Yanıyorum перевод на португальский
2,588 параллельный перевод
Uzun zamandır bu anın hayaliyle yanıyorum.
Esperei muito por isto.
Yanıyorum!
Estou a arder!
Yanıyorum.
Arde!
Yanıyorum.
Estou com febre.
Ben de ona yanıyorum.
Dá cabo de mim.
Alev alev yanıyorum
Estou em brasa como um fogão
İnsanlar arayıp soru soruyor, ben de ilham verici bir şekilde yanıtlıyorum.
As pessoas ligam com perguntas, e respondo de uma forma inovadora.
- Çünkü, April Izzie'nin odasında kalıyor ki bu durum geçiciyken bir sorun yoktu ama ben tavan arasında kalıyorum ve Noel süslemelerinin yanında yatıyorum.
- A April tem o quarto da Izzie e não me importava, quando era temporário, mas eu vivo no sótão ao lado de ornamentos de Natal.
Yanılmıyorum.
Não estou enganada.
Ne zaman otobüse binsem kimsenin yanına oturmak istemediği bir manyakla karşılaşıyorum.
Sempre que apanho o autocarro, há uma pessoa maluca que ninguém se quer sentar perto.
Ben yanındaki adamı tanıyorum.
Conheço o tipo que o acompanha.
Bu gece burada mı kalıyorum, yan evde mi?
Hoje durmo aqui ou na casa ao lado?
Aslında yanılyorlar. Senin Michael Caine'i duymadım. Fakat satırlar boyunca bir şey olacağını varsayıyorum :
Não ouvi o teu Michael Caine mas presumo que será algo como :
- Anlıyorum. - Yanında bir ekip üyesi...
- E que não fará nada sem a presença de um membro da equipa.
Yanımda bir kız getirdim, o yüzden sana yalvarıyorum, tüm kalbimle rica ediyorum, lütfen eşeklik etme. - Ne istersen yaparım. - Tek Kale Hokey.
Eu convidei uma rapariga, portanto peço-te, do fundo do coração, não te portes como um cretino e eu faço tudo o que tu quiseres.
- Yanık kokusu alıyorum.
- Está algo a queimar. - Oh, é mesmo?
Ama bunun sayesinde, çok para kazanıyorum. Yakında sizin yanınıza geleceğim ve sonrasında hep birlikte olacağız.
Mas vou ganhar muito dinheiro... assim posso mudar-me para perto do pai e ver-te todos os dias.
Anlıyorum Grace, Meg'in ilk seçimin olmamasını da anlıyorum, ama yanında sorumluluk sahibi bir yetişkin olduğunu bilirsem...
Eu sei disso, Grace, e também sei que não gostas muito da Meg, mas sabendo que estarás com um adulto responsável...
Annemin yanında çalışıyorum.
Trabalho no negócio da minha mãe.
Yanımda olmandan hoşlanıyorum.
Eu gosto de ti aqui.
Şu yanında dolaşan genç hanımdan hoşlanmıyorum.
Não gosto dessa rapariga com quem andas.
Sadece yürüyorum ve yaşam çantamı yanımdan ayırmıyorum.
Avião então, nem pensar. Só me desloco a pé. Só preciso dos pés e da mochila que levo para todo lado.
Burada saklanıyorum, gerçek arkadaşlarımın yanında.
A passear com o meu verdadeiro amigo.
Söndüler, yanıp kül oldular dediğimiz an bunlar olmuş olabilir sanıyorum.
Sabes, calculo que isto possa ter sido o momento em que podemos dizer que eles se extinguiram, se apagaram.
Ama hala yanımda taşıyorum.
mas ainda o tenho.
Yanında getireceği kârı saymıyorum bile.
Já para não falar que sou incrivelmente fotogénico.
- Durun kontrol edeyim. - Yanılmıyorsam eşimi içeri girerken gördüm. - Onu bulmaya çalışıyorum.
- Penso que a minha esposa está aí, ando à procura por ela.
Yanımda her zaman bir sörf tahtası bulundurmayı planlıyorum.
Quero ter sempre uma prancha de surf comigo.
Bradley, şimdi banyoyu dilediğin gibi kullanabilirsin. Çünkü ben Shelby'nin yanına taşınıyorum.
Bradley, podes ficar com a casa-de-banho toda para ti, porque vou morar com a Shelby.
Tabii, yanılıyor da olabilirim ama, göğüslerine bakıyorum ve bence süt dolu.
Pareceu que queria uma bebida, mas não aceitou. Posso estar errado, mas olhando para os seios dela...
Haftada altı gün, sekizden dörde Leefol ların yanında çalışıyorum.
Trabalho para os Leefolt das 8 : 00 da manhã às 4 : 00 da tarde, seis dias por semana.
Köpeği de yanıma alıyorum.
Vou levar a cadela comigo.
Ben şuna inanıyorum : Sen o meşhur adımı atarken onu da yanında götürüyor ona sıkı sıkıya sarılıyordun. Ta asık suratlı ölüme kadar.
O que eu acredito é que quando deu o seu salto, estava a levar consigo isso e estava a agarrar-se a isso, esperando pela morte cruel.
Onun yanında olduğuna inanamıyorum.
Não acredito que estás do lado dele?
Yanımda boşuna Xanax taşımıyorum.
Não tomo Xanax por nada.
Danny'nin yanında çalışıyorum.
E trabalho para o Danny.
Üç aydır yanımda taşıyorum.
Ando com isso há três meses.
Hiçbirinde kameranın yanında olmadığına inanamıyorum.
Não consigo acreditar que nunca tens a câmara contigo.
Ama bir de bakıyorum ki, korsanlar geminin yanından iplerle gizlice yukarı tırmanıyorlar.
Mas, nessa altura, eu vejo piratas que estão a trepar por cordas pela borda do navio.
Julie Taylor. Burada, Stacey Collins'in yanında çalışıyorum.
Julie Taylor, trabalho aqui, para a Stacey Collins.
Başkalarını tanıyan insanlar tanıyorum.
Conheço pessoas que conhecem pessoas.
Ve bu baskının da üzerine bugün burada bizim için yorum yapmak üzere dünya turundan yeni gelmiş olan Roxy'nin Sally Fitzgibbons'u ve Laura Enever'i yanımızda.
E se a pressão não for suficiente, temos aqui connosco como comentadoras, do campeonato do mundo, a Sally Fitzgibbons e a Laura Enever da equipa Roxy.
Öyle sanıyorum ki yanıma gelebilmek adına veri sunucumu birkaç kere bozdu.
Acho que ele avariava o meu servidor, algumas vezes, só para ir até lá.
Kesinlikle onun yanında yatmıyorum.
Não vou para a cama com ele.
Anlıyorum ama yanımda babam var. - Sağlığı pek iyi değil.
Compreendo, mas estou com o meu pai e ele não está na melhor forma.
Yanımdan uzaklaşıp kaybolduğunu hatırlıyorum.
E lembro-me, que ias a andar e perdeste,
Sanırım yanılıyordu ya da ona inandığım için ben yanılıyorum.
Ele estava errado. Ou eu é que estava, por acreditar nele.
Ben onu Rock'n'roll Şöhret Müzesi veya Smithsonian müzesinde Fonzie'nin ceketinin yanına asılacağı gün için saklıyorum.
Esse casaco vai para o Rock'n'Roll Hall of Fame ou para o Smithsonian, ao lado do casaco do Fonzie.
TV de izledim seni.. senin yanındayım dedim, kimseye çalışmıyorum
Para quem é que trabalhas? Vês demasiada televisão. Já te disse que estou do teu lado!
Yanılmıyorum.
Não estou errado.
Birini yanıtlıyorum, ardından diğeri fırlayıveriyor.
Transferência de dinheiro para lugar nenhum. Respondo a uma pergunta, e outra aparece.