Uyandığında перевод на португальский
1,411 параллельный перевод
Uyandığında yanında başkaları değil ben olmak istiyorum
Filho de ninguém...
O uyandığında yanında başkaları değil ben olmak istiyorum
Não vale a pena É o amor que te leva
Uyandığında paran hâlâ orada olduğu gibi, karı sana bahşiş de bırakmıştır.
Quando acordas, o teu dinheiro ainda lá está e ela ainda te deixou uma gorjeta.
Uyandığında çok acıkmış olacak ve başı ağrıyacak.
Terá muita fome e dores de cabeça quando acordar.
Bu arada Rita uyandığında, dünyanın en eski mesleğini yapmanın... moronlarla dolu bir dünyada çok daha kolay olduğunu anlamıştı.
Entretanto, Rita acordara para descobrir que a profissão mais antiga do mundo era muito mais fácil quando o mundo era habitado por imbecis.
Uyandığında, ne yapmnası gerektiğini bilecektir.
Quando acordar, ele saberá o que fazer.
Bu adamlar uyandığında gerçekten çirkin şeyler olacak.
Bem, isto vai ficar feio quando estes gajos acordarem.
Sabah uyandığında oldukça sinirliydi.
Acordou de madrugada com os sinais vitais alterados.
belki bir gün uyandığında, bir iş adamıyla evlendiğini anlarsın...
Talvez você acorde um dia, e se encontre casada... com um homem de negócios.
Uyandığında yatağında olmayan sıcaklığı.
É de acordares com aquele calor ao teu lado.
Uyandığında burada olacağım.
Estarei aqui quando acordares.
Uyandığında kendini çok daha iyi hissedeceksin.
Quando acordares, vais sentir-te muito melhor.
Uyandığında burada olacağım.
Vou estar aqui assim que acordares.
Bu sabah uyandığında, boynunu zor oynatıyordu.
Ela acordou esta manhã, e mal podia mexer o pescoço.
Uyandığında yanında olmalısın
Amy, eu sei que é difícil, mas o seu noivo vai ser operado.
Nefesini kesecek bir tanesi sabah uyandığında, ilk düşüneceğin...
Sabes, um que te corte a respiração, e que seja a primeira coisa em que pensas
Uyandığında böyle hissetmeyecek olmaktan mı korkuyorsunuz?
Tem medo de não sentir isso, quando ele acordar?
Max uyandığında onunla konuşmak istiyorum.
Não. Se a Max acordar, eu quero falar com ela.
Yarın sabah uyandığında, Torchwood ile ilgili her şeyi unutmuş olacaksın.
Acordas amanhã de manhã, esqueceste tudo acerca de Torchwood.
Ve uyandığında, gelip beni bul.
E, quando acordares, vem procurar-me.
Sakinleştiriciyi kesin ve uyandığında beni çağırın.
Pare com a sedação e chame-me quando acordar.
Bunu söylemek için biraz erken, ama biliyorum ki uyandığında seni görmek onu mutlu edecek.
Ainda é cedo para dizer, mas sei que, quando ele acordar, vai ficar contente por vê-la.
Vince'e uyandığında Ari'yi aramasını ve onu tekrar arayacağımı söyler misin? .
Pede ao Vince para ligar ao Ari quando acordar.
Ve uyandığında, bunu sana verebilecem.
E quando acordares eu posso dar-te disto.
Uyandığında burada olmadığım için kendime nasıl kızdığımı bilemezsin.
Nem te sei dizer o quanto me fustigo, por não estar cá quando acordaste.
"Perili Ev" partisinden sonra, Claire parkta yalnız uyandığında saat sabah 5'ti.
Na manhã a seguir à festa, a Claire acordou sozinha no parque.
Ve belki bu kez, yeni hayatında uyandığında... iyi bir şeyler yaparsın.
E talvez dessa vez quando acordar na sua nova vida vá fazer algo decente com ela.
Gece uyandığında yatağın ayakucunda bir kadın durduğunu söylemişti.
Ele disse que acordou a meio da noite. Havia uma mulher aos pés da cama.
Uyandığında çok huysuz oluyor.
Ele fica tão agitado quando acorda.
Uyandığında ilk aklına gelen... "Artık devam edemeyeceğim" oluyordur.
Acordas e o primeiro pensamento que tens é "Não aguento mais".
Uyandığında sizi görmek isteyecektir. Yani... Berbat etmeyin.
Ela quererá ver-vos quando acordar, portanto, não façam asneira.
