Uçuçu перевод на португальский
80 параллельный перевод
Uçuçu sana doğru atacağım!
Vou atirar-lhe o Hoverboard!
Alkol, şekerlerin mayalanmasından yapılmış renksiz, uçucu bir sıvıdır. Ayrıca, belirli karbon tabanlı yaşam formları için keyif verici etkisinden bahseder.
'Diz que o álcool é um líquido incolor volátil'formado pela fermentação de açúcares,'referindo também o seu efeito intoxicante'em certas formas de vida baseadas em carbono.
Uçucu oğlanlar.
Aviadores larilas!
Kontrol sürecinde uçucu kimyasallar kullanıyoruz, çok tehlikelidirler.
Parte do processo da inspecção envolve... químicos voláteis, muito perigosos.
Uçucu bir sıvı eklediğiniz de her yerde kullanılan bir bomba elde ederseniz.
Adiciona-se um líquido volátil, e tem-se uma bomba que se pode vestir em qualquer lado.
Bir uçucu gibi yükseğe!
Perigo! Onde, Petrie?
Daha önce hiç böyle bir sürü olmamıştı... Bir Uzunboyun, bir Üçboynuz, bir Büyükağız, bir Uçucu, ve bir Dikenkuyruk.
Um pescoçudo, um tricornudo, um bigmouth, um voador, e um spiketail,
Uçucu mürekkep.
É tinta invisível.
Bay Allen, yüksek derecede uçucu ve tepki verici kimyasal maddelere maruz kaldınız.
O Sr. Allen tu foi exposto à alta volátil e reativos químicos.
Şirketimiz çelik, Petrol ürünleri ve uçucu kimyasallar üretiyor.
Nós produzimos aço, derivados do petróleo... e substâncias voláteis.
Müsaadenle. Çok uçucu bir bileşiktir.
Com licença, é muito volátil.
Şimdi, potasyum Dünya'daki en uçucu alkali metal olabilir.
Agora, o potássio pode ser um dos mais voláteis metais alcalinos da Terra.
Teşekkürler,.. Süper uçucu.
Obrigado... ó garanhão.
Dünyevi, ama... uçucu. 1992 Dasani.
Um Dasani de 92.
Kokusuz, renksiz, uçucu bir gaz. Sinir sistemini etkileyip, ishale ve yüzde tiklerin oluşmasına neden oluyor!
É um gás inodoro, incolor e "ilíquido" que ataca o sistema nervoso e causa diarreia e tiques faciais!
Sadece sıvı formunda uçucu.
Só é volátil na forma líquida.
Bu bidonlarda herhangi bir uçucu madde var mı?
Há material volátil naqueles recetáculos?
Bu şeyin 30 ° C üzerinde uçucu olduğunun farkında mısın?
Sabe que isto é volátil acima dos 30 graus?
Diğeri de uçucu.
O outro é volátil.
Kahraman güvercin! Korkusuz uçucu!
Pombo Valiant, um corajoso pássaro.
Uçucu ve yanıcı bir malzeme.
É volátil.
Masumiyet kadar uçucu olan yeni ve cesur bir girişime içiyorum.
Rápido como a merda da inocência, um brinde a uma nova parceria.
Uçucu tuz vereceğiz ona!
Vamos administrar-lhe sais de cheirar!
İşte burnuna bir doz... uçucu toz!
Aqui tens uma dose... de sais de cheirar!
Adının bugünlerde unutulmuş olmasının nedeni hayatındaki tek hırsının, tarihin asla iz bırakmayan bir alanında kısıtlı olmasıydı kokuların uçucu krallığında!
E se seu nome foi esquecido nos dias de hoje é pela única razão de que toda a sua ambição era restrita a um domínio,... que não deixa rastros na história. Ao flutuante reino das fragrâncias.
bozuşma, böcek aktivitesi... çürümeden kaynaklanan, topraktaki uçucu yağ asidi sevieleri yaklaşık altı aydır gömülü olduğunu ön görüyor.
Decomposição, insectos, níveis de ácidos gordos voláteis no solo devido a putrefacção sugerem que esteve enterrada durante 6 meses.
- O bir uçucu...
- É um panfleto...
Uçucu organik bileşikleri yakalayıp imzalarını analiz ediyor.
Ele captura e analisa as assinaturas de qualquer composto orgânico.
Organik uçucu madde analizinde, bu yaramaz çocukla kısa süre önce ateş edildiği anlaşıldı.
A análise orgânica volátil confirmou. Este garoto mau foi atirado recentemente.
Ununseptium. Çok uçucu bir halojendir. İnsan derisine etkileri henüz test edilmedi.
Isso é ununséptio, um halógeno altamente volátil, cujos efeitos sobre a pele humana ainda têm de ser testados.
Uçucu maddelerle ilgili yapılan yeni bir kanun düzenlemesine göre yağ bazlı boyalar sadece izin verilen kişilerce kullanılabilir. Aynı kişi muhtemelen alçıpanı da kullanıyordur.
Segundo as novas directrizes do ambiente, as tintas de exterior a oléo só podem ser vendidas a construtores
Henry kloroform için kapsamlı bir ilaç testi yanında... uçucu ve çözücü madde testlerini de yaptı.
O Henry fez um teste de droga abrangente ao clorofórmio, como testes para voláteis e solventes.
Zack, kendi yaptığı monomeri eklediğini sanıyordu ama gerçekte uçucu bir patlayıcıymış.
O Zack pensou que estava a juntar um monómero feito por ele, mas, na realidade, era matéria volátil, explosiva.
Bu Şarbon'u kurutarak ölümcül uçucu bir hale getirir.
Seca o antrax até se tornar num inalante letal.
Bak, içinde patlamaya hazır, uçucu bileşiklerden olabilir.
É possível que hajam componentes voláteis aí, sabes.
Gazyağı ve kömür tozu uçucu bir karışım oluşturur ve millet bu patlamayı on iki kilometre öteden hissetti.
Querosene e pó de carvão são uma mistura volátil e sentiram a explosão a 13 km de distância.
Archaeopteryx'in kemik yapısından yola çıkarak çok başarısız bir uçucu olduğunu anlıyoruz.
Sabemos pelos ossos do Archaeopteryx que ele era, na melhor das hipóteses, um voador muito pobre.
En iyi uçucu olacağım.
Vou ser o melhor a voar.
Ne kadar geliştiğinizi görelim uçucu ve savaşçı olarak.
Vamos ver os progressos que fizeram como voadores e guerreiros.
Kardeşin de uçucu olarak benzer potansiyele sahip mi?
Diz-me, o teu irmão tem o mesmo potencial como voador?
Lord Yüce Tyro için bulabildiğimiz kadar güçlü uçucu lazım.
O Senhor Supremo Tyto requer todos os bons voadores que encontrarmos.
Uçucu organik bileşenler ile test ettim.
Procurei por compostos orgânicos voláteis nela.
Küçüğü. taşınabilir ve yüksek oranda uçucu.
Pequena, muito portátil, e altamente volátil.
İyi haberse, skandiyum uçucu bir maddedir.
Mas a boa notícia é que o escândio é um composto volátil.
- Reçetesiz satılan ilaçlar,.. ... evlerdeki uçucu maddeler, tiner, zamk gibi şeylerden sabıkası olanlara bakalım.
- Pronto, vamos procurar por históricos, de renda baixa, venda de remédios, inaladores caseiros, tinta, cola, etc.
Zehirli uçucu madde solunumu da olabilir.
Pode ser devido à inalação de um substrato tóxico volátil.
Çünkü çok kısa bir yarı ömrünün olmasının yanında sarin son derece uçucu bir maddedir. O yüzden onu depolamak zor iştir.
Pois, além de ter meia-vida curta, o sarin também é muito volátil, o que torna um desafio armazená-lo.
Benimki ise 4 bu da demektir ki Hemington'ların evindeki herkes uçucu bir asidik bileşime maruz kaldı bu da hepimizin mukoza zarlarını etkiledi.
O meu está nos quatro, o que significa que toda a gente na casa dos Hemington foi exposta a um composto ácido volátil que afetou as membranas mucosas de todas.
O sıvı uçucu ve yanabilen bir sıvı.
E esse liquido, é um liquido volátil e inflamável.
Çok güçlü, teşhisi zor ve oldukça uçucu.
É poderoso, difícil de detectar e muito volátil.
Biber gazı çok uçucu ve havada yayılan bir silahtır.
- Bem, o spray de pimenta é uma arma extremamente volátil que se espalha pelo ar.