Russel перевод на португальский
542 параллельный перевод
Russel E. Davis Kızılderili Bürosu Meclis Üyesi. "
Assinado Ruwssel Daves comissário pelos negócios.
" Başkan, Gök Kancası ve uzay programının Dr. Russel Marvin yönetiminde devam etmesini emretti.
" O presidente ordenou que o Anzol no Céu e o programa espacial continuem sob a direcção do Dr. Russell A. Marvin.
Wonder Russell'ın karısı.
- A mulher de Wonder Russel.
En azından Russel'in neden öldüğünü bulana kadar bekleyelim.
Espera até sabermos porque morreu o Russell. Comandante Koenig.
Doktor Russell. Korkmayın.
Dra. Russel, não tenha medo.
Giny Russel'ı ringin dışına fırlattığım zaman beni görmeliydin.
Devias-me ter visto quando atirei o Giny RusseI para fora do ringue.
Dünya yörüngesinden ayrılalı... 2306 gün oldu.
Relatório de estado da Base lunar Alfa. 2306 dias após a saída da órbita terrestre. Dra. Helena Russel a gravar.
Doğal seleksiyon ile evrimin kâşiflerinden biyolog Alfred Russel Wallace.
O biologista Alfred Russel Wallace, co-descobridor da evolução pela selecção natural.
Charles Darwin ve Alfred Russel Wallace keşfetti.
Charles Darwin e Alfred Russel Wallace.
Russel-James, daha dikkatli ol!
Tu és igual à tua mãe. Russel-James, toma cuidado!
- Hey Russel, nasılsın?
Russel, como está?
- Ben, Russel Price.
Sou Russel Price.
Russel biliyorsun, hala zayıf bir yönüm var.
Continuo a ter um grande defeito.
Hey, sen Price'sın değil mi? Russel?
Você é o Price, não é?
Russel dinle, Jazy'ye karşı çok uyanık davranmalısın.
Temos de agir com cautela com o Jazy.
- Russel, resimleriyle konuşur.
Já ninguém é espião. - Ele é melhor em fotos do que em palavras.
- Russel?
E o Russel?
- Hangi Russel?
- Qual Russel?
Russel, büyü artık.
Russel sejamos adultos.
Kusura bakma Russel, ama bu savaş bitebilir.
Dê-me licença. Talvez a guerra tenha acabado.
Russel, Bayan Panama, Tacho ile birlikte resim çektirmek istiyor.
Russel. Miss Panamá gostava que a fotografasse com o Tacho.
Russel, lütfen.
Russel, por favor!
- Russel'ı görmek için.
- Para falar com o Russel.
- Russel'dan haber aldın mı?
Sabe do Russel?
Russel!
Russel.
Russell meydanında bir pansiyonda kalmıştım. Çünkü, semtimizin papazı Parker da orada kalıyordu.
Instalei-me na Boarding House, em Russel Square, porque era onde Parker, o vigário da nossa paróquia, estava hospedado.
Elveda, Russell Nash.
Adeus, Russel Nash.
- Russell Fielding burada mı çalışır?
- Russel Fielding trabalha aqui?
Peder Russel burayı bize ayırdı.
Ainda bem que veio.
Russell, Abby telefonda.
Russel, é a Abby.
Isabel, seni dışişleri bakanı olan iyi arkadaşım Lord Russell'la tanıştırayım. - Nasılsınız?
Apresento-te a um bom amigo, Lord Russel do departamento do exterior.
Lord Russell'ın damadımı tanıdığını bilmiyordum.
Não sabia que Lord Russel conhecia o meu genro.
Tamam, Russel.
Certo, Russell.
Teşkilat, çitten atlamak zorunda, Russel.
A Agência tem que sair do muro, Russell.
Düşündüğün bu mu, Russel?
- É isso que achas, russell?
Tebrik ederim, Russel.
Sorte a tua, Russell.
" Avucunun içindeydi, Russel.
" Russell, tinhas tudo na mão.
Pişman olmayacaksın, Russel. Sen olabilirsin.
- Não vais arrepender-te, Russell.
Benim Picasso'm değil, Russel.
O Picasso não é meu, russell.
Bitti, Russel.
Acabou, Russell.
Söylentiye göre alış veriş listesi, zeki adam Russel tarafından Ruslara geçirilmek için hazırlanan bir yanıltmacaymış. Söylentiyi çıkaran da o.
Diz-se que a lista era uma deceção brilhante, impingida aos russos pelo nosso esperto Russell, que também foi quem lançou os boatos.
Tamam, ters algılayıcı bileşeni 32 ile başlamayı deneyeceğiz.
Certo. Russel, vamos iniciar apenas o mecanismo retrosensor 32.
Great Russell Sokağında bir Omnibus * devrilmiş.
Uma carruagem capotou em Russel St.
Russel ıslandım Üstümü değişicem
Vou mudar de roupa e depois vamos a um sítio onde possamos comer.
Russell merhaba diyor
O Russel manda-te cumprimentos.
Siz Russell Nash misiniz?
- Desculpe, é o Russel Nash?
Dr Russel'in teorisi güme gitti.
Lá se vai a teoria da Dra. Russell.
Bayan Russell, Kırgız raporu bunun içinde mi?
Sra. Russel, o relatório Curtis...
- Russel'ın edebiyatı çok iyidir.
Ele tem um dom de palavra especial.
Lord Russell'ı görmeye gittim.
- Fui ver o Lord Russel.
Russell Nash? - Affedersiniz?
- Russel Nash?