Uygulanır перевод на португальский
111 параллельный перевод
- Burada hukuk uygulanır olmuş.
- A lei está mais bem servida que antes.
Doku uyumuna direnç gösteren antikorları yok etmek için yoğun röntgen ışınımı içeren bir yöntem uygulanır.
Um método implica usar raios X de alta radiação para destruir os anticorpos que criaram resistência ao transplante.
Bilimsel ve yavaş olarak uygulanır.
Aplicados cientificamente e devagar.
# Bu deney farenin üzerinde... #... arka arkaya 7 gün, her gün 10 dakika uygulanır. # Bu 7 günden sonra... #... sağlığı kusursuzdur.
Este animal, é submetido a esta experiência... durante uns 10 minutos por dia durante 7 dias seguidos... ao fim desse 7 dias... está em perfeitas condições.
Prensiplerim insanoğluna da uygulanır.
Os meus princípios aplicam-se igualmente a seres humanos.
Burada... çeşitli tedaviler uygulanır da.
Há diversas formas de tratamento.
Daha sonra, maksimum hükmün üçte ikisi uygulanır ki bu da mahkeme olmaksızın 16-17 yıl demek.
Depois disso, são dois terços da pena máxima, o que significa... 16 ou 17 anos sem julgamento.
Bu kurallar titizlikle uygulanır.
Estas regras são severamente impostas.
Ama keyfi olarak uygulanır ve benim yetkimi baltalarsa gücüme gider.
Quando me é imposta e subestimam a minha autoridade, não gosto.
Sadece politikacıların delirdiğine dair kanıt olursa uygulanır.
Só se aplica a políticos com registos de loucura hereditária.
Mucizeler avlusunda adalet çabuk uygulanır.
A justiça é rápida na Corte dos Milagres
Bakirelerin kızlığını bozmak için de aynı prensip uygulanır.
É o mesmo princípio para deflorar | virgens.
Ne? Gemiyi açık denizde ele geçirdikleri için, ve denizler, ne İspanya, ne de Amerika'nın olduğu için antlaşma hükümleri nasıl uygulanır?
Uma vez que eles tomaram o comando do navio no alto mar e, dado que nem Espanha nem a América são donas do mar, porque é o tratado válido?
- Kâfirlere uygulanır o.
- Isso é para os hereges.
İç alan uçan top kuralı, birinci ve ikinci kale dolu, ya da birinci, ikinci ve üçüncü kale dolu olduğunda uygulanır. "
"Capítulo 25. A regra de infield fly é invocada em casos em que com a primeira e a segunda bases ocupadas, ou a primeira, segunda e terceira ocupadas..."
Eğer haklıysan, Cor-ai uygulanır.
Se estiveres certo, ele será submetido ao Cor-ai.
Sadece bir çocuk üzerinde nasıl uygulanır, bilmiyorum, ya da bu durumda bir jaffa üzerinde.
Só não sei quanto a usar numa criança, ou num Jaffa.
Çok kolay uygulanır ve size çok güzel görünen bir saç bırakır.
Mantém-se por ele, deixando-o com um óptimo cabelo.
Yani, eğer bu kanun uygulanırsa, Yılbaşı için güzel bir silah alır mıydınız? , kardeşine de bitane almazsanız o da kıskanır.
Quero dizer, se essa lei se vier a aplicar, e queiras dar uma arma à tua sobrinha pelo Natal, o teu irmão ficava invejoso por não receber uma.
740 Mars'ta birçok bulguda uygulanır.
Uma 740 podia ser muitas coisas :
Eğer doğru uygulanırsa süpürge gücü durdurulamazdır.
Se executado correctamente... O poder de varredura é imparável.
Doğru yapana kadar oynayacağız çünkü, eğer doğru uygulanırsa süpürge gücü durdurulamazdır!
Bem, nós vamos fazer isto até o fazermos bem... Porque, se executado correctamente... O poder de varredura é imparável.
O zaman mühimmat subayının tavsiyesini şef mühendis,....... riskin uygulanır düzeyde buluyor.
Com base na recomendação do supervisor do arsenal, o engenheiro-chefe acha o nível de risco aceitável.
Dördüncü Cenova Kongresi kararları, tüm dünyaya göre yani İsrail dışındakilere göre, İsrailin işgal ettiği bölgelere uygulanır.
A 4ª convenção de Genebra, de acordo com o mundo inteiro ou seja, fora de Israel, aplica-se aos territórios ocupados.
Rasgele atışlar özellikle burada İngiltere'de şok yaratıyor... sıkı silah kontrolleri silah sahiplerini kısıtlıyor... bu, toplumun küçük bir azınlık gurubuna ; genellikle çiftçilere uygulanır.
Os crimes sem motivo estão a chocar especialmente a Inglaterra... onde leis rigorosas restringem a posse de armas... a uma pequena minoria da população, normalmente agricultores.
Gel, göstereyim. Hastaya hipotermik arest uygulanır. Yani kalp durdurulur ve kanın dolaşımı sunî olarak sağlanır.
