Yarasın перевод на португальский
1,118 параллельный перевод
Bu plan işe yarasın diye umut etsen iyi olur.
É bom que este plano resulte.
Dua edelim de sanıIdığı gibi işe yarasın.
E oxalá que dê resultado.
- Şunu al ve yavaşça yarasının üzerine dök.
- Põe-lhe isto sobre a ferida. Lentamente.
- Doktor yarasını kapadı.
- O médico coseu-o.
Göğüs yarasını 2'ye alalım, bacak yarasını da buraya.
O do ferimento torácico vai para a 2, tratamos do outro aqui.
- Sen ve Carter göğüs yarasına bakın.
- Tu e o Carter fiquem com o torácico.
İki yıl önce bir kurşun yarasından T4 sakatlığın mı olmuş?
Parece que tem um défice de T4 devido a um tiro, há uns dois anos.
Yaptığım bir işe yarasın.
O meu dinheiro tem de render.
Burada işin bitince, ikinci perdedeki hastanın yarasını temizle.
Quando acabares, tens uma irrigação na Cama 2.
Umalım da, şu şey işe yarasın, hmm?
Esperemos que isto funcione.
Annen sağ böbreğine aldığını tek bıçak yarasından ölmüş tıpkı Paco Ordonez ve Susan Forester gibi.
A sua mãe morreu devido a uma facada no rim direito. Assim como o Paco Ordoñez e a Susan Forester.
Bu bandajı yarasının etrafında tut.
Mantém esta gaze à volta da sua ferida.
Kurşun yarasının en kötü tarafı, sağ kurtulursan sepsis'tir.
A maior desvantagem do tiro, admitindo que sobrevivemos, é a septicemia.
Bırak ilaçlar işe yarasın.
Deixe actuar os medicamentos.
Genç bir adam çığlık atıyordu, uyandığımda onun üstündeydim ve dudaklarım yarasının üzerindeydi.
O jovem gritou, acordei, fiquei em cima dele e os meus lábios ficaram sobre a sua ferida.
Büyük sürpriz. Belediye başkan yardımcısının yarasında tahta kıymıkları bulundu.
O vice-presidente tinha farpas de madeira no ferimento dele.
Son hatırladığım şey, bir askerin yarasını bandajlıyordum, sonra keskin bir acı hissettim, ve sonra bildiğim yüzüyor gibiydim, etrafım beyazışıklarla sarılmıştı.
A última coisa que me lembro... era a de estar a enfaixar a cabeça de um soldado ferido, depois, sentir uma dor aguda... e a seguir estava a flutuar, rodeado de Luzes Brancas.
Yosh, yarasını temizleyip babasını görmeye götürür müsün?
Yosh, por que não limpa aquele corte e não a leva a ver o pai?
Son altı saat içinde göğse kurşun yarasına baktınız mı?
Tratou um ferimento a bala nas últimas seis horas?
İşe yarasın diye yapılmamıştı.
Não era para funcionar.
Umalım da bu işe yarasın ve Odo'yu tedavi edebilelim.
Esperemos que isto funcione e curemos o Odo.
Yarasının üzerinde, tanımlayamadığım bir doku buldum.
Eu achei tecido não identificado nas feridas dele.
Sonra kalbi onarıp Mary'e geri vermiş. Şifa veren eliyle dokunup yarasını iyileştirmiş.
Depois, devolveu-o a Maria Margarida, sarando a ferida com um toque da sua mão abençoada.
Tedavine yarasın diye. Deliliğin geçsin diye.
Para propósitos curativos, para acabar com a loucura.
Madem ki sonuçlarına katlanıyorum... bari bir işe yarasın diye düşündüm.
Já que tinha de aguentar as consequências... mais valia ter-te a cozer as minhas meias.
- Yarasını sardım.
- Já tapei a ferida.
Babanızın öldüğü gece yarasını temizledim.
Na noite em que o seu pai morreu... eu limpei-lhe a ferida.
Giriş yarasının etrafındaki mavi toz kurşundan oluşmuş.
