Piers перевод на португальский
75 параллельный перевод
Paula, Piers'in, kız kardeşiyle yattığını ben ağzımdan kaçırmadan önce de biliyordu.
A Paula sabia... que o Piers dormiu com a irmã dela, muito antes de eu falar nisso.
Piers, lütfen.
Piers, o cotovelo.
- Bu kardeşim Piers.
- Este é meu irmão, Piers.
Arabayı durdur, Piers.
Pare o carro, Piers.
- Piers Courtenay.
- Piers Courtenay.
Chelsea Limanında 2 sepet top bugün 1 sepet fiyatına.
Dois baldes de bolas pelo preço de um no Chelsea Piers hoje.
Chelsea Piers'e gittik ve günün geri kalanında beraber takıldık.
Fomos para Chelsea Piers ( complexo desportivo ) e ficámos por lá o resto do dia.
Hepiniz Covington Kanalı'nda greve gittiğinizde Jackie Taylor'un o karışıklıkta bir polis aracına çalarak nasıl oradan kaçtığını hatırlıyorum.
Lembro-me de quando se foram manifestar em Covington Piers, de como o Jackie Taylor foi atropelado por um carro da Polícia, no meio daquela confusão toda.
Lütfen, beni affet.
Piers, perdoa-me.
Lütfen Piers, affet beni. Beni affetmek zorundasın.
Tu tens de perdoar, Piers, tens de.
Pekala, haftaya Chelsea Piers'ta beyzbol atışlarında görüşürüz.
Ver-nos-emos na próxima semana nas jaulas de batimentos, de Chelsea Piers.
Şey, bu yatı kazandığım adam, Francois, dedi ki yat Chelsea Piers'ta bir marinadaymış.
O tipo que o perdeu diz que o título de propriedade está no iate, em Chelsea Piers, na cozinha.
İyi de neden? - Doğru düzgün bir sakalım bile yok.
Mas tens razão, não é a mão dele, é a do Piers Hasselburg.
Yüzbaşımız, Piers Hasselburg, ve Teğmenimiz, Jean Egremont.
Aqui estou, aqui estou. Vou dar-te um pontapé nesses teus tomates de maricas, miserável.
Piers Hasselburg'un bir parçası o. Geyle kırmızılar içinde pek akıllı görünüyor. Kırmızı burnu kırmızı ceketiyle bire bir aynı olsa da.
Milhas, milhas e milhas de escuridão pintada.
Ne ilginçtir ki bu çizim sonsuza dek senin uyuyor olduğunu söylemeye devam edecek.
O nosso capitão, Piers Hasselburg e o nosso tenente, Jean Egremont.
Piers Spoor, Ortanca kardeş, Bir kaç ay önce çete çatışmasında öldürüldü..
Piers Spoor, o irmão do meio, foi morto há uns meses atrás, numa luta de gangs.
Piers mı?
Piers?
Piers Spoor'un ölümünden açıklar mısın..
Fala-me da morte do Piers Spoor.
Sen Piers'ı öldürdün, Nicholas.
Tu mataste o Piers, Nicholas.
Piers bize ihanet etti..
O Piers traiu-nos.
Piers bizim kardeşimizdi.
O Piers era nosso irmão.
Piers Pomfrey, tam olarak.
Sir Piers Pomfrey, para ser exacto.
Ben burdayım ve Thames bankaları da Bay Piers Pomfrey'yi bekliyor, AD1 in başkanı olan kişiyi yani.
Estou aqui na margem do Tamisa à espera de Sir Piers Pomfrey, o cabecilha da sociedade secreta corrupta AD1.
Bay Piers, bu kadar olaydan sonra bi kaç kız tarafından bu hale düşmeniz konusuna ne diyeceksiniz?
Sir Piers, tendo sido desmascarado como sexista, como se sente ao ser derrotado e agora humilhado publicamente por um grupo de raparigas?
Chelsea Piers tarafına dönmemiz gerekiyor.
Precisamos rodar por Chelsea Piers.
Piers?
Piers?
Hayal edin ki birisi size Piers Morgan'ı yakmanız için izin vermiş.
É o sentimento que temos se alguem de repente nos desse autorização para incendiar o Piers Morgan. Ooh, Sim!
Piers Morgan Tonight'a hoşgeldiniz.
Bem-vindo ao Piers Morgan Tonight.
- Teşekkür ederim, Piers.
- Obrigado, Piers.
Piers, bu seçim özgürlüğü tercih etmekle alakalı, her şey bu kadar basit.
Piers, esta eleição é sobre a liberdade de escolha, simples assim.
- Merhaba, Piers.
- Olá, Piers.
- Piers?
- Piers?
Beni sen işe almıştın Piers.
Você recrutou-me, Piers.
-... çoğunlukla Chelsea Piers'ın sahasına.
- deve ser o Chelsea Piers. - Está bem.
Son dört sezon boyunca kaybettiğimiz önemli pilotlar Piers Courage Jochen Rindt, Jo Siffert Roger Williamson ve bugün, Watkins Glen'de Formula 1 bir pilotunu daha kaybetti.
Nas últimas quatro temporadas, perdemos pilotos importantes como Piers Courage, Jochen Rindt, Jo Siffert,
Piers Morgan'ı çok beğeniyorum.
Eu adoro mesmo o Piers Morgan.
New York Sokak Sporları Festivali için buradaydı, Chelsea Piers'ta oluyor.
Veio para o Festival de Desporto Urbano de Nova Iorque, no Chelsea Piers.
- İşte o kadar iyiyim Piers.
- É que eu sou bom, Piers.
Piers Morgan'a küfrettiğine inanamıyorum.
Disseste um palavrão no programa do Piers Morgan!
Ben de değersiz bir haber olacak sanıyordum Piers. - Hayır. - Hayır.
Pensei que não íamos ter perguntas difíceis, Piers.
Dün gece seni Piers Morgan'da izledim. - Öyle mi?
- Vi-o no Piers Morgan ontem à noite.
Evet! Sen Piers Morgan'daki herifsin.
Sim!
Pizza hamuru çeviriyordun değil mi?
Eras o tipo no Piers Morgan que atirava a pizza ao ar, certo?
- Piers Morgan mı?
- Piers Morgan?
- Piers Morgan neden seni arıyor?
- Porque te liga o Piers Morgan?
Lütfen gitme Piers, lütfen.
Por favor, não vás.
- Hayır, gidemezsin Piers! - Yapma.
Piers, não te podes ir.
Piers, lütfen...
Piers, por favor.
- Bilmek istediğim... ufak dostun Sir Piers Pomfrey. - Ne istiyorsun?
- O que queres?
- Ben Piers Morgan.
Vince.