Vieste перевод на португальский
9,788 параллельный перевод
Bugün ne kadar iyi bir iş çıkardığımı söylemeye mi geldin?
Vieste dizer-me que fui notável?
Harvey'yi sırtından vurmak için en iyi yöntem ne olur diye sormaya geldiğinde konuşmuştuk bu konuyu.
Foi durante a conversa em que vieste ter comigo para pedir um conselho sobre a melhor forma de atraiçoar o Harvey.
Sınırı aştığın için özür dilemeye mi geldin?
Vieste pedir desculpa pelas tuas transgressões?
Onca yolu Rebekah'ı korumak için mi geldin?
Vieste até aqui para proteger a Rebekah?
Dakikalar geçmeden yanıma geldiğinde, seninle gelmem için yalvardığında. Evet diyemedim.
Quando vieste ter comigo minutos depois, a implorar-me para ir contigo, eu não podia dizer que sim.
- Bilmez miyim? Buraya uzay gemisiyle mi geldin bakayım?
Vieste cá ter numa nave espacial?
- Karı koçum musun sen be?
Estás bêbada? - Vieste ensinar-me a ser esposa?
- İyi ki buradasın Rick.
Ainda bem que vieste.
Ve yaptım.
E tu vieste.
Buraya benimle birlikte çalışmak için geldin ve artık karar verme vakti.
Vieste trabalhar comigo. Por isso tens de decidir se estás comigo ou não.
Havayı kontrol için geldiysen 38. kat sauna gibi oluyor.
Se vieste verificar o ar, no 38º andar parece uma sauna.
- Yalnız mı geldin?
- Vieste sozinha?
- Sen bana geldin değil mi?
Ouve, vieste ter comigo, certo?
Değişti.
Ela mudou. - Porque não vieste ter comigo?
Bana Noel hediyesi vermeye geldiysen bana vermeyi planladığın tüm bıçak ve işkence aletleri sende kalabilir.
Se vieste para dar-me um presente de Natal, podes ficar, nem que seja uma faca ou um dispositivo de tortura.
Destek almadan bu yüzden mi yalnız geldin?
Foi por isso que vieste aqui sozinha, sem reforços?
Yani, cidden bununla ilgili konuşmamız gerek ama şu Julian'ı halletme olayımız var ve bu biraz...
É óbvio que temos de conversar, mas temos uma pequena chance de apanhar o Julian esta noite, e tu vieste...
Korkarım yanlış adama geldin o zaman.
Vieste ter com o homem errado, receio.
Ragnar'ı öldürenin sen değil de Danimarkalılar olduğunu anlatmak için uzun yol gelmişsin evlat.
Vieste de muito longe, rapaz, para me dizeres que foram dinamarqueses, e não tu, quem matou Ragnar.
Tekrar Harvey'nin tarafını tutmak için buradasın.
- Vieste defender novamente o Harvey.
- Harvey, eğer burada, benim yanıma geliyorsan, bu, demektir ki Louis'in bilmesini istemiyorsun.
- Donna... - Se vieste falar comigo aqui, não queres que o Louis saiba.
- Sen de intikam almaya geldin.
- E agora vieste vingar-te.
Geldiğin yere git.
Volta de onde vieste. Para a pedra.
Sen de gelmişsin.
E tu vieste.
Bunca yolu bana çiçek almak için gelmedin herhalde.
Decerto que não vieste até aqui só para me oferecer flores.
Neden geldin?
Porque vieste?
Siktir. Film için geldin.
- Tretas, vieste pelo filme.
Nereden geldiysen Carl'ı oraya götür.
Leva o Carl para o lugar donde vieste.
Senin değerli Harvey ve Jessica'na karşı gelmememi söyleyeceksin.
Vieste dizer-me para não ir contra os teus preciosos Harvey e Jessica.
İtiraf etmeye geldim demiştin.
Disseste que vieste para te confessares.
Sen neden bahsediyorsun? Michael, bence beni görmeye geldin çünkü insanlar kriz anlarında daha fazla şey ararlar genellikle de kaybettikleri bir şeyi.
- Michael, acho que vieste ver-me, porque quando as pessoas têm uma crise estão à procura de algo mais.
Gelmişsin.
- Vieste.
Günümü daha da hareketlendirmeye mi geldin?
Vieste para deixar o dia mais excitante, não foi?
Neden geldiniz, Bay Gecko?
- Porque vieste, Mr. Gecko?
- Bana geldin.
- Vieste a mim.
Beni bir sebep için buldun.
Vieste ter comigo por uma razão.
Bu adaya ne zaman geldin, Charlie?
Quando vieste para a ilha, Charlie?
San Antonio'dan gelmiştin en azından Ned bana böyle söylemişti.
Vieste de San Antonio? Foi o que o Ned me disse.
Neden ayrıldın?
Porque te vieste embora?
Çünkü 10 sene boyunca orada çalıştın oradan zimmetine 1.7 milyon dolar para geçirmeden önce ve sonra buraya geldin. Biraz huzur ve sakinlik bulmak için.
Porque trabalhaste dez anos lá, desviaste 1,7 milhões de dólares e vieste para aqui à procura de paz e sossego.
Geldiğine sevindim gerçi.
Ainda bem que vieste.
Beni öldürmek için mi geldin?
Vieste para me matar?
Beni öldürmeye mi geldin?
Vieste matar-me?
Niye bu kadar erken geldin?
Porque vieste tão cedo?
Seni hangi rüzgar Seattle'a getirdi?
Como vieste parar a Seattle?
- Gelmişsin!
- Vieste!
Ne sunmaya geldin?
O que vieste oferecer?
Ne söylemeye geldiğini biliyorum.
Não precisas, Louis. Sei o que vieste dizer-me.
Almaya geldiğin şeyi almadan mı?
Sem teres o que vieste buscar?
Buraya bunun için gelmedin mi?
Não foi para isso que vieste aqui?
- Yukarıya kadar gelmeyi başarmışsın.
Vieste ter cá acima.