Plover перевод на португальский
51 параллельный перевод
Bunlar yağmurkuşunun yumurtalarıdır.
Estes são os ovos de um plover dourado.
Plover, Wisconsin.
Em Plover, no Wisconsin.
Bir de Plover'da bir şey olmaz derler.
E ainda dizem que não acontece nada em Plover.
- "Plugh."
- "Plover." - "Plugh."
Ekibimde kodu kırıp, arka kapıyı bulup Plover ve Xyzzy, Fee Fie Foe Foo'nun ne işe yaradığını anlayanlara ihtiyacım var.
Aqueles são os tipos de que preciso na minha equipa. Aqueles que conseguem decifrar o código, encontrar as back doors, decifrar "Plover" e "Xyzzy" e "Fee Fie Foe Foo" para o resolver.
PLOVER GÖLÜ KAZI ALANI
ESCAVAÇÃO DE PLOVER'S LAKE
Gaunteng Vilayeti
ESCAVAÇÃO DE PLOVER'S LAKE Província de Gauteng
Chatwinlerle yıllarca kapı komşusu olduktan sonra ve genç Jane ve Martin için hikâyeler yazdıktan sonra Martin Chatwin kaybolduğunda Christopher Pilover mahvoldu.
Depois de viver anos junto dos Chatwin, e de escrever histórias para os jovens Martin e Jane, o Christopher Plover ficou devastado quando o Martin Chatwin desapareceu.
Bu sadece Christopher Pilover'ın yakasını bırakmayan sancılı olay serilerinden biriydi.
Este foi um de vários eventos dolorosos para Christopher Plover, DEV FLEISHMAN, AUTOR De " FILLORY E MAIS :
Daha da esrarengiz olan Martin'nin ablası Jane'nin de ertesi yıllarda kaybolması.
E o mistério do desaparecimento do Martin Chatwin... não foi resolvido. JANE CHATWIN, IRMÃ DO RAPAZ DESAPARECIDO DESAPARECE DA PROPRIEDADE DE PLOVER Mais misteriosamente, a irmã do Martin desapareceu um ano depois.
Plover kitapta ne diyordu?
O que dizia o Plover?
Christopher Plover değil mi?
Christopher Plover.
Annelerinin öldüğü ve Plover'ın köşkünde takılıp kızarmış hamur tatlısı yedikleri zamanda geçiyor.
Foi no Verão em que morreu a mãe e em que andava, em casa do Plover a comer crumpets.
- Öyle mi? Son kitapta Martin kayıp düğmeyi bulmaya takmıştı. Plover'ın evini didik didik etmişti.
- No último livro, o Martin está obcecado pelo botão, revira por completo a casa do Plover, e as teorias são muitas.
- Çünkü hâlâ Plover'ın evinde olabilir.
Porque pode ainda estar em casa do Plover.
Bu köşk beş jenerasyondur Plover ailesinindi.
Esta propriedade pertence à família Plover há cinco gerações.
Üretken ve saygı duyulan yazar Christopher Plover, Jane ve Rupert Martin yan evlerine taşındıklarında yeni kitabı için bir ilham arıyordu. - Tam olarak öyle değil.
Christopher Plover, um autor já prolífico e respeitado, procurava inspiração para o seu novo livro, quando a Jane, o Martin e o Rupert Chatwin se mudaram para a casa ao lado.
- Plover yalnızca önceki çalışmasından ret yedi.
E o trabalho anterior do Plover foi rejeitado.
Burada da Plover ailesinin bazı fotoğrafları var.
Aqui temos fotos da família Plover.
Plover'ın ablası Prudence. 1952'deki vakitsiz ölümüne kadar ona baktı.
A irmã do Plover, Prudence, cuidou dele até à sua morte extemporânea, em 1952.
Plover'ın Jane ve Martin'e hikâyeler anlattığı yer.
Foi aqui que o Plover contou histórias à Jane e ao Martin.
Plover'ın yazdığı gibi "Çocukluk macerasının sıcaklığının ve sevgisinin yerine geçebilecek hiçbir şey yoktur."
