso tão bem como qualquer pessoa."
- Oradayken fransız polisi bana bunu açıklamıştı - Onu tutuklayabilmeleri için, onu resim yaparken ve - Vlamincks'in, Derains'in, Picasso'nun - imzasını atarken gören... iki görgü tanığı olması gerekliymiş.
Outra razão para ele não estar preso e que a polícia francesa me explicou, foi que para o prender em França, eles teriam que ter duas testemunhas que o tivessem visto fazer os quadros, assinando-os como
Yazarın imzası, resim bittikten çok sonraları atılır.
Picasso ou qualquer outro. Coloquei as assinaturas bem depois de os quadros terem sido pintados.
Picasso, çağımızın en büyük fenomenidir.
Bem, Picasso é o maior fenómeno dos nossos tempos.
Picasso, kendince sebeplerden dolayı... Toussaint köyünde kendini resime verdiği sıralarda,
Quando Picasso, pelas suas próprias razões, foi pintar, por algum tempo, na pequena aldeia de Toussand.
New Orleans'ın jazz şarkılarına kendini kaptırmıştı... ve bütün gün Picasso'nun penceresinin önünde... elinde bir trambolinle bir şeyler çalmaya çalışıyordu.
Ola foi contagiado, muito imperfeitamente, com um gosto para o jazz clássico de New Orleans e as suas pesquisas aconteceram debaixo da janela de Picasso, onde, dia e noite, ele praticava trombone.
Olaf'ın trambolini sabahın köründen geceye kadar öttürüyordu... ve Picasso'da kafayı sıyırmak üzereydi.
O trombone de Ola começava cedo, terminava tarde e quase enlouqueceu Picasso.
Tabii Picasso da değil.
Não Oja. E nem Picasso.
Ama Picasso'nun öyle bir kaçış şansı yok.
Mas não fugindo de Picasso.
Ama Picasso, eli çabuk bir adamdı. Yani demek istediğim... - Anladınız siz... bu rastlaşmaların sonucu nereden bakarsanız bakın... çok verimliydi.
Mas Picasso trabalhava rápido, pelo que posso dizer, entendem, que o resultado deste encontro foi, para dizer o mínimo, extremamente frutífero.
Sonuçta Picasso da Oja'nın bunu babasının hayrına yapmadığını biliyordu.. Kırıntılarını önüne atarak... ya da resimlerinden birisini modeline vererek.
Bem, Picasso não fez todo aquele pão atirando pão para a água, ou dando-o aos pássaros ou dando quadros às suas modelos.
Doğru olduğunu siz de biliyorsunuz. Picassodan talep ettiği bedel tam olarak şuydu :
E é verdade, o que ela exigiu de Picasso foi nada mais que isto.
Ve bu da o zaman, Toussaint köyünde... Picasso, sabah gazetesini açıp...
E essa foi a época quando, em Toussand, Picasso, abrindo seu jornal leu que uma pouco conhecida galeria de arte em Paris teria, aberta ao público, uma exposição das obras de
Başlıkta "Picasso"... "Yeniden doğdu!" diyordu.
"Picasso", dizia a manchete, "nasceu novamente".
Picasso'nun değil. Hayır, Ortada olan bir şey vardı ki o da ;
Não, tinha ocorrido um acordo muito claro.
Şimdi hatırlanan - ve asla unutulmayacak olan - Picasso'nun öfkesinin ne kadar büyük olduğu.
O que é lembrado, que nunca será esquecido foi a terrível incandescência da raiva de Picasso.
Bu koleksiyondaki... tek bir resim bile... Picasso tarafından yapılmamıştı.
Nenhum único quadro de toda a colecção foi pintado por Picasso.
Şaşırtıcı olan Picasso'nun onunla gitmesi.
O que é incrível é que ele foi com ela!
- Şey... sonuçta o sahte Picasso tablolarının her birini kendisi yaptı.
Ele pintou cada um daqueles seus Picassos falsos.
Ve her biri de Picasso'ya büyük övgü getirdi.
Pelos quais Picasso foi altamente aplaudido.
Picasso ile tanışmalıydım.
Eu encontrei Picasso.
" Picasso';... dedi dedesi..
"Aha, Picasso", disse o seu avô,
Her dönemdeki çalışmalarını " Macar aksanını tam da beceremiyorum ama... - böyle bir şey olması lazım.
Todos os grandes períodos de Picasso. " Não me estou a esforçar muito para este sotaque húngaro, é certo.
"Bu kız," dedi Picasso, "senin ölmek üzere olduğunu söyledi."
"Esta menina", disse Picasso, "afirma que você está a morrer".
Picasso'nun ne dediğini senden duyalım.
Conte-nos o que disse Picasso.
Peki Picasso'nun göndereceği kumru nerede?
Sem a águia imperial.
Bir Picasso tablosu.
É um Picasso.
Güle güle, Picasso.
Adeus Picasso.
Picasso tablosu olduğunu iddia ettiği resmi gösterir fakat Picasso "bu da çakma" der.
O mesmo amigo levou-lhe, de outra fonte, outro suposto Picasso e Picasso disse que este também era falso.
Pablo Picasso sergisinin gösterime... girdiği haberini okuduğu zamandı.
Pablo Picasso!
Ama kimin umrunda? ! ?
Picasso não.
Oja, Picasso'ya ne yaptığını anlat.
Conte-nos o que fez com Picasso.