São перевод на португальский
274,818 параллельный перевод
Seni aptal iblis.
Tu és o demônio da sujeira. Eles não são demônios.
İtfaiye arabası geldi!
São os bombeiros!
Çörek pişirmek iyi bir fikir.
Os biscoitos são boa ideia.
Kızlar o kadar beceriksizler ki.
As raparigas são umas inúteis.
Âdetin her ay birkaç gün sürer.
São só uns dias todos os meses.
Hangi vilayetler Ovalar Bölgesi'ni oluşturur?
Quais são os distritos das Pradarias?
Athabasca, Alberta, Saskatchewan ve Assiniboia vilayetleri.
São Athabasca, Alberta, Saskatchewan e Assiniboia.
Anne, hangi vilayetler Atlantik Ticaret Bölgesi'ne dahildir?
Ana, quais são as Províncias Marítimas?
Konuk ağırlarken o kadar çok sorumluluğun oluyor ki.
Com convidados, as responsabilidades são inúmeras.
Sende yedi var.
São sete.
Onlar bana mı?
São para mim?
Gitme zamanı.
São horas de irmos.
Muhteşemler.
São espetaculares.
Borcun altı dolar on sent Matthew.
São seis dólares e dez cêntimos, Matthew.
Bir de banka müdürü, kendisi amcam olur Cuthbertların artık yoksul olduğunu söyledi.
O gerente do banco, que é meu tio, disse que os Cuthbert são pobres.
Kredinin koşulları çok açık.
As condições do empréstimo são claras.
Ivır zıvır işte.
São só objetos.
Bunlar sıradan şeyler olsa sizi anlardım ama değiller.
É compreensível. Se fossem objetos comuns. Mas não são.
Yakında İngiltere'deki malikanemize taşınacağız. Hepsini taşımak zor.
Regressamos à mansão em Inglaterra e são coisas a mais.
Hepsi unutuldu.
São águas passadas.
Tanrı aşkına Rollings. Beklediğim konuklar bunlar.
Rollings, são os meus convidados!
Fırtınada sığınılacak bir liman da kitaplardır.
Os livros também são refúgios.
Yaşadığınız güzel evlerin, o evlerdeki tasarımcı mobilyaların, bütün bunları ödemek için ailelerinizin yaptığı işlerin o başarısı, bunlar geçmişte alınan kararların şu an yaptıklarınızı belirlemesidir.
Esse sucesso, as vossas casas maravilhosas, a mobília cara que têm nessas casas, os empregos dos vossos pais que financiam tudo isso... Isso são tudo decisões tomadas no passado que determinam o que fazem no presente.
- Hayır dostum. Sadece bir avuç alkolik konuşması.
- Não, são só bêbedos a falar.
Adsız Alkolikler.
São Alcoólicos Anónimos.
Dostum, bu iş.
São negócios.
Saat kaç?
Que horas são?
Sokaktaki çöp kutularının senin olup olmadığını sordu.
Perguntou se os caixotes do lixo que estão na rua são teus.
İkiniz sandığından daha çok benziyorsunuz.
Vocês são muito parecidos.
Bu bağlı olacağım insanlar var demek.
São pessoas de quem eu dependo.
Dostum. Çiçekler kiliseye mi yoksa eve mi gitmeli?
Meu, as flores são para a igreja ou para a casa?
Neymiş o özel hal?
E o que são "particularidades especiais"? Bolas!
Herkes benden iyi anne.
Todos são uma mãe melhor do que eu.
"Üzgün" olman yeterli değil.
Os lamentos não são suficientes.
Gerçekten mi? Yapmamız gereken şey yarı fiyatına içki içmek mi?
Achas que bebidas com desconto são a solução?
"Zanaatkar işi" diyorlar ki sanırım bu "sert" demek.
Supostamente são artesanais, o que acho que quer dizer "fortes".
Hepsi öyle.
Todos eles o são.
Bu şeyler çok güçlü.
São muito poderosas.
Ve onlar uçaklar ve çöp kamyonları için harikalar ama annemin kötü bir kız olduğu ve ilacını alması gerektiğini söylediği anonsunda işe yaramadılar.
São bons para aviões e camiões do lixo, mas não funciona quando a minha mãe diz que ela foi má e precisa que tratem dela.
Bonnie, onlar Hollywood insanları.
Bonnie, eles são de Hollywood.
Endişelenme, Mitch ve Leanne normal insanlardır.
Não te preocupes, eles são pessoas comuns.
Peki planınız ne?
Então, quais são os planos?
Gelecek hafta San Francisco'ya uçuyorum. Gelmek ister misiniz?
Vou para São Francisco na próxima semana.
Arkadaşlarla San Francisco'ya gidiyorum.
Bem, vou para São Francisco com a malta.
Vay, Demek San Francisco böyle bir yermiş.
Ena. Então isto foi São Francisco.
San Franciso dan Quahog'a uçan uçak Hava trafiği kontrol kulesiyle irtibatını kaybetti.
Um voo de São Francisco para Quahog perdeu o contacto com o controlo de tráfego aéreo.
Tekerlekler benim uzmanlık alanım, Peter.
Rodas são a minha especialidade, Peter.
Baba, Gerçekten endişelendim, bu yüzden San Francisco'daki kredi kartı harcamalarının kaydını aldım. Ve orada senin gizli tutmayı tercih edeceğin şeyler gördüm.
Pai, estava mesmo preocupado, por isso tirei um extracto das compras do teu cartão de crédito em São Francisco, e vi algumas coisas que acho que preferes que mantenha privado.
Saat neredeyse 15 : 00 oldu. Buradan gitmem gerek.
São quase 15h00, tenho que me ir embora.
Güçleri aktarılırken ve ben tanrı konumuna yükselirken.
Quando seus poderes são transferidos e eu ascender ao estado deus.
52.75 tutuyor.
São US $ 52,75.