Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Y ] / Yasıyor

Yasıyor перевод на португальский

15,378 параллельный перевод
Karanlıkta, soğukta çığlıklar içinde, çığlıklar içinde, çığlıklar içinde yaşıyor...
Ele vive na escuridão fria e grita, e grita, e grita...
Greet'ten bir çocuk, Cheltenham'da yaşıyor.
É um rapaz de Greet, mora em Cheltenham.
Kadınlar ve çocuklar vadinin orada çadırda yaşıyor. Kovulmuyorlar.
Quero dizer, as esposas e as crianças acampadas no vale, sem terem que se mudar.
Bu yetimler sokaklarda yaşıyor.
Estas crianças andam nas ruas e não têm família.
Matches Grand Street'teki 9. ve 10. sokağın arasındaki blokta yaşıyor.
O Matches vive naquele edifício grande em Grand Street entre a 9th e a 10th.
Bruce ne zamandır Selina Kyle ile yaşıyor?
Há quanto tempo é que o Bruce vive com a Selina Kyle?
Şehir merkezinin dışında yaşıyor.
- Vive fora da cidade.
- Ateşin içinde yaşıyor.
- Ele vive no fogo.
Yaşıyor!
Ele está vivo!
Gerçekten bir kedinin içinde yaşıyor.
Ele está vivo, no gato.
Artık kalplerimizde yaşıyor.
E, agora, mora nos nossos corações.
Yaşıyor yoksa ölü bir adamı neden kontrol etsinler?
Ele está vivo. Não iriam verificar um homem morto.
- Kız kardeşimle yaşıyor.
Mora com a minha irmã.
Her kimse, son günlerini yaşıyor.
Quem quer que seja não vai viver muito tempo.
Hepsi birlikte yaşıyor, çalışıyor.
Vivem e trabalham juntos.
Burası New York, kardeşim. Burada 20 milyon insan yaşıyor.
Isto é Nova Iorque, meu.
Kas spazmı yaşıyor.
Ele tem espasmos. Calma.
Alıcılar her an uğrayabilirler diyebilirler ki "evde bir kaç sorun var ve yan evde 20 tane sikik psikopat ergen yaşıyor."
Os compradores podem aparecer a qualquer momento e dizer : "A casa tem algumas fugas " e há 20 adolescentes psicopatas a morar aqui ao lado. "
Mikhail Amca eskiden günlerde yaşadığımız gibi yaşıyor. Herkes bir arada.
O tio Mikhail vive da maneira que vivíamos antigamente, todos juntos.
O çocuklar yaşıyor olurdu.
Aqueles rapazes todos... teriam sobrevivido.
- Jack Randall yaşıyor.
O Jack Randall está vivo. O quê?
Jack Randall yaşıyor.
O Jack Randall está vivo.
İkisi de hayal dünyasında yaşıyor.
E ambos vivem num... mundo de fantasia.
Bunu kanıtladın. Thomas Baxter senin sayende yaşıyor.
O Thomas Baxter está vivo graças a ti.
Öyle ama Aaron Boedicker hâlâ yaşıyor.
- É verdade. Mas o Aaron Boedicker ainda está vivo.
Öyle ama Aaron Boedicker hâlâ yaşıyor.
- O Aaron Boedicker continua vivo.
O da senin geldiğin o karavan parklarında yaşıyor olabilirdi.
Mais valia viver no parque de caravanas de onde tu vens.
Kendi başına yaşıyor.
Ele mora sozinho.
Bi saniye, anlayamadım elemanların burada mı yaşıyor?
Os seus funcionários vivem aqui?
Karısından ayrılmak için cesaret toplamak konusunda sıkıntı yaşıyor.
Mas nunca conseguiu separar-se da esposa.
Aman tanrım, yaşıyor.
Jesus Cristo, ela está viva.
Yaşıyor.
Viva.
Sanırım öldüğünü biliyordum ama bir parçam belki sağdır diye düşünüyordu başka bir yerde yaşıyor ben olmadığım için daha iyi olan bir yerde.
Suponho que sabia que ela estava morta, mas... havia uma parte de mim que pensou que talvez ela estivesse viva a viver noutro sítio num lugar melhor porque eu não estava lá.
- Arkadaşın yaşıyor.
O seu amigo está vivo.
Son zamanlarda bayağı işe yarıyor... Megan ve ben son zamanlarda problemler yaşıyoruz.
Isso tem sido cada vez mais comum... desde que Megan e eu começamos a ter problemas.
Görünüşe göre Bay Spector bir hafıza kaybı yaşıyor.
Parece que o Sr. Spector sofreu alguma perda de memória.
Kısa dönem hafızası yeterli olarak çalıyor gibi görünse de... Bay Spector oldukça kapsamlı bir uzun dönem hafıza kaybı yaşıyor gibi görünüyor. Peki.
Apesar da sua memória de curto-prazo parecer funcionar adequadamente parece que o Sr. Spector sofreu perda de memória bastante extensa a longo-termo. OK.
Yaşıyor.
Ela está viva.
Müvekkilim bu şekilde cevaplamak zorunda çünkü kendisi çok ciddi bir hafıza kaybı yaşıyor.
O meu cliente tem que responder daquela forma porque sofreu uma perda significativa de memória.
Notlarında, ameliyatın sırasında gözlerinde yaş olduğu ağladığın yazıyor.
Diz nas suas notas que havia lágrimas nos seus olhos, durante a cirurgia. Que você estava a chorar...
Ama bazılarımız yaşıyor.
Mas nós ainda estamos vivos.
Ve aramızda yaşıyor.
E está a viver entre nós.
Ama nehirlerde tekneler yelken açıyor ve balıklar yaşıyor bu yüzden bazı nehirler derin olmalı...
Mas os barcos navegam e os peixes vivem lá logo alguns devem ser muito profundos...
- Yaşıyor muyuz?
Estamos vivos? Sim.
Hâlâ o bölgede yaşıyor.
- Ainda vive na área.
Ama şimdi yaşıyor ve dışarıda.
Mas agora está vivo e anda por aí.
Şu sıralar işle ilgili problemler yaşıyor.
Ele está a passar um mau bocado com os negócios dele.
Chicago'da yaşıyor.
Ele vive em Chicago.
Nerede yaşıyor veya yaşayıp yaşamıyor mu, bilmiyorum.
Não sei onde vive nem se está viva.
Mudur Davıs New Yor Post 20 yaşında Suudinin tutuklandığını bildirdi.
Comissário Davis, o "New York Post" diz que um cidadão saudita de 20 anos foi acusado.
Televizyonunu şimdi açanlar için söyleyelim, 19 yaşındaki bombacıyı yakalamak için yapılan 19 saatlik aramanın en önemli gelişmesi yaşanıyor.
Se só agora ligaram a televisão, ao que parece, houve um avanço nesta busca de 19 horas por um suspeito de 19 anos, do atentado à Maratona.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]