Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Y ] / Yabancı

Yabancı перевод на португальский

13,036 параллельный перевод
- Üzgünüm, yabancılar sete giremez.
Lamento, este é um set fechado.
Bu fikir yabancı gelmiyor ama kurban bir suç işlenmediğine yemin ederken bir olayı araştırmak çok zor olacak.
Conheço o conceito, mas vai ser difícil julgar um crime em que a vítima vai jurar que não ocorreu.
Laura Sutton, Yabancıların İkamet Yasası'nı ihlalden tutuklusunuz.
Laura Sutton, está presa por violar a Lei de Residência Estrangeira.
İki yabancıya birbirini öldürtmek bu kadar kolay olamaz.
Não deve ser assim tão fácil conseguir que dois estranhos se matem.
O şartlar sınırlarınızı yabancı tehditlerinden korumak için askeri destek olarak tanımlanmıştı.
Esses termos foram definidos como apoio militar para proteger as vossas fronteiras contra ameaças externas.
Bunlar yabancı işgalciler.
Eles são invasores estrangeiros.
Gelip yabancı bir ülkenin yönetimini değiştirebileceğini düşündü.
Quer dizer, pensar que podia simplesmente chegar e mudar os costumes de um país estrangeiro, é...
Kendini Halife ilan eden yabancı istilacıların şiddeti nedeniyle topraklarımızda yaşanan acıdan bahsediyorum.
Falo do sofrimento que agora prevalece na nossa terra, causado pela brutalidade de invasores estrangeiros que se intitulam o verdadeiro califado.
Evlerimizi ve kadınlarımızı atmak üzere gelen yabancı istilacılara boyun eğmeyi reddetmişlerdi.
Eles recusaram curvar-se a um invasor estrangeiro que veio aqui para roubar as nossas casas e roubar as nossas mulheres.
Kan testi yapıp... kandaki yabancı elementleri bulmayı ümit ediyorum.
E espero que alguns elementos estranhos apareçam.
Sadece istiyor diye paramı gizemli bir direnişe yollayacağını söyleyen bir yabancıya paramı öylece vermeyeceğim.
Não vou dar o meu dinheiro a um estranho com a promessa que o vai entregar a um grupo rebelde misterioso só porque ele me pede.
Hiç bir oda dolusu yabancıya gösterince ne olur düşünmemiştim.
Não pensei em como me sentiria ao mostrá-las a uma sala cheia de desconhecidos.
Düzgünce kullanabileceğini düşünmesem de yabancı dil kasetleri bile aldı.
Ele até comprou umas cassetes de línguas, ainda que não ache que ele as esteja a usar correctamente.
Kıyılarımızdaki yabancılardan ziyade onlar zaten evlerindedir.
O estranho à nossa porta, em vez do que já cá está.
Muhtemelen şöyle derdim : "Alice, neden halka açık bir ortamda bir yabancının çükünü yalıyorsun?"
Provavelmente diria : "Alice, porque chupas a pila de um estranho num local público?"
"Rachel, gidip kendine yabancı birini bulmalısın." Durum bu işte.
"Rachel, tens de experimentar namorar com um étnico." E cá estamos.
Ve kayırdığın adam yabancı bir ülkeden adam kurtarma operasyonuna hazırlanıyor.
E pelas minhas contas, o teu está a preparar uma tentativa de resgate num país estrangeiro
- Selam yabancı.
Charlie!
Mormonlar otoriteye saygı duyarlar, içki içmezler ya da uyuşturucu kullanmazlar yabancı ülkelerde zaman geçirirler ve birkaç dil konuşurlar.
Bem, cristãos respeitam a autoridade, não bebem ou se drogam passam um tempo em países estrangeiros, e falam várias línguas.
- Tamam. - Yabancılar için durma.
- Não fales com estranhos.
Birden tüm patika yabancılaştı sanki.
Sabem, é como se o mapa deixasse de fazer sentido.
"Ateşin başında bir yabancıyla laklak etmek." Filmlerdeki gibi olduğunu söylemiştin.
Conversas com um estranho à lareira, disseste que era como nos filmes.
Yabancılar geldi.
Chegaram uns forasteiros.
Yabancılar geldi.
Chegaram uns estrangeiros.
Yoldan çekil yabancı!
Desimpede o caminho, estranho!
Meşhur Kurt, karanlık tünellerde fareler gibi koşuşturup iyi kalpli yabancılardan kırıntılar çalıyor.
O famoso Lobo, a correr como um rato através de túneis húmidos, a roubar migalhas de estranhos amáveis.
Kalbim bana yabancı geliyor.
Meu coração está tão estranho.
Biz yabancılarız.
Somos estranhos.
Tamamen yabancı masum birisini buraya gelmesi için kandırdın.
Tu manipulas-te um estranho para vir até aqui, uma pessoa inocente.
Esaret altındaki yabancılar siz misiniz?
São os estranhos na servidão?
Kocan olduğunu iddia ederek, bir yabancıyı kurtarmak için iyilik yaptın.
Abriste o teu coração para salvar um estranho, alegando que ele era teu marido.
- Tüm yabancı vizelere el konuluyor.
Todos os estrangeiros com vistos devem ser detidos.
Bu sabah otelde yabancı bir ziyaretçi ile buluşmuşsunuz.
Encontrou-se com um visitante estrangeiro no hotel dele, esta manhã.
Bu atmosferdeki yabancı elementler oklarındaki donma etkenleriyle bağ kuruyor.
Os elementos estranhos na atmosfera ligaram-se aos agentes congeladores das tuas flechas.
Bizler sizin için birer yabancıyız.
Somos estranhos para vocês.
Bu yabancıların neler yaptığını görüyorsunuz değil mi?
Vêem o que estes alienígenas estão a fazer?
Konvoya 7 yabancı katıldı.
Sete estranhos juntam-se à caravana.
Gelecek sefer soruşturması devam eden bir dosyaya ait bilgileri yabancı bir ülkeye yollamaya söz vermeden önce benimle konuş.
Da próxima vez fala comigo antes de prometeres enviar para o exterior material de uma investigação preliminar.
Yabancılardan hoşlanmıyor.
Ela tem medo de estranhos.
İkinizde yabancı ortaklıklardan hoşlanıyordunuz.
Parece que ambos desfrutavam da companhia de estranhos.
- Nasıl olur da hislerini bir yabancıya anlatacak kadar salak olabilirsin?
- Harvey... - Como pode ter sido tão parvo ao partilhar coisas com uma estranha?
Yabancıları.
Estranhos.
Bu yabancılar beni korkutuyor, Arthur.
Estes estranhos assustam-me, Arthur.
Henry, sen Camelot'ta egzotik bir diyardan gelen gizemli bir yabancısın.
Henry, em Camelot, és um estranho misterioso de uma terra exótica.
Bu karışımı gördüğünüz her yabancıya fırlatın. Onlardan kalanları bana getirin.
Atirem isto para qualquer estranho, e tragam-me o que sobrar dele.
Kendim için bir şeyler yapmaya karar verdiğim gün bana aile gibi davranmayı bırakmakla kalmadın bir yabancı gibi davranmaya başladın.
E no dia em que, finalmente, decidi fazer algo por mim mesma, não só deixaste de me tratar como família, como me começaste a tratar como uma estranha.
Gördüğünüz gibi Bayan Astrid, eğer yabancı bir ülkeden egzotik baharatlara ihtiyacınız varsa, ya da eşsiz tütsülenmiş deriye ya da elde edilmesi inanılmaz derecede zor olan ve alçak bir Vahşi Savaşçı'nın yerini tam olarak gösteren bir haritaya -... ihtiyacınız varsa sizin adamınız Tüccar Johann'dır
Menina Astrid, se precisar de temperos exóticos de outras terras, ou couro curtido de alta qualidade ou de informações difíceis de obter detalhando o exacto paradeiro de um certo covarde Berserker, o Comerciante Johann é o homem.
Bir yabancının, masum birinin hayatını alacağım.
Irei tirar uma vida, um estranho, um inocente.
Çocuğum konusunda bir yabancıya güveniyorum.
Devo confiar o meu filho a uma estranha?
Bayağı sesli konuşuyorsun. Yabancı ikamet yasası. 54. bölüm, paragraf 5A.
A Lei de Residência no Estrangeiro, secção 54, parágrafo 5A sobre cidadãos estrangeiros que põem em perigo a segurança da Alemanha.
Federal Alman Cumhuriyeti'nin güvenliğini tehlikeye atan yabancı uyruklu kişiler hakkındaki yasa. Hiçbir şeyi tehlikeye atmadım.
Não pus nada em perigo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]