Her sabah uyandığında seninle birlikte olmak siteyen bu adam çok üzgün oluyor.
Acordo de manhã e queria tanto que fosses tu que lá estivesses.
Bu dünyada, görünenin altında, ilkel ve vahşi bir gücün olduğuna ve onun, sizin hayatta kalmanız için gerekli olan fazladan gücü vermek için uyandığına inanıyorum. Tıpkı bir yangın tüm ormanı, simsiyah ettikten sonra açan kır çiçekleri gibi.
Acredito haver uma força neste mundo que vive por baixo do solo... algo primitivo e selvagem que acorda... quando você precisa de uma força extra para sobreviver... como flores selvagens que nascem depois de um fogo tornar a floresta negra.
Geldiğim yerde, bir kişi gecenin yarısında uyandırıldığında bazı cevaplar bekler.
Quando alguém me acorda a meio da noite, dão-me respostas.
Davranışların personel arasında şüphe uyandırdı, ve gerçek adının Eddie Beagle olmadığını öğrendik.
O seu comportamento tem levantado suspeitas entre os homens. E agora descobrimos que... Eddie Beagle não é o seu verdadeiro nome.
Şimdi, orta dönem hazırlığı için bugün konuştuklarımız hakkında... "Bittiğinde beni uyandır." ... içeriğinde ayinin de olduğu bir makaleyi cuma gününe kadar yazmanızı istiyorum.
Bem, o que eu quero que façam na quarta, como preparação para o exame parcial escrevam um ensaio sobre o que falamos hoje incluindo o ritual...
Seni uyandırdığında kabus mu görüyordun?
Estava a ter um pesadelo quando ela o acordou?
Cally seni uyandırdığında da aynı rüyayı görüyordun değil mi?
E estava a ter o mesmo sonho quando a Cally o acordou, certo?
Bunu sana uyandırdığında o mu söyledi?
- Ele contou-to, quando o acordaste?
Uyandığımda, Letterman Alias hakkında konuşuyordu.
Quando acordei, o carteiro estava a falar com a Vingadora. "
Çünkü beni buraya, bu insanların yanına yolladığında, o iğrenç piçi yeniden uyandırdın.
Quando me mandaste para aqui, para este lugar, com estas pessoas, o velho safado voltou a aparecer.
- Uyandıgında belki onunla konuşabilirsin.
Podem falar com ele quando acordar.
Ama gençler arasında hayalet hikâyelerinin merak uyandırdığını biliyorum.
Mas sei que é um lugar muito atractivo para adolescentes e caça fantasmas.
Geldiğim yerde bunlardan bir tane bile yok. Ayrıca tanıdığım Sheppard'ı bu kadar erken uyandırmak için kulağında borazan çalman gerekir.
Além do mais, precisaria de um terremoto... para que o Sheppard que eu conheço levantasse tão cedo.
Amerikalılar bu sabah uyandıklarında, Moskova'yla yaptıkları işbirliğinin... kendilerine ne kadar pahalıya patladığını anlayacaklar.
Quando os americanos acordarem, verão o alto preço que pagaram pela sua aliança com Moscovo.
Şey, aslında uyandığımda bana abanıyor olman çok komikti ama Sloan, şu an burada olmanın çok daha tuhaf olduğunu düşünürdü.
Acordar contigo atracado a mim foi algo esquisito, mas acho que a Sloan acharia mais esquisito se te visse aqui, agora.
İlk hatırladığım şey, ormanda uyandığım... kim olduğu veya neler olduğu hakkında hiç bir fikri olmayan yeni doğmuş bir bebek gibi.
As minhas primeiras memórias são de eu a acordar no meio da floresta. Como um recém-nascido, não fazia ideia de quem eu era, ou do que estava a acontecer.
Sonrasında hatırladığım, burada uyandığım.
Quando dei por mim acordo aqui.
Garajında iki ölü haydutla uyandığın zamanki gibi mi?
Como daquela vez que acordaste com dois mortos na tua garagem?
Ya da neden uyandığı hakkında.
Nem porque acordou.
Onun yanında ilk uyandığım zaman bir dağ aslanıyla yattığımı düşünmüştüm.
A primeira vez que acordei junto dela, pensei que estava a dormir com um guaxinim.
uyandım 69
uyandı 37
uyandın mı 44
uyandığımda 33
uyandır 16
uyandırdığım için üzgünüm 18
uyandırın onu 16
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30
uyandı 37
uyandın mı 44
uyandığımda 33
uyandır 16
uyandırdığım için üzgünüm 18
uyandırın onu 16
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30