Eles induzem no paciente uma paragem hipotérmica, que parará o coração e porá o sangue a circular artificialmente.
Böyle durumlarda genelde serklaj denen yöntem uygulanır.
O que se faz normalmente nesta situação é algo designado de cerclage.
Burada bilim müzeleriyle aynı prensip uygulanır.
Baseia-se no mesmo princípio utilizado nos museus de ciência :
Kraliyet İzin Yasası aşağıda yazıldığı şekilde uygulanır.
Uma lei de autorização real, que afirma, sob ordem, o seguinte :
Sınırın diğer tarafında farklı kurallar uygulanır evlat.
Regras diferentes do outro lado da fronteira, filho.
hayvanlara oluktayken ayrıca vurulur, sataşılır, elektrik çubukları uygulanır, veya çeşitli şekilde isşkence edilir ki oluktan taşkın bir şekilde çıksınlar.
também são estimulados por golpes e provocações, picadas eléctricas e outras formas de tormento, para fazê-los sair do cercado em frenesim.
Lupus'a normalde ilaç tedavisi uygulanır ama Keith'in hastalığı çok ilerlemiş.
O lúpus é normalmente tratado com medicação. No caso do Keith, está demasiado avançado.
Herkes farklıdır, bu yüzden farklı tedaviler uygulanır.
Se todas as pessoas são diferentes, todas são tratadas de maneira diferente.
Noktalar, mor ötesi ışıkta parlayan sıvı yapıştırıcıyla uygulanır.
Os pontos são aplicados com um adesivo líquido com vestígios de UV.
Peki bu insan hayatında nasıl uygulanır? Kimse yok mu?
Como é que isso se aplica à natureza do Homem?
Teknik olarak 23.40 sadece Federal davalarda uygulanır.
Teoricamente, um 23.40 só se aplica em casos federais.
Ben bir karar vermişsem o uygulanır!
Quando tomo uma decisão, está tomada!
Bu gelenek, günümüzde de ordu tarafından havaya yaylım ateşi açmak şeklinde uygulanır.
Isso levou a tradição militar moderna da salva de fogo no ar.
Kararları kısa süre içinde açıklanır ve biraz çaba göstererek uygulanır.
A sentença deles seria pronunciada rapidamente e poderia ser implementada com suficiente dedicação.
Ama erkek ve kadın için farklı makyajlar uygulanır...
Temos diferentes maquilhagens para homens e mulheres...
Kurallar herkese eşit bir şekilde uygulanır.
- As regras aplicam-se a todos.
Radyasyon iyonlaştırıcı çalıştırıldı ve objeye uygulanıyor.
A iniciar o cintilómetro e a expor o paciente.
İkinci sorun izlenecek güzergah üçüncüsü ise saldırının uygulanış şekliydi. Çünkü torpido atışları sığ sularda gerçekleştirilecekti.
O segundo era a rota a seguir e o terceiro o ataque em si, se era possível usar torpedos nas águas pouco profundas.
Baskı, kadının bebeğini yetimhaneye yerleştirmek isteyen devletin yetimhane yetkilileri tarafından uygulanır.
Observem a sua forma magistral de encenar o Êxodo do Egito.
Sıkça öğretilir ve nadiren uygulanır.
È uma regra do jornalismo.
On yıldan fazla bir süredir ; yemeğin hepsini bitirmeme,... hücrede ekstra bir çift çorabı olma, hücreyi dağınık tutma,... yemek salonundan yemek kaçırma, ekmek kırıntısı dökme, kertenkele besleme gibi suçlara uygulanıyor.
Por mais de 10 anos isso foi o castigo, por não comer toda a comida, ter um par de meias a mais, deixar a cela desarrumada,
aynı kurallar uygulanır.
O mesmo se aplica aqui.
" Dört yıl önce tıptaki kariyerime son verip, F.B.I. adına çalışmaya başladım çünkü bu ülkeye inanıyordum, çünkü yasaların uygulanıp, suçluların cezalandırılmasını ve masumların korunmasını istiyordum.
"Abandonei uma carreira na medicina para me tornar agente do FBI há quatro anos porque eu acreditava neste país." "Eu queria favorecer as suas leis, castigar os culpados e proteger os inocentes."
Kaptan, priaxate tedavisi,....... en ağır hastalar için en azından rahatlatmak için uygulanıyor.
Capitão, o tratamento com priaxato aliviará os sintomas nos casos mais graves, pelo menos, temporariamente.
Kıyım için birçok farklı metot uygulanıyor. Massachusetts'teki bu mezbahada sığır yukarı kaldırılıyor ve boğazı kesiliyor.
Embora existam vários métodos de matança, neste matadouro, em Massachusetts, o gado é pendurado e a sua garganta cortada.
Bastırılmış hatıralarını eşelemek için dizayn edilmiş bir prosedür uygulanıyordu sana.
Você foi submetida a um procedimento que foi projetado para desenterrar algumas de suas memórias suprimidas.