Como o Plover escreveu : "Nada substitui uma infância de aventura, calor e amor."
Plover 1952'de kalp krizinden öldü. Ama bu nasıl kaybolduğuyla alakalı, ölümüyle değil.
O Plover morreu de enfarte em 52, mas aqui fala em desaparecimento.
Şu kayıp çocuklar var, Plover'ı tanıyan çocuklar.
- Havia rumores sobre o Plover e as crianças desaparecidas. Crianças que conheciam o Plover.
- Plover gezgin miydi? - Ya da olmak istiyordu.
- O Plover era um Viajante?
Aynı senin gibi Fillory'e gitmek istiyordu. Büyü çalıştı ve kendini havaya uçurdu.
O Plover era um idiota como tu, que queria ir a Fillory, como tu, portanto lançou um feitiço e foi pelos ares.
- Plover'a gerçekte ne oldu?
- O que aconteceu ao Plover?
- Plover'ın gerçek olayı ne?
O que aconteceu ao Plover?
Ha siktir, bu Christopher Plover.
Caraças! É o Christopher Plover.
Plover onları evine aldı, kalan günlerini hizmetçinin çocuklarıyla oynayarak geçirdiler.
O Plover acolheu-os e brincavam com os filhos da criada.
Ben size Bay Plover'ı rahatsız etme konusunda ne dedim?
O que disse aos meninos sobre incomodarem o Sr. Plover?
Plover'ın ablası gerçekten de çocuklara böyle yaptı. Onları bağlayıp çalışmasını engellemesinler diye ilaç verdi.
A irmã do Plover amarrava-os e drogava-os para não o perturbarem.
Martin, Bay Plover, döndüm ben.
Martin, Sr. Plover, voltei.
- Gidip Bay Plover'a gösterelim.
Vamos mostrar ao Sr. Plover. Não, por favor.
Orada Plover'ın gerçekte kim olduğunu Martin Chatwin'e ne yaptığını gördüm.
Vi algo lá dentro. Quem o Plover era realmente. O que fazia ao Martin Chatwin.
Christopher Plover'ın aslında ne yaptığını herkesin bildiğinden emin olacağım.
Toda a gente vai saber o que o Christopher Plover fazia.
Yani MArtin umutsuz,'çünkü the Plover bir yolunu buldu fiziksel olarak değişmenin, ki buda yepyeni bir büyü yapma şeklini doğurdu, Buda Martin i fillory e takip edebileceği anlamına geliyor. Evet.
O Martin estava desesperado, porque o Plover arranjou maneira de mudar fisicamente, o que levou a uma nova classe de feitiços, o que significava que poderia seguir o Martin até Fillory.
Plover düğmeyi geri istiyor dimi? Neden geri vermiyoruz?
Se o Plover quer o botão de volta, porque não lho damos?
Eminim Plover ilk önce bana yetişirdi
De certeza que o Plover me apanha primeiro.
Plover'ın Jane ve Martin'e hikayeler anlattığı yer.
Onde o Plover contou histórias à Jane e ao Martin.
Christopher Plover şu an çok güçlü bir büyücü.
O Christopher Plover agora é um mágico muito poderoso.
- Bu Christopher Plover.
É o Christopher Plover. - O quê?
Plover's canvar değilmiş.
O Plover não é a Besta. Não.
Plover onun hakkında yazmıştı ona Kış Geyiği demişti.
O Plover escreveu sobre ela.
Plover Malikanesi.
- A do Plover?
- "Xyzzy." - "Plover."
- "Xyzzy".
Plover.
Plover.
- Plover'la ilgili söylentilerde.
- Porque mentiria ela se...?
Aynen öyle, Plover da Chatwinler'in kayıp olmasından dolayı kötü durumdaydı.
- Exacto. E... o Plover ficou destroçado quando eles desapareceram, porque sabia para onde tinham ido.
Plover aynı senin gibi bir salaktı.
- Pensa assim.
Burası Plover'ın yazı odası.
- É a sala de escrita do Plover.