O pó azul em volta da entrada da ferida... é do impacto da bala.
Şişeyi eliyle savuşturur. Savunma yarasını o zaman alır.
Daí a ferida defensiva.
- Yarasını yakacağız. - Hayır, hayır, hayır.
- Cauterizar a ferida.
Tıbbi görevli, onu deşen her kimse yarasını diktiğini ve iç dikişlerin güvenliği hakkında bilgi veren ve acı için morfin verilmesini söyleyen bir not bulmuş.
O médico disse que seja quem for que lhe tirou as tripas, costurou-o, deixou um recado, não sei quê sobre os pontos internos, morfina para a dor.
Onu kapalı bir mekana almalıyız ki, gaz bombamız az da olsa işe yarasın!
Devemos confiná-lo para a granada de gás agir.
Pekala Tanrım. Eğer bana bir güç verdiysen, şimdi işe yarasın.
Muito bem, Deus, se me deste mesmo um poder, deixa que funcione agora.
Kızın yüzündeki yara ne? Ne yarası?
- E essa ferida na cara?
Hançer Yarası'nın hediyelik eşyaları. Stüdyodan gönderildi.
Uma recordação oferecida pelos Estúdios.
Yeni filmi Hançer Yarası ile karşınızda Tori Spelling.
Tori Spelling, estrela do novo filme, "A Facada".
Aynı Billy Loomis gibi. Adam tıp öğrenimine hazırlanıyor. Bir de bütün önemli damarları ve atardamarları ıskalayan "acıyın bana" yarası var.
o gajo estuda medicina e o dói-dói dele convenientemente falhou todas as veias e artérias importantes!
Bugün burada şahit olduğunuz, efsanelere yaraşır olayları unutmayın.
Lembrem-se do que virem aqui hoje, porque é a base das lendas.
Karın yarası.
Ferido no abdómen.
Kadının kalbinde kurşun yarası var.
Tem uma ferida de bala no coração.
"Ne işe yarıyorsa yarasın."
"O que quer que seja que aquilo faz."
40 yaşında kadın, silah yarası.
Uma mulher de 40 anos.
Yatırın! İki silah yarası geliyor!
Dois feridos com tiro de pistola!
Yargıcın Fellig hakkındaki raporu geldi. Tek bir kurşun yarasıyla öldüğü yazıyor.
Segundo o relatório da autópsia, o Fellig morreu de um ferimento de bala.
Kimse çocukların kalp yarası, dışlanma, acı, sıkıntı ve kayıplarla ilgili binlerce şarkı dinlemesinden endişe duymuyor.
Ninguém se rala que os miúdos ouçam literalmente milhares de canções sobre desgostos de amor, rejeição, dor, sofrimento e perda.
Senin için bıçak yarası alan birinin kız arkadaşını çalmaya kalktın.
Pára de te armares em muito nobre...
Hayır bu değil. Benim için bıçak yarası aldığını söyledin.
Que não me falasses a mim em ganância!
Bilardo oynadığımız zaman gibi, atışlarını sıralamak için dünyanın zamanını harcıyorsun bilardo sopası ile kafanı ikiye yarasım geliyor.
Como quando jogamos pólo, e demoras tanto a alinhar os remates que só me apetece rachar-te com um taco de bilhar.
Saç ve cam kalıntılarını incelemeye başladım ama tahminimce ölüm nedeni başının arkasındaki kurşun yarası.
Só agora comecei a analisar o cabelo e os pedaços de vidro, mas diria que a causa de morte foi um tiro na nuca.
Tanith yarasız olduğu zaman... Goa'uld sırlarını başka şekillerde elde edeceğiz.
Quando o Tanith já não servir o nosso propósito, conseguiremos os segredos que pretendemos, de outra maneira.
Kırık camın üzerine düşmüş ve de havan topu yarası almıştı.
Ele caiu em cima de vidros na Normandia... e foi atingido por uma granada na Holanda. Depois vês o que custa, rapaz.