Yapımcı перевод на португальский
2,971 параллельный перевод
Bir dakika, nasıl garsonluktan yapımcılığa yükseldin sen?
Espera lá. Como passaste de empregado de mesa para produtor?
Ünlü bomba yapımcılarının imzası olduğunu bilirsin.
Lembra-se que a assinatura do Unabomber era madeira?
Sen silah satıcısısın, o oyun yapımcısı.
É um negociante de armas e ele faz jogos de computador.
Yapımcılarınıza harika bir TV gözünüz olduğunu kanıtlamak için mükemmel bir fırsat bu.
Pode impressionar os produtores que vão achar boa televisão.
Lance Preston adında genç bir yapımcının işiydi.
Era gerido por um jovem produtor chamado Lance Preston.
1920'lerde babam yapımcıydı.
O meu pai foi produtor... nos anos 20...
Uluslararası tanınmış ve saygın film yapımcısı.
Realizador respeito e internacionalmente conhecido.
Bu uyarıya rağmen bu sinemada kalarak herhangi bir temizlik faturası veya ayrılmış yumurtalıklar için filmin yapımcısı ve sahibinden şikayetçi olma hakkınızdan vazgeçmiş oluyorsunuz.
Com este aviso em mente, ao ficarem neste cinema, libertarão de quaisquer direitos e consequências os produtores do filme e o dono deste estabelecimento de qualquer conta de limpeza, sentidos perturbados, ou ovários explodidos.
Bu benim yapımcım, Martha.
É a minha produtora, Martha.
Baş Yapımcı John Rice için doğum günü içecekleri
Aniversário do produtor John Rice Saúde, John.
Sonuçta, bir film yapımcısı olarak kendi sesinizi ve itibarınızı korumak zorundasınız.
No fim de tudo, vai ser a tua voz e a tua reputação como cineasta que terás que proteger,
Billy de yapımcıyı arayıp "Norm Marshall'ı nasıl kızdırırsınız?" dedi.
Então, o Billy foi até ao produtor e disse : "Como foste mijar no Norm Marshall?"
Hâlâ çok çok güçlü ve çok yetenekli sanatçılar var. Müzik sanatçısı veya oyuncu. Mesela Radiohead gibi gruplar, Paul Thomas Anderson gibi film yapımcıları, bununlarla ilgilenmez.
Há ainda artistas muito poderosos e talentosos na musica e nos filmes, bandas como os Radiohead, realizadores como Paul Thomas Anderson, que claramente não estão interessados nisso.
Benim gibi bir film yapımcısı için, bu keşfedilmemiş saha.
Para um cineasta como eu, este é um território bastante desconhecido.
Hollywood yapımcısı Isaac Michaelson ve eski İngiliz model, şimdi oyuncu olan Allie Bernard'ın kızı.
Filha do produtor de Hollywood Isaac Michaelson e de Allie Bernard, a modelo britânica que se tornou actriz.
- Dedi yapımcı.
- Assim diz o produtor.
Saemi Palsson, İzlandalı film yapımcısı Fridrik Gudmundsson'u da Japonya'ya götürdü.
SAEMI PALSSON, TROUXE O REALIZADOR FRIDRIK GUDMUNDSSON AO JAPÃO
Ve silahın yapımcısı?
E o fabricante das armas?
Amber Sutherland, belgesel yapımcısı.
Amber Sutherland, produtora de documentários.
Amber, Crosswhite'la yaptığı görüşmeyi Los Angeles'daki yapımcı arkadaşına göndermiş.
A Amber enviou por e-mail esta entrevista para um amigo em Los Angeles há uns dias.
Bir gün, bir kuş kafesini temizlerken bir porno yapımcısı içeri girdi ve gerisini biliyorsunuz işte.
Um dia estava a limpar a gaiola de um pássaro e um produtor de pornografia entrou e... Bem, o resto já sabem.
Yapımcının hafta sonları çalıştığı KFC'nın arka tarafında gerçekleşti.
Atrás do KFC onde o produtor executivo trabalha aos fins de semana.
Luke, eğer babanın yarısı kadar yetenekli bir yapımcıysan...
Luke, se tiveres metade do talento que o teu pai tem como produtor...
Bir albümün yapımcılığını yaptı. Fruity Dangers mıydı, neydi?
Ele produziu o álbum dos "Fruity Dangers".
Luke'un, Dönem Gösterisi'nin yapımcılığını yapmasını istiyorum.
Quero que o Luke produza o concurso do fim de ano
Artık yeni bir yapımcımız var.
O concurso vai ter um novo produtor.
Bev bu, plakları platin satan, Grammyli yakışıklı yapımcı Guy Morgan.
Este é o produtor de vários discos de platina, vencedor de Grammys e muito atraente, Guy Morgan.
Dönem Gösterisinin yapımcısı.
És tu que vais produzir o concurso do final do ano.
Gösterinin yapımcılığını yapacağımı sanmıyorum. Ben...
