Selma перевод на португальский
497 параллельный перевод
Selma Parker.
- Parker, Selma Parker.
Selma Lagerloef.
Selma Lagerlöf.
İşi bana şartlı tahliye subayı buldu ve şartlı tahliye sürem dolduğunda, Selma "İyi bir iş, neden devam etmiyorsun?" dedi.
O agente da condicional é que mo arranjou. Quando saí, a Selma disse : " É suficientemente bom.
- Merhaba Selma.
- Olá, Selma.
Selma, bize on dakika ver çünkü onu...
Selma, dá-me dez minutos com ele, porque quero compensá-Io...
Sen sadece yapman gerekeni yapıyorsun Selma.
Só estás a fazer o que te compete, Selma.
Selma kullandığını biliyor mu?
A Selma sabe que consomes?
O gösterilere katıldığımda, Selma gibi, bu kardeşimiz yanımda yürüyordu. Çıkarcıların insan ve zenci hakları savaşımına moda diye katıldığı zamandan önceydi.
Quando eu andava nas marchas, como na de Selma, este sujeito acompanhava-me, antes de estarem na berra os direitos cívicos e ele juntou-se a nós.
Bunlar da bizim maharetli hizmetçilerimiz : Karna, Selma ve küçük Justina.
As outras empregadas, Karna, Selma e Justina.
Hayır, ben Bayan Selma.
Não, Menina SeIma.
Sağol, Selma.
Obrigada, Selma.
Ve sonra bir uzaylıya aşık olup, kocasını ve oğlunu terk eden Bayan Parenti.
Posso ver também a Sra. Selma Parentica... que abandonou marido e filhos, porque se enamorou de um extraterrestre.
- Ben de Selma.
- Eu sou Selma.
Chaim ve Selma, özgürlüklerine kavuşana kadar onlarakol kanat gerecek ufak bir çiftliğe ulaşmayı başardılar.
Chaim e Selma alcançaram uma pequena quinta onde lhes foi dado abrigo até à Libertação.
Mutlulukla geçen 40 yılın ve iki çocuğun ardından Chaim ve Selma Engel şu an Connecticut'ta yaşıyorlar.
Felizes, e casados por mais de 40 anos, e pais de dois rapazes, Chaim e Selma Engel vivem agora no Connecticut.
Selma ve ben Noel arifesinde kızkardeşimizi görmekten daha heyecan verici bir şey yapamayız.
Eu e a Selma não podíamos estar mais excitadas em ver a nossa irmã no Natal.
Merhaba, Patty. Merhaba, Selma.
Olá Patty, olá Selma.
- Bir keresinde Selma'da...
Lembro de uma vez em Selma...
Selma'ya kadar iki durak var.
Ainda há duas paragens até Selma.
Sağ ol bayan Selma.
- Obrigado.
Merhaba, Selma.
Olá, Selma.
Niye? Patty ve Selma bu akşam, Yucatan seyahatlerinin slaytlarını, göstermek için bize geliyorlar.
A Patty e a Selma vêm cá mostrar-nos os slides... da viagem ao Yucatan.
Bu Selma, biraz kestirirken.
- Esta é a Selma a dormir a siesta.
Ve bu da Selma... Dört tane yolculuk kasedini düşürürken.
E esta é a Selma... a mandar revelar os quatro rolos das nossas férias.
Patty, Selma, bana bir dakikalığına izin verir misiniz?
Patty, Selma, dão-me licença por um momento?
Herkesin Ölüdeniz de yüzeyde kalabileceğini söylüyorlar ama Selma direk dibe çöktü.
Dizem que qualquer pessoa consegue flutuar no Mar Morto... mas a Selma foi logo ao fundo.
Bay Flanders'ı, Patty teyzeyi, Selma teyzeyi, Dr. Hibbert'i, Papaz Lovejoy'u... ve bizim bodrum katımızda snake'i yakalayan iyi adamı aradım.
Também já tentei o Sr. Flanders, a tia Patty, a tia Selma, Dr. Hibbert, o padre Lovejoy... e aquele homem simpático que apanhou a cobra na nossa cave.
selam, selma selam stanley oturabilir miyim?
- Olá, Selma. - Olá, Stanley. - Este lugar está ocupado?
Selma hala?
Tia Selma?
patty, selma biz geldik
Patty! Selma! Chegámos!
dur bi dakka selma hangisiydi?
