Vasıl перевод на португальский
137 параллельный перевод
Belki memnun değilsinizdir, belki olmak istediğinize vasıl olmadınız.
Talvez porque não esta satisfeita ou porque não tenha encontrado o que quer. Talvez nem saiba o que quer.
"Sen, bir kez ölüler diyarına vasıl olduğunda..." "... acımasız hüküm... "
"Quando entre as sombras frente ao veredicto final"
Bir daha kimse için gelmeyeceğim. Yanılıyorsun, ben ne zaman, nasıl ve nereye gelmeni istiyorsam geleceksin.
Irás como clandestino quando, onde e como eu quiser que vás como clandestino.
Sevgi veya para karşılığında vasıta bulamıyorsun!
Não há boleias por nada deste mundo!
Aslında hiçbir yeteneği yok sayılır. Bazı doğal yetenekleri haricinde vasıfsız.
Na verdade, não tem talento algum... exceto, talvez, um certo talento natural.
- Yanaklarındaki ateşle çok güzelsin ama diline hakim olmazsan köleliğe geçersin, kamçılanır, satılırsın.
- Com fogo no rosto, ficas linda mas tento na língua, antes que vás para o mercado, chicoteada e vendida!
Seyyar satıcılık yapabilirsin ama çok fazla satabileceğin şüpheli.
Podes vender gravatas na rua... mas duvido que vás vender bastante.
Gittiğimiz okulda bize öğretildi ki hepsinin akıllarında aynı amaç olan, uygun eğitimli liderlik vasıflarına sahip 13 koloni imzalayacakları bir kağıt önlerine konmadan önce Bağımsızlık Savaşı sonrası 1776 dan 1787 ye kadar 11 yıl boyunca barış çabası içinde olmuştur.
A escola onde estudei ensinou que as 13 colônias após a Guerra da Independência, levaram de 1776 a 1787 11 anos de esforço pacífico para escrever um documento que todas as 13 colônias assinassem.
Britanya Uçak Pilotları Birliği, tam vasıflı pilot olmanın iki değil, altı yıl sürdüğünü belirtmek ister.
A Associação Britânica de Pilotos gostaria de comunicar que são necessários seis anos para se tornar piloto. Não dois.
Ağır vasıtanın ona nasıl ulaştığını bilmiyorum.
Não sei como um carro pesado o conseguiu apanhar.
Sence nasıl bir iş için vasıflısın?
Para que tipo de trabalho achas que estás qualificado?
Churchill Bevin'in en temel vasıflarına hayranlık besliyordu, onun hedefe yönelimi, ve bariz arzusu, bağlılığı, Bevin'in de parçası olduğu, politik parti kararlarını baskılaması.
Churchill admirava cada vez mais as qualidades de Bevin, as ideias fixas e a determinação, por parte de Bevin, de suprimir todas as considerações dos partidos políticos.
Edna'nın nasıl öldüğünü sakın açıkça anlatma!
Não vás logo a dizer que a Edna morreu!
Benim küçük tecrübem,.. .. görünüşe bakılırsa,.. ... kayıp kurşun kalemleri bulan, ve yatılı okullardaki genç bayanlara tavsiye veren bir vasıtaya dönüşüyor.
Quanto ao exercício da minha profissão, parece que se tornou numa agência de recuperação de lápis perdidos e de conselhos a raparigas de internatos.
Bu gece bakıcılık yapıp yapamayacağını soruyor.
Quer que vás tomar conta dos filhos, esta noite.
Senden akıl hastanesine gitmeni istiyorum... Sana daha önce söylediğim gibi, herşeyin başladığı yere git ve onu bul!
Eu quero que tu vás ao asilo... aquele de que te falei, onde tudo isto começou... e a descubras!
Yanımda Ted gibi bir refakatçi varken liderlik vasıflarımı geliştirmemi ve kararlarımı kendim almamı nasıl bekliyorsunuz?
Oiça, está mesmo arruinando minha confiança aqui mesmo na frente de um dos meus empregados.
Gerçekten bağımlılığının üstesinden gelmek isterse cehenneme gitmek zorunda kalacak!
Não vás, Xiaolou.
Üzgünüm ama ayrılıyorsun.
Lamento que te vás embora, mas vais.
Cammy'i çözümleyerek Shadowloo'nun bu yüksek vasıflı katilleri nasıl yarattığını anlamalıyız.
Segundo nossos dados, a ShadowLaw está criando terroristas. Por manipulação de mente. - Estamos tentando descobrir como.
Başarılı olunursa ilk kez solucan deliği vasıtasıyla iletişim yapılmış olacak.
Permitirá a comunicação através da fenda espacial pela primeira vez.
Asıl transfer, burada bulunan, biyo-elektrik mikro-fiberleri vasıtasıyla yapılıyor.
A transferência actual aconteceu por essas micro fibras bioelétricas.
Ne kadar başarılı olursan ol, nasıl giyinirsen giyin, geri döndüğünde, benden farklı değilsin.
Vás aonde fores, vistas o que vestires, à volta continuas a ser igual a mim.
İtalyanca'da Paul'u öldüreceğim nasıl denir?
O que vás dizer a tua pobre "mamma" em Itália?
Nereye gidersen git hep sayılıp, sevileceksin.
Para onde quer que vás, serás sempre... ... amado e muito respeitado.
Payımıza, ithamlar vasıtasıyla savaşa katılıp yok etmek düşüyor. Haşereleri yok etmek...
Por isso, é meu dever unir-me à luta... unir-me à batalha e, através dessa acusação... exterminaro mal...
Kendi serginin açılış törenini, kaçıracağına inanamıyorum.
