Yaratıcı перевод на португальский
4,499 параллельный перевод
Onlar da bu konuda oldukça yaratıcı olduklarını gösterdiler.
"algo em que demonstraram uma considerável criatividade."
Gelmiş geçmiş en kötü yaratıcılarsınız amına koyayım.
Vocês são os piores criadores do caralho que já existiram.
- Zayıf yaratıcın Godric gibi ölmek mi istiyorsun?
- Tu queres morrer...
Yaratıcım şu gözde.
O meu Criador está naquela gaveta.
Yaratıcın korkunç bir şekilde ölecek. İzlemeyip izlememek sana bağlı.
O teu Criador vai ter uma morte horrível e tu é que decides se queres assistir a ela.
O çok yaratıcıydı.
Ela era tão criativa.
Yaratıcı olan her şeyi desteklerim.
Qualquer coisa para apoiar a criatividade.
Abbs biraz yaratıcılığını konuşturman gerekebilir.
- Abbs... - Vais precisar de ser criativa neste caso.
Görünüşe göre... -... makinen çok yaratıcı olmaya başladı Finch.
Ao que parece a sua máquina ficou muito criativa, Finch.
Zamanını daha yaratıcı şeylerle değerlendirmek ister misin?
Já pensaste em fazer algo um pouco mais criativo com o teu tempo?
24 ila 72 saat boyunca kesintisiz yaratıcı odaklanma, enerji ve kendinize güven. - Gerçekten mi?
Vinte e quatro a 72 horas de concentração criativa, energia e confiança contínuas.
"Yardımım Cennet'in ve Dünya'nın yaratıcısı Tanrı'dan gelir."
"A minha ajuda vem do Senhor, " o criador do Céu e da Terra.
Bunların hepsi yaratıcının elinden çıkan siyah ellerle yapıldı.
Tudo isto, tocado pela mão negra do Criador.
Bay Gingsberg'den başlayarak yaratıcı ekibi temizlememe müsaade var mı?
Tenho autorização para correr com os criativos, a começar pelo Sr. Ginsberg?
Sanırım yalnızca havalı bir yaratıcılığa ve piyasa araştırmasına bel bağlamıyoruz.
Acho que não nos baseamos só em ideias bonitas e pesquisa de mercado.
Harikalar Diyarı'nda ise yaratıcı olman yeter.
E no País das Maravilhas, só tens que ser... criativo.
Yaratıcı ol.
Sê criativa.
Rakibin şaşırtıcı derecede yaratıcıyken yaratıcı olmak zor.
É difícil ser criativa quando o teu adversário é um criativo fora do normal.
Bu yaratıcı zekanı neden derslerde kullanmıyorsun?
Porque não colocas toda essa imaginação a teu favor?
Yaratıcılığıyla bilinir.
É conhecido pela sua criatividade.
El Zuhari'nin üst düzey adamlarından ve yaratıcı işkence teknikleriyle ünlü.
Qassem Namazi, o braço direito do Al-Zuhari, e conhecido... pelos seus engenhosos meios de tortura.
Bunda hiç yaratıcılık yok, değil mi?
Não há nada de engenhoso nisto, pois não?
Kahrolsun yaratıcı baskıcılık!
Abaixo a opressão criativa!
Akşam yemeğinde yine yaratıcılığını konuşturmak zorundasın.
Tens de usar uma nova maneira para o jantar.
Çok yaratıcısın, Bay Bohannon ama hayır.
Graças a Deus que não, Sr. Bohannon.
Biraz daha yaratıcı ol.
Dá-me um pouco de crédito!
Eğer bir Köken vampir ölürse, onun yarattığı onun soyundan gelen herkes yaratıcısıyla birlikte ölür.
Se um Original morre, todos os vampiros criados pela sua linhagem, morrem com ele.
Şüphelimizin bayağı bir yaratıcı olduğunu biliyoruz.
Nós sabemos que o nosso suspeito é bastante criativo.
Her zaman yaratıcı yönümü öne çıkarabileceğim bir iş hayal etmişimdir.
Bem... Sempre sonhei ter um emprego onde pudesse ser mais criativo.
Aklın gücü, idrak yeteneği, yaratıcılık.
Força da mente, intelecto, invenção.
Birkaç "Siyah şapkayı" "Beyaz şapka" yaptığım bilinir. Sadece savunma analizi için değil, yaratıcı düşünmeleri için de.
Sou conhecido por converter piratas informáticos não só para análises de vulnerabilidade, mas também para pensamentos criativos.
- Gerçekten de çok yaratıcı.
- Não... Muita imaginação!
Evet, çok yaratıcı bir haber.
Sim. Tiveram um cobertura muito criativa.
Frankenstein'da, Shelley öyle bir yaratık yaratıyor ki yaratıcısından daha bile insancıl oluyor birçok yönden.
Em Frankenstein, Shelley cria um monstro que, em muitos aspetos, é mais humano do que o homem que o criou.
Yaratıcı ve başarılıyım. Çünkü evden ayrıldığım güne dek "normal" nedir bilmedim.
Sou criativa e bem-sucedida porque nunca tive um dia normal até que eu saí de casa.
Olamaz, yaratıcılık klasörü!
A pasta da criatividade, não!
Yaratıcılık tanrıları kızgın. Kan istiyorlar. Süveter kanı istiyorlar!
Os deuses da criatividade querem sangue de malha.
Günlük hayata girince yaratıcılığının canlandığını söyler.
Diz que vindo aqui, a criatividade dele começa fluir.
Leonard'ın Yaratıcı Ayakkabıları'nda müdür yardımcısı.
É subgerente da Leonard's Designer Shoes.
Onlar sadece yaratıcı insanların zihninde.
Tem alguma coisa a ver com o sobrenatural, e com os objetos voadores.
Yaratıcısını mı buldu?
Encontrou o próprio Criador?
Yaratıcı.
Engenhoso.
Zeki, yaratıcı.
Inteligente, criativa.
- Evet, çok yaratıcısın.
- É claro, culpa o fulano morto.
Bu iki durum birbirlerinden ayrı ve eşzamansız olarak var olmaya devam eder ve her biri de çıkabilecek iki sonuçtan kaynaklanan yeni gerçeklik dalları yaratır.
"que supõe que dois estados continuam a existir " separados e incoerentes um do outro, " criando, cada um deles, um novo segmento da realidade
Ben mi efendim? Demek istediğim, onun kendi yaratıcısının beni böyle onurlandırmasını beklemiyordum. Ben...
Eu, Mestre?
Dinle, "Caleidoscope" kullanıcısı sanal dünyayı keşfederken kendini yansıtması için bir avatar yaratır.
Ouça, um usuário do "Caleidoscope" cria um avatar para se representar a si mesmo na exploração do universo virtual.
Yıldızlar arasında çınlayan bir zil, yaratılışın bütün karanlık köşelerine kadar uzanmış.
Um sino a dobrar por entre as estrelas, a fazer-se ouvir em todos os cantos escuros da criação.
Kabul edersen inatçı kıçına saplanmış olan çubuk için de mucizeler yaratılabilir.
Podes fazer maravilhas... mas, deixar de ser romântico não é uma delas.
O zaman yeni bir çıkış yarat. Bir roketlik işi var.
Então faz outra, um foguete deve chegar.
Yaratığın alışılmamış bir burnu uzun çıkıntılı sivri dişleri ve parlak mavi gözleri vardı. Bu tepeye tırmanmaya başladık önce uzaklaştı sonra döndü ve yoldan yukarı koştu. Çok garipti.
Através de cabos elétricos ou ateando fogos, os sinais podem ser sempre identificados como algo maligno.