Encontrar um marido? Espera, qual delas é a Selma?
ama bildiğim kadarıyla dokunulmayı sevmeyen tek kişi o patty evlenmemeyi seçti ancak selma bu olayı saplantı haline getirdi ama marge- - homer, ona bir koca bulacaksın!
Mas eu pensava que ela era a que não gostava de... ser tocada. A Patty é que escolheu o celibato mas a Selma só o teve devido à irmã. - Mas Marge...
Müdür Skinner, size karımın tatlı ve uygun kız kardeşi...
Director Skinner, permita-me apresentar-lhe a querida irmã da minha mulher e disponível, Selma.
Selma'yı tanıtmama izin verin - hey leğen kılıklı, ben Patty!
Parolo, eu sou a Patty! - O quê? !
Nil nehri kokuyordu ve at sinekleri gerçekten büyüktü olağanüstü gerçekten olağanüstü ee, Selma'da Mısır'dan hiç hoşlanmamıştı bir deve ona tükürdü ah evet, çok zor bir şey.
O Nilo cheira a trampa e tem montes de moscas do tamanho da sua cabeça. Maravilhoso, simplesmente maravilhoso. Bem, a Selma também detestou o Egipto Um camelo cuspiu-lhe em cima.
Mutlu Saatleri mahvediyorsun büyük şişko Selma için bir erkek bulmam gerekiyor ben ilgileniyorum.
Tenho que encontrar um tipo para a grande, gorda, e ranhosa da minha cunhada Selma. Estou intrigado, como é que essa Selma é? É como a feiosa da irmã da minha mulher.
- Bart, gel Selma halanı neşelendir
- Bart, vem animar a tia Selma. - Está bem.
bir fare yakalayabilmek için bir parça peynir atmanın zamanı geldi tıpkı ucuz bir şarap gibi, aşkımı ifade etmemin zamanı geldi işi bitir Selma hey!
É preciso um bocado de queijo para apanhar o rato. Está na hora de dar o meu amor como muito vinho barato. Leva-o até ao céu, Selma.
Selma'yı bırakamayacağını anlamalı.
Que tu não poderias deixar a tua irmã por qualquer homem.
Çocuklar Selma Halanızın erkek arkadaşıyla tanışacağınız için heyecanlı olduğunuzu biliyorum.
Meninos, eu sei que estão excitados por conhecer o namorado da tia Selma esta noite!
Ee-ugh! Selma Halanız şu aptalca tutkusu olan "yanlız ölmemek" saçmalığıyla... yani depresyondayken hapishane mektup arkadaşlığı programına katıldı.
É que a tia Selma tem uma obsessão há já muito tempo então em desespero entrei num programa da prisão de cá.
Ne ol..? Korkarım ki hareketleri makul karşılanabilir.
Selma, minha querida, a reacção dos miúdos é compreensível...
Yeni erkek arkadaşın Palyaço Krusty kılığına girip silahlı soygun yapmıştı.
É verdade tia Selma! O teu novo namoradinho acusou o Krusty por tentativa de assalto...
Selma, ben de öpebilir miyim?
Selma, posso?
Seni hiç bu kadar mutlu görmemiştim- -... liseli kızlar gibi kikirdiyorsun.
Selma, nunca te vi tão feliz risadas de uma jovem menina...
Kabul etmeliyim ki, Selma O, hayatta bir kere yakalanacak olan fırsatlardan biri.
Tenho que admitir Selma ele é um dos que só se têm uma vez.
Cehenneme doğru yol alan... kayığımın dümenini tuttun ve onu Selma`nın güneş ışıklarıyla yıkanan sahillerine kırdın.
Tu pudeste alterar o caminho... da minha lenta viagem para o inferno, e apontaste-me direitinho para os braços da Selma.
Ailenin önünde kaba ve şok edici birşey yapsam kırılmazsın değil mi?
Selma, importar-te-ias... se eu fizesse algo chocante e forte... em frente da tua família?
o zaman bana, ne zaman ve ne şekilde olduğu önemli olmayan bir iyilik borcun olduğunuda hatırlarsın ama bu sadece boş bir sözdü benim için değil senden, selma'ya bir koca bulmanı istiyorum bir koca bulmak mı?
Para o reivindicar quando e porquê eu quisesse. - Era só uma promessa a fingir! - Não para mim!
- oh, bu Selma mı?
Isso é a Selma?
" Sevgili Selma...
Querida Selma...