Uyardı перевод на португальский
1,847 параллельный перевод
- Seni uyardım.
- Avisei-te.
- Uyardın, ha?
- Avisaste-me?
Merak etme. İkiniz hakkında da onu uyardım.
Não se preocupem, estou a avisar-vos, a vocês as duas.
Çok uyardın oraya.
Ias sentir-te em casa.
Uyardığın için sağ ol.
Bem visto.
Fermuar, annelerin kızlarını bu tarz çocuklar hakkında uyardığı erkeklerden.
Aqui o Zipper é o tipo de homem com que as mães alertam as filhas.
Annemin beni uyardığı erkekler dünyası ile ilgili her şey doğru.
Todos os avisos da minha mãe sobre o mundo dos homens são verdadeiros.
Pandorum bizi hakkında uyardıkları şey değil.
Pandorum não é aquilo que nos disseram.
Onları uyardın, değil mi?
Avisaste-os, não foi?
Onları uyardın.
Alguém os avisou.
Silahlarını Polis ve kiralık katillere doğrultarak işçileri yalnız bırakıp gitmeleri konusunda uyardı.
As armas foram apontadas à polícia e aos capangas contractados advertindo-os a deixarem os trabalhadores em paz.
Seni uyardım, Jessica.
Avisei-te, Jessica.
Yine Fianna Fail Partisi ile Kuzey İrlanda'yla ilgili politika değişiklikleri hakkında konuşma yaptık. Republican Clubs Hareketi eylemlere ara verdi ve üyelerini..... geçen geceki saldırılar konusunda dikkatli olmaları için uyardı.
Além disso, enquanto falamos com o partido Fianna Fáil sobre as suas alterações políticas quanto à Irlanda do Norte, o Movimento Republicano suspendeu as reuniões e avisou os membros para estarem de sobreaviso, após os ataques generalizados na noite passada aos seus membros.
Mecbur iseniz izleyin. Ancak unutmayın : Sizi uyardık.
Veja se você quiser, mas lembre-se, você foi avisado.
Kovboy gibi bir şey olması gerekirdi Buna daha çok uyardı.
Ele devia ser cowboy. Está mais talhado para isso.
Uyardığın için teşekkürler.
Obrigado pelo alerta.
Uyardığın için sağ ol Rick.
Obrigado pelo aviso, Rick.
Önceden uyardığın için teşekkürler, Ama zaten o tarafa geliyoruz.
Obrigado pelo aviso, mas de qualquer maneira estamos a ir para aí.
Biz yalnızca seni daha dikkatli olman için uyardık.
Só te avisámos para teres cuidado.
Beni uyardın.
Tu disseste-me.
Seni uyardım.
Avisei-te.
Uyardığım için beni utandırma.
Não pode nos culpar por sermos cautelosos.
Onu başından beri bununla ilgili onlarca kez uyardım. Söylesene, başka ne yapabilirdi?
Diz-me, o que deveria ter feito?
Yüzüme karşı reddedince, harekete geçeceğim konusunda uyardım.
Quando ele negou tudo na minha cara, avisei-o de que faria algo.
Haritada kırmızı X işareti olan hiç bir yere girmememiz gerektiği konusunda uyardılar.
Puseram um mapa na mesa, apontaram para vários "X" vermelhos e disseram : "Não vão ali, não vão ali, não vão ali."
Sayid beni senin hakkında uyardı.
O Sayid avisou-me sobre ti.
Buraya kadar gelip beni uyardığınız için size minnettarım.
Agradeço ter-me notificado.
Bir tuzak olduğuna dair neden beni uyardın?
Por que me avisou que era uma armadilha?
Kule benim L.A. üzerinde fırtına olduğuna dair uyardı.
A torre informou-me que se aproxima uma tempestade de L.A..
Dört kez gazetelerde, bir kez Başbakanlığı,.. ... defalarca yerel meclis üyelerini,.. ... bir kez de Yüksek Mahkeme'yi uyardım.
Nos jornais 4 vezes, uma ao 1º Ministro... várias vezes aos legisladores locais... uma ao Supremo Tribunal...
Beni uyardı.
Ela avisou-me.
Kameralar konusunda beni uyardı.
Ela avisou-me. Das câmaras.
Seni kibarca uyardım.
Eu pedi educadamente.
O da demiş ki, lan oğlum demiş, sen ne yavşak, ne şerefsiz ne ne gerizekâlı, ne salak bir adamsın lan demiş. Lan seni geçen yaz uyardık lan demiş.
A formiga respondeu : " És mesmo um idiota, um miserável sem honra.
Uyardım lan seni demiş.
Levava uma semente de girassol às costas e avisei-te.
Seri numaraları rastgele seçilmiş 75 deste 100'lük istediler. Sahte para, boya tuzağı ve yer belirleyiciler konusunda da uyardılar.
Pediram 75 pacotes de notas de 100 dólares, com números de série aleatórios, e avisaram-nos quanto a dinheiro marcado e outros localizadores.
Hatta o şeyi size karşı uyardım.
Para dizer a verdade eu até avisei a coisa de que vocês estavam aqui.
ve o anda, bilirsin, onu hareket etmemesi ve kitabı yerine koyması için uyardım.
Nessa altura, disse-lhe para ficar quieto e largar o livro.
Uyardıydım. Bu işe karşıma, daima sivillerden yana ol.
Avisei para não se meter nesta confusão.
- Leydi Lisle'ı, saraydaki hayatın ; kibir, haset, hor görme ve alaylarla dolu olduğu konusunda uyardın mı?
Haveis avisado a Senhora Lille que a vida na Corte está cheia de orgulho, desprezo, inveja e escárnio?
Eğer uyardıysan, o zaman kızları bana gönder. Ben de onlardan birini seçerim.
Se o fizestes, pedi-lhe que mas envie e eu escolherei uma delas.
Sör Francis Bryan'ı senden uzak durması için uyardım.
Avisei Sir Francis Bryan para se manter afastado de vós. - Porquê?
Kocan senden uzak durmam için beni uyardı.
Pensei que o vosso marido vos tivesse avisado para vos manterdes afastada de mim?
Kilometrelerce mesafedeki tüm yırtıcıları uyardın.
Acabaste de alertar todos os predadores que existam nas proximidades.
Eşim beni senin hakkında uyardı.
A minha esposa avisou-me sobre ti.
Mason, kardeşinin aşırı derecede psikotik olduğu konusunda uyardı.
O Mason avisou-me que o irmão é extremamente psicótico.
Önceden uyardığın için sağ ol.
Obrigada pela chamada de atenção.
Beni senin hakkında uyardığında Vampir Bill'in sözünü dinlemeliydim.
Devia ter ouvido o vampiro Bill, quando ele me avisou sobre ti.
* Seni uyardılar, sana söylediler * * İşleri Tanrı'ya bırak gitsin * * Cesareti var, endişelenme *
Alertaram-no e falaram deixe com o Senhor tenha coragem, não se preocupe deixe com o Senhor
Seni kaç kere uyardım.
Aviso-te pela última vez.
Bay Risley beni uyardı, Efendim.
Senhor, o Sr. Islick preveniu-me.