Tain перевод на португальский
52 параллельный перевод
# Tain't what you do #
Não é o que fazes
# Tain't... #
Não...
İmplant bana bizzat, Obsidian Order'ın başı olan Enabran tarafından verildi.
O meu implante foi-me dado pelo Enabran Tain em pessoa, o chefe da Ordem Obsidiana.
Enabran Tain'in bizzat koruması altındaydım.
O protegido do próprio Enabran Tain.
Tain Obsidian Order'ın kendisiydi.
O Tain era a Ordem Obsidiana.
Neden bilmiyorum ama Enabran Tain bize sempati duymaya başlamıştı.
Por alguma razão, o Enabran Tain gostou de nós.
Bize "Tain'in oğulları" derlerdi.
Chamavam-nos "Os Filhos de Tain".
O sırada, Tain emekli olup Arawath kolonisinde inzivaya çekilmişti.
Nessa altura, Tain retirara-se para a colónia de Arawath.
Siz Enabran Tain'siniz.
Chama-se Enabran Tain.
Hepimiz Enabran Tain'in iş arkadaşıydık.
Éramos todos parceiros do Enabran Tain.
Enabran Tain.
O Enabran Tain.
Fakat Tain bilebilir.
Mas o Tain talvez saiba.
Tain'le konuşmam gerek.
Preciso de falar com o Tain.
- Tain'in oraya gittiğini nerden biliyorsun? - Bilmiyorum.
- Como sabe que o Tain foi para lá?
30 yıldır hizmetçisi ve sırdaşıydı.
É governanta e confidente do Tain há mais de 30 anos.
Ama Enabran Tain için çalışan birine değil.
Mas não alguém que trabalhou para o Enabran Tain.
Kardasya'dan sürgün edilmemin tek sorumlusu Tain'di.
O Tain foi diretamente responsável pelo meu exílio de Cardássia.
Bence Tain'in danışmanı olmaktan daha öte biriydin.
Acho que era mais do conselheiro do Tain.
Tain...
Tain...
Yaptıklarından dolayı suçlu hissettiğini Tain'in öğrenmesini istemezsin.
Não quer que o Tain perceba que se sente culpado.
Seninle benim tek düşmanımız var, o da Enabran Tain.
O único inimigo que temos em comum é o Enabran Tain.
Her iki hükümette Tain'in planından haberdar olmadığını söylüyor.
Ambos os governos negam ter conhecimento do plano do Tain.
Tain'i durdurmak için bir şey yapacaklar mı?
Vão fazer alguma coisa para deter o Tain?
Her iki taraf da Tain'i durdurmak için bir yol bulmaya çalışacakları konusunda ısrarcı. Fakat biz arkalarına yaslanıp Tain'in başarılı olup olmayacağını görmek isteyeceklerini sanıyoruz.
Ambos afirmam estar a analisar formas de deter o Tain, mas acreditamos que vão esperar para ver se ele é bem sucedido.
Eğer Tain başarısız olursa.
Só se ele falhar.
Görünüşe göre Tain'in başarılı olmasını istiyorsun.
Parece que tem esperança que o Tain seja bem sucedido.
Tain başarılı olsa bile, Jem'Hadar intikam almak isteyecektir.
Mesmo que o Tain tenha sucesso, os Jem'Hadar procurarão vingança.
Sevgili Tain, ne yazık ki hata bizim yıldızlarda değil kendimizde. - Ne?
Temo que a culpa, meu caro Tain, não estejas nas estrelas, mas em nós.
Tain, komutayı al.
Tain, assuma o comando.
Planı Tain yaptı.
O plano original foi do Tain.
- Köprüye, Tain'i almaya. - Ne?
- Buscar o Tain.
Tain, gitmemiz gerek!
Tain, temos de sair daqui!
Enabran Tain'den yardım çağrısıydı.
Foi um pedido de ajuda, de Enabran Tain.
Tain'in istasyonla irtibat kurmak için kullandığı verici nerede?
O transmissor que o Tain usou para contactar a estação, onde está?
Tain, beni duyabiliyor musun, bilmiyorum ama duyuyorsan, bilmeni isterim ki pek iyi bir baba değildin ama şu an hayatta olmanı çok isterdim.
Tain, não sei se me consegue ouvir, mas, se consegue, quero que saiba que pode não ter sido grande pai, mas gostava mesmo que ainda estivesse vivo.
Bir yardım çağrısı... Enabran Tain'den.
Era um pedido de ajuda de Enabran Tain.
Tain?
Tain?
Gördüm, ama Tain 20 yıl Obsidian Order'in başındaydı.
Disse, mas o Tian foi líder da Ordem Obsidiana durante 20 anos.
Tain'e hiçbir şey borçlu değilsin.
Não deve nada ao Tain.
Gerçekten de Tain tarafından mı gönderildi?
Que foi mesmo enviada pelo Tain?
Kod sıralaması ben ve Tain tarafından kişisel olarak tasarlanmıştı.
A sequência de código foi pessoalmente desenhada pelo próprio Tain.
Ve unutma sadece Tain'i değil,
E lembre-se, não é só o Tain que procuramos.
Tain, buradayım.
Tain, estou aqui.
Ve Tain yaşam destek sisteminde ayarlamalar yaparak bir altuzay vericisi oluşturdu. Evet.
E o Tain conseguiu modificar o suporte de vida e criar um transmissor subespacial.
Bilmek istediğini düşünüyorum... eğer Tain'le konuşacaksan... bunu şimdi yap. Çok geç olmadan.
Pensei que gostaria de saber que se quer falar com o Tain, faça-o agora antes que seja tarde demais.
Enabran Tain burada yaşıyordu demiştin.
Não tinha dito que o Enabran Tain vivia aqui?
Tain Garak'ın babasıydı.
O Tain era pai do Garak.
Tain yalnız olmayabilir.
O Tain pode não estar sozinho.
Tain.
Tain.