Welby перевод на португальский
30 параллельный перевод
- Sağ ol Marcus Welby.
- Obrigado, Marcus Welby.
Hayır! Yanılıyorsunuz Dr. Welby.
Não, está enganado, Dr. Welby.
Merhaba, ben Doktor Welby.
Viva, sou o Dr. Welby.
Doktor Welby o zengin ihtiyarın hiç uyanmayacağını söyledi.
O Dr. Welby disse que este velho rico nunca mais se vai levantar.
Ben Marcus Welby olmak istiyordum.
Eu queria ser como o Marcus Welby.
Marcus Welby karım mı dedin?
Marcus Welby é a minha esposa?
Gel şu işi dışarıda halledelim.
Marcus Welby é a minha esposa?
Marcus Welby yaşayacak mıyım?
- Marcus Welby, vou viver?
Eski Yunan'ın Marcus Welby'si.
- O Marcus Welby da Grécia Antiga.
Hayır, fakat evet, ama hayır, aslında evet, Shelley ile aynı evde kalıyorum ve annem veya kardeşim olabilir, emin değilim.
Não, mas sim, mas não, mas sim, porque eu vivia em casa com a Shelley e ela podia ser minha mãe, mas também podia ser minha irmã. De qualquer maneira, ela é, tipo, bem severa porque uma vez, bem, pôs-me de castigo durante 15 minutos e foi tão injusto porque tudo o que fiz, certo, foi ter ido à Baskin'Robbins, porque a Denise Welby trabalhava lá aos Sábados Não tenho a certeza.
Bana Marcus Welby gibi bakıyorsun ve bunu sadece bir şey konusunda çok endişeli olduğuna yaptığını biliyorum.
Estás a fazer de Marcus Welby, e sei que só fazes isso quando estás mesmo preocupada com alguma coisa.
Dillon, olay yerinden bir SUV'nin ayrıldığını gördüğünü söylemiş... -... ama hiç detay vermemiş. - Marcus Welby gibi, arabasında...
Dillon pensa ter visto uma SUV a deixar o local, mas... não pôde dar mais detalhes.
-... acil yardım malzemesi taşıyor.
Leva o kit médico no carro como Marcus Welby.
Mannix'te, Marcus Welby'de, Rockford'da.
"Mannix," "Marcus Welby"... "Rockford."
- Marcus Welby... - hizmetli ile konuşuyorsun.
- Marcus Welby, estás a falar com o auxiliar.
Üzgünüm Mrs. Welby.
Lamento, Sra. Welby.
Alison şu anda Welby'de kilit altında güvende Ve Hanna'nın hayatı tehlikede.
Neste momento, a Alison está fechada, em segurança, em Welby, e a vida da Hanna está em perigo.
Yoksa bu A.D.'nin Welby'de olduğu anlamına mı geliyor?
Isso quer dizer que "A.D." já está em Welby?
Ali'yi, Welby'e götüren bendim ve doğru şeyi yapıp yapmadığımı merak etmekten kendimi alamıyorum.
Fui eu quem levou a Ali para Welby e não consigo evitar perguntar-me se fiz o correcto.
Welby'e gidiyoruz.
Vamos a Welby.
Jason'ın Alison'ın Welby'de olduğundan haberi yoktu.
O Jason não fazia a menor ideia de que a Alison estava em Welby.
- O, Ali'yi Welby'den çıkartabilir.
Ele pode tirar a Ali de Welby.
Çünkü Ali bizi aradı ve Welby'den birinin ona zarar vermeye çalıştığını söyledi.
Porque a Ali ligou-nos, e está convencida de que alguém, em Welby, está a tentar fazer-lhe mal.
Em, Alison kendini Welby'e attığında sadece annesini gördüğünü düşünmedi.
Em... quando a Alison se internou, voluntariamente, em Welby, ela não pensava que só tinha visto a mãe.
Görünüşe bakılırsa Welby'e kapatılması gereken o.
Parece que é ele quem deveria estar trancado em Welby.
O, Welby'de Alison'la ilgilenmiyor muydu?
Sim, não é ele quem trata dela em Welby?
Ali, Welby'e gittiğinde deli değildi ama Elliott şu an delirdiğinden emin oluyor.
A Ali não estava louca quando foi para Welby mas ele está a garantir que ela esteja agora.
Pekala, Welby'de.
Está bem. Ele está em Welby.
Neyse o aslında çok sert biri çünkü bir keresinde beni 15 dakika boyunca yere yatırmıştı, ama bu hiç adil değil çünkü yaptığım herşey doğruydu bir kere Baskin Robbins inmiştim çünkü Denise Welby bir cumartesi işi var ve kasadaki bütün parasını ondan aldım nane ve çikolatalı kurabiyesine sıçtım.
e convenci-a dar-me todo o dinheiro da caixa e esmigalhar pedaços de chocolate e bolacha no sabor de menta.
Welby'de mi?
- Em Welby?