Não me parece que vá produzi-lo, por isso tenho de...
Luke birincinin yapımcılığını yapacak.
O Luke vai produzir o disco do vencedor do concurso.
Bu çekim için kameraman Gavin Thurston, araştırmacı Rachael Kinley ve yapımcı Tom Hugh-Jones ormanda birlikte çalıştılar.
Esta filmagem levou o cinegrafista Gavin Thurston, a pesquisadora Rachael Kinley e o produtor Tom Hugh-Jones a algumas das selvas menos exploradas do mundo.
Ben Doktor Sonny Blake yapımcım sevgili Bayan Paula Crenshaw.
Sou a Dra. Sonny Blake, a minha produtora é a querida Sra. Paula Crenshaw.
Ben film yapımcısıyım.
Sou realizador.
Hiç film yapımcısı tanıdığımı sanmıyorum.
Acho que eu não conheço nenhum realizador.
Müvekkilim Jeffster işinin pek kârlı olmadığını anladıktan sonra film yapımcılığı işindeki seçeneklerini değerlendirmeye çalışıyor.
Os meus clientes têm andado a explorar as suas opções como produtores desde que se aperceberam que os Jeffster! podem não ser tão... lucrativos como estavam à espera. - Não acredito.
Yazarlarla, yönetmenlerle, yapımcılarla dost olduğun zaman "Nasıl gidiyor?" demekten zarar çıkmaz. "
Quando somos amigos de escritores, realizadores e produtores, qual é o problema de dizer : " Então, pessoal! Que tal?
"Yukarı gel." Evet, gelecekteki işleri için ben de kafalarında varım. Sürekli yeni işler yazıyorlar ve yapımcılığını yapıyorlar.
Agora, estou na memória deles para trabalhos futuros, porque estão sempre a escrever e a produzir coisas.
Bir kaç cümleyle beni öveceksin, yapımcılar ve yönetmenlerde görüp "Bu adam iyi oyuncu herhalde." diyecekler.
- Apenas umas frases a elogiar-me. Realizadores e produtores iam ver e iam pensar : "Este tipo deve ser bom."
"Hayır, yapımcılarından birinin haber yapmasına yardım ediyordum."
"Passei o dia a ajudar um dos seus produtores numa notícia."
"Yapımcına bir daha onunla çalışmayacağımı söyle."
Diga ao produtor que não volto a trabalhar para ele. "
Sizin için de konuşuyorum elbet, ama yapımcı arayıp "Warwick Davis'i istiyorum." derse, gidip "Hayır, onu istemiyorsun, sen hayatında duymadığın birini istiyorsun." diyemem ya.
E eu falo sempre bem de vocês. Mas, se um produtor liga e diz que quer trabalhar com o Warwick Davis, não posso dizer para escolher uma pessoa de quem nunca ouviu falar.
Yapımcıma hastanede yaptığınız şeyi söyledim Şehrimizin Kahramanı bölümüne sizi koymaya karar verdik.
Falei com o meu produtor acerca do teu trabalho no hospício, e ele concordou que tu e o Wilfred seriam perfeitos para o nosso próximo segmento "Herói da Semana".
Yapımcımı arayıp, kendi köpeğimi yayına çıkartamıyorum diyemem.
Não posso dizer ao meu produtor e dizer-lhe que não consegui agendar o meu próprio cão.
İnanıyorum ki burada yapılacak araştırmalar başka pedofilleri bulmamıza yardımcı olacaktır.
Acho que esses recursos de investigação nos vão ajudar a apanhar mais pedófilos.
Yardımcılığını kim yapıyor?
Quem é o teu encenador?
"Yardımcı olabileceğimiz çocuklar şu an hırsızlık yapıyor, uyuşturucu satıyor."
"Agora, temos miúdos a roubar e a traficar que podíamos ter evitado".
Bir yıldır seni izliyorum ve her ne yapıyorsan ve her neyin yardımcı olduğunu sanıyorsan şunu bir dostun olarak söylemem gerek bir işe yaramıyor.
Há um ano que te observo e aquilo que estás a fazer, aquilo que pensas que te ajuda, é minha responsabilidade enquanto amiga dizer-te que não te está a ajudar.
- Prostetik yapımcıları.
- O quê?
yüzyıllar boyunca, yerçekimini anlamak adına yapılan araştırmalarımız, bize... evrenin bazı gerçek harikalarını açıklamada yardımcı olmuştur.
Ao longo dos séculos, a nossa busca para entender a gravidade permitiu-nos explicar algumas das verdadeiras maravilhas do Universo.
Korkmayın kızlar, yardımcılık yapıyor.
Não se preocupem, meninas, é o meu ajudante.
Jerry hoş biri. Kıdemli başkan yardımcısı. Her kış Costa Rica'da uçurtma sörfü yapıyor ve annesini seviyor.
O Jerry é giro, é vice-presidente, faz kitesurf na Costa Rica no Inverno e adora a mãe.