Yaşamak istemiyorum перевод на португальский
580 параллельный перевод
BU çocuğu doğurmayı çok istiyorum ve hiçbir aksilik yaşamak istemiyorum....... evet şimdi hepsi bitti... Hepsi parçlara ayrıldı..
Eu gostaria tanto ter ao menino e não causar problemas... e agora, estou acabada... feita pedaços.
Onsuz, yaşamak istemiyorum.
Sem ele, não tenho vontade de viver.
O günleri bir daha yaşamak istemiyorum.
- Não quereria voltar a passar por isto.
Hükmettiğiniz imparatorlukta bir dakika bile yaşamak istemiyorum.
Não quero viver nem mais uma hora num império governado por vós.
Çok lüks yaşamak istemiyorum, bir yargıç için uygun olmayabilir.
Eu não quero conforto demais, pode ser mau para um juiz.
Neyse, ben burada yaşamak istemiyorum.
Eu não faço questão de viver aqui.
- Onlarla aynı şehirde yaşamak istemiyorum.
- Não quero nem que cheguem perto.
Ama özellikle sana söylendi Steve çünkü bir başka Pazar günü öğleden sonrası yaşamak istemiyorum.
Mas digo isso a si, Steve... porque não quero passar por outra tarde de domingo.
Artık yaşamak istemiyorum.
... não quero seguir vivendo.
Daha fazla balıkların arasında yaşamak istemiyorum.
Não quero mais viver entre os peixes.
Yarım bir adam olarak yaşamak istemiyorum.
Não quero continuar a viver, meio homem.
Babam öldüğü zaman "Artık yaşamak istemiyorum." demiştin.
Quando o pai morreu, disseste : "Não quero continuar a viver"
Bu tuhaf tarz karışıklığının kusuruna bakmayın. Ama tamamen Japon gibi yaşamak istemiyorum.
Tem de me desculpar esta mistura bastante estranha de estilos, mas recuso-me a tornar-me completamente japonês.
Artık seninle yaşamak istemiyorum.
Não quero viver contigo.
Yaşamak istemiyorum.
Não quero viver.
Yaşamak istemiyorum!
Não quero viver!
Başka hiçkimseyle yaşamak istemiyorum.
É só contigo que eu quero viver.
Yaşamak istemiyorum!
Não quero viver.
Yaşamak istemiyorum!
Não quero viver mais.
Çünkü, bu dünyada sensiz yaşamak istemiyorum.
Porque não quero viver sem ti.
Artık yaşamak istemiyorum.
Não! Já não consigo!
İspanya'ya döndü, orada yaşamak istemiyorum bu yüzden kafandaki tilkileri rahat bırak.
Ele voltou para Espanha e eu não tenho vontade de lá viver, por isso pára de fazer planos nessa tua cabecinha.
Burada yaşamak istemiyorum.
- Não quero morar aqui.
O Goonie maceralarından birini daha yaşamak istemiyorum.
Não entro em mais nenhuma das tuas loucas aventuras.
Başka birisinin yaşam konusundaki fikrine göre yaşamak istemiyorum.
Não quero viver segundo a ideia que outra pessoa tem do que é viver.
Öleceğim çünkü daha fazla yaşamak istemiyorum.
Vou morre porque já não tenho vontade.
Değerli Dostum, bu ülkede bir kurbağa gibi yaşamak istemiyorum.
Caro amigo, não vivem muito.
Otelimde sorun yaşamak istemiyorum.
Não quero sarilhos no meu hotel.
Yani burada yaşamak istemiyorum.
Quero dizer, não quero viver aqui.
Ve onu sağ salim geri alsak bile, seninle yaşamak istemiyorum.
E se ele voltar são e salvo, não quero viver mais contigo.
O öldüyse, yaşamak istemiyorum.
E, se ele está morto, eu não quero viver.
Ama herhangi bir sorun yaşamak istemiyorum, bu yüzden onunla yatmamaya karar verdim.
Mas não queria nenhum problema, e então decidi não dormir com ele.
Bunu yaşamak istemiyorum.
Eu não quero fazer isto.
Böyle yaşamak istemiyorum.
Não quero mais isto.
Geçmişte yaşamak istemiyorum Khan.
Não quero viver no passado, Khan.
- Bu şekilde yaşamak istemiyorum.
- Não quero viver assim.
Daha fazla yaşamak istemiyorum.
Não quero mais viver.
Artık daha fazla yaşamak istemiyorum.
Não quero mais viver.
O kadar uzun yaşamak istemiyorum.
Não quero viver muito.
Tekrar bunu yaşamak istemiyorum. Bütün bu pislikleri...
Não aguