Takıldı перевод на португальский
5,115 параллельный перевод
Neden, yeniden bu meseleye takıldın?
Por que estás a pensar nisso de novo?
Tamam. Yani bu kız evinden çıktığımızdan beri peşimize takıldı ürkütücü bir avcı gibi bizi gözetledi.
Há uma miúda, meu, que nos tem seguido desde a sua casa, a espiar-nos como uma perseguidora assustadora.
Tanrım, bana yardım et, günahlarım peşime takıldı!
Deus, me ajude, os meus pecados encontraram-me!
Birkaç defa orda gördüm sonra da onun orayı işleten adamlardan biriyle takıldığını duydum.
Eu a vi la algumas vezes. E entao soube que ela estava saindo com um dos caras que corre o lugar.
Orada, aşağıda bir şey var, Bir şeye takıldım.
Está alguma coisa lá em baixo, tropecei em algo.
Beş stent takıldı ve iyileşmek için tek şansınız.
Tem cinco stents e uma hipótese de curar-se.
Daha önce takıldık. Beni görmezden geldi.
Nós já nos conhecemos e ele ignorou-me completamente.
Takıldım.
Estou emperrada.
Kat ve ben tüm gece birlikte takıldık.
A Kat e eu damo-nos bem.
Ayağım takıldı.
Foi um acidente.
Şehirdeki uçuş yasaklarına takıldı.
Restrições de voo na cidade, meu.
Arkadaşlar, takıldığı mekanlar.
Amigos, lugares que frequentava...
"Anne, midye pençeme takıldı!"
Mãe, ficou presa na minha garra!
Rakamlara bir göz atıyordum da aklıma takıldı. Biz reklamcılara ödeme yapmıyoruz, ama onlar bize yapıyor.
Estive a rever os números e ocorreu-me que nós não pagamos ao promotor, ele é que nos paga.
Öyle biraz takıldık, aramasını falan bekliyor değilim.
Pois. Só passámos algum tempo juntos, não estou à espera que me ligue.
- Çıkmıyor, takıldı.
Não consigo, está presa.
Ama ben senin olaya fazla takıldığını düşünüyorum.
Mas, acho que talvez tu tenhas pegado nalguma coisa.
Eskiden takıldığım bir kız vardı ya...
Lembraste daquela rapariga que discutia sempre comigo?
- Oltam takıldı. Çekin gitsin.
- A minha linha está enlaçada!
Tüm gün onunla takıldın.
Passas o dia todo com ela.
Ayağım takıldı.
Estou presa.
Gazetelerde Sean ile takıldığını öğrendiğinde ayrıldığınız yazıyor.
Os tabloides dizem que se separaram quando soubeste que ela andava com o palerma do Sean.
Tatlım, sana hamileyken bile kokain kullanıyordum şimdi peynir yememe mi takıldın?
Querida, usei cocaína e estava grávida de ti, e agora estás preocupada que eu coma queijo?
Nerede takıldıklarını biliyor musunuz?
Sabe onde eles moram?
Herhâlde çektiğim videoyu gördüler. Bu yüzden peşime takıldılar.
Creio que os homens viram as minhas imagens e conseguiram descobrir-me.
Daha önce takıldığımızda, demiştin ki... Burritoyu sıçarken, ağzını siktirebileceğini söylemiştin. Lanet olsun.
Quando saímos, disseste que sabias como lambuzar um burrito.
Anahtarın nasıl takıldığını biliyorum. Ver bakalım.
Eu sei como por uma chave na porta, mas...
Bütün gece beraber takıldık. Birbirimize hikâyeler anlattık.
Acabamos por conviver a noite toda, trocamos histórias.
Ama gerçekten bütün gece beraber takıldık.
E nós, realmente, ficamos juntos a noite toda.
Deneysel takıldığınızı biliyorum ama aldığınız fiyata göre en azından oğlumu yakından takip etmenizi beklerdim.
Eu sei que � experimental, mas pelos pre � os que cobra Eu esperava que pelo menos monitorizasse o meu filho.
Owen Wilson ile takıldın mı yoksa onunla ara sıra çalışıyor musun?
Dás-te com o Owen Wilson ou trabalhas ocasionalmente com ele?
Yanında küçük asker gibi davrandığını biliyorum ama sahiden onunla hiç takıldın mı?
Sei que foste um soldadinho de chumbo com ele, mas dás-te realmente com ele?
Yazdan beri saklanan Avusturalya takımının omurgası tanımı sonunda sahibi tarafından halk önünde herkesin anlayabileceği şekilde açığa çıkarıldı.
Esteve escondido durante o Verão e a série de regatas. Contudo, a quilha de asa australiana foi finalmente revelada esta noite pelo seu dono jubilante.
Ama TV'de şirket hakkında çıkan şeyi görünce aklıma takıldı ve ben de kendi kendime aman ne olacak Cleaves Mills'e kadar gidip birkaç soru sorayım dedim.
Mas, fiquei aborrecido. Só a TV por companhia. Então...
Daha ne olduğunu anlayamadan, erkekler ve kadınlar bir anda farklı takımlara ayrıldılar.
Sem sequer dar conta disso, homens e mulheres tinham-se dividido em equipas opostas.
25 yıldır bu takımın koçusun. 12. şampiyonanı kazanabilirsin. 150 galibiyet.
Bob, treinas esta equipa há 25 anos, podes ganhar o teu 12º campeonato 150 vitórias.
Cam Colvin ve Terrance Kelly gidince takımın yıldızı o olacak.
Quando o Cam Colvin e o Terrance Kelly saírem, ele será o melhor.
Cuma bu maç için bir yıldır hazırlanan bir takımla oynuyoruz.
Na sexta, jogamos contra uma equipa que se prepara para isto há um ano.
Dört yıldır bu takımdayım.
Estou nesta equipa há quatro anos.
Beyoncé gibi. Diğer Destiny's Children üyeleri de benimle takılırdı ama artık yalnız bir yıldızım.
Costumava ter as Destiny Child à minha volta, mas agora sou...
Büyükayı takımyıldızı mı o?
Aquela é a Ursa Maior?
Selam. Bruce'la beraber yaptığınız pervane hatvesi çok iyiydi. Tak diye satıldı!
Aquela apresentação que tu e o Bruce fizeram foi bestial, bam, vendido.
Tamam, biz bir takımız demek istiyorum ki, 6 yıldır çıkıyoruz öyle değil mi?
Somos uma equipa. O que temos sido nestes 6 anos, será para sempre, certo?
Takıldı!
Tronco parado!
Takımyıldızları.
As constelações.
Takımyıldızları girsin.
Entrem as constelações.
Pickering yıldızları haritalamak ve türlerini sınıflandırmak için kadınlardan oluşan bir takım kurmuştu.
Pickering reuniu uma equipa de mulheres para mapear e classificar os tipos de estrelas.
Ülker takımyıldızındaki yıldızlar 100 milyon yaşında çocuklardır.
As estrelas das Plêiades são mais crescidas, com 100 milhões de anos.
Bilinen takımyıldızların çoğu, bazıları soluk ve yakın bazıları parlak ve uzak, akraba olmayan yıldızların bir karışımıdır tümüyle.
Mas a maioria das constelações familiares são uma mistura de estrelas em nada relacionadas, algumas débeis e próximas, outras brilhantes e distantes.
Takımyıldızlar.
Constelações.
17. yüzyılda Edmond Halley güney takımyıldızlarını saptamak için ekvatoru geçtiğinde Eta Carinae herhangi bir sönük yıldıza benziyordu.
No século XVII, quando Edmond Halley atravessou o equador para mapear as constelações do sul, a Eta Carinae parecia apenas mais uma estrela débil.