Não acredito que vás faltar à inauguração da tua própria exposição.
Kamış, esnekliği temsil eder. Lee'ye göre esneklik, kavgada başarılı olmak isteyen bir dövüşçünün sahip olması gereken bir vasıftır.
O chicote representa flexibilidade, um atributo que Lee sentia que um praticante devia possuir, se quisesse ter êxito na luta.
FTA süfarisi vardır onunla vasıta yap sırt üzeri binerek bizim kurtuluşumuz mu?
Isso quer dizer que a cavalaria da A.C.L. vem a caminho para nos salvar?
Soylemek istediğin, Baban L.Aangeles ´ de kendisi için çalışmanı mı istiyor?
Então, o teu pai quer que vás trabalhar para ele em Los Angeles.
Rahip, binlerce silahlı çatışma vasıtasıyla savaşta, muhaliflerin geometrik dağılımının istatiksel yöntemlerle tespit edilebilen bir unsur olduğunu belirledi.
Através da análise de milhares de lutas gravadas, o Clérigo, determinou que a distribuição geométrica dos adversários em qualquer combate armado, é um elemento estatistícamente previsível.
Havale yapılınca, Vas'ın bankası bir GFX onayı alacak.
Nós processamos a transferência. O banco dele procura a autorização GFX que verifica os fundos.
Etek boyu meselesinde ve bu yıl içinde öne süreceğim bütün konularda beni destekleyecek.
Quero que vás ter com a Margaret Thatcher... e lhe digas para cooperar. Ela vai apoiar a questão das bainhas... e qualquer outra questão que eu levante durante o ano.
İyi bir kız olursan, sana gerçek ağır vasıtanın nasıl olacağını gösteririm.
E se fores simpática, eu mostro-te o meu camião grande.
Şehirden ayrılıyor olman kötü.
É pena que vás sair da cidade.
130 yıl sonra uydular vasıtasıyla konuşuyoruz.
130 anos depois falamos por satélites.
Vasiyet okunurken senin de orada olmanı isti.
Queremos que vás a L.A. ouvir o testamento.
Umarım Matematik Kulübüne katılırsın.
Espero que vás às olimpíadas.
- Hayır ne l kristaller kapmak için sizden istiyorum
- Não. O que eu quero é que pegues nos cristais e vás lá abaixo ter com a Piper.
Senin vasıflarında birinin buraya nasıl geldiğini merak etmeden duramıyorum.
Não posso deixar de pensar no que está a fazer alguém com a sua experiência... num lugar como este.
Çadır kuran vasıfsız işçiden trapez sanatçılığına yükseldim.
De ajudante que montava a tenda a artista de trapézio.
Ama ayrılmadan önce, izin Paige gösterisi size bize nasıl, Allah korusun bir şey...
Mas, antes que vás, deixa que a Paige te diga como nos contactar, caso, Deus nos livre...
Teğmen Flynn bana Bilirkişi vasıtasıyla Dr. Rainey'in dosyalarını tarama olasılığından bahsetti.
O Tenente Flynn lembrou a possibilidade de investigar os arquivos do Dr. Rainey através dum nomeado.
Gerçekten eve gelmeni istiyorum ve evet deme ihtimaline karşı, sarılıp yatmaya hazır olmak istedim. Ümit ediyorum ki ; ama kesinlikle bir zorunluluk değil ; bu durum daha samimi ilişkilere yelken açmamızı sağlayabilir.
Quero mesmo que vás para casa, e na hipótese de dizeres sim, eu estaria pronto para me aconchegar e isso poderia levar, mas não necessariamente, a relações de natureza íntima.
Ona yanındaki kılık değiştirmiş Tokra vasıtasıyla bir mesaj gönderebiliriz.
Podemos mandar-lhe uma mensagem atraves dos Tok'ra infiltrados.
Bir istihbârat görevlisini başarılı kılan yüksek nitelikler, kuşkulu bir akıl, ayrıntıya ve karmaşıklığa karşı bir tutku, gözleyeceğin birine ait yüksek vasıflardır.
As boas qualidades que fazem um bom oficial de inteligência... uma mente desconfiada, um amor pela complexidade e o detalhe, são as melhores qualidades de alguém que está a observar.
Yılın bu dönemi kullanmak pek güvenli olmayabilir.
Não é muito seguro que este ano vás até a Florida.
Şimdi, bunu nasıl açıklarsınız elden çıkardığınız yol, davranış, vasıta tüm bunlar sizin Hristiyan ya da ateist olmanız noktasında önemsiz eğer kalbinizde doğru değilseniz.
Como vocês expressam isso, o jeito, a maneira, as coisas que vocês têm... Estas coisas não são consequências do vosso cristianismo ou ateísmo desde que no vosso coração vocês sejam verdadeiros.
Nasıl geri ödeme yapacağına bağlı.
Depende como depois vás pagá-lo.
Ve bence buradan ayrılıp yeni insanlarla tanışman kulübelerde kalman tüm bunlar harika.
E penso que é espectacular que vás lá fora, conheças todas estas pessoas novas, que fiques em cabanas. Todas essas coisas.
- Ziyaret saatleri... - Baba, hiç kendini yorma hele de daha altıncı sınıftayken aileni geçindirmek için köşelerde Avon ve Stringer'a katıldığını ve bunu seni nasıl adam yaptığını anlattıktan sonra...
Pai, nem vás por aí, dizias-me sempre como tinhas saído da escola no sexto ano, e tinhas ido para a esquina com o Avon e com o Stringer, ganhar dinheiro para a família, e que isso fez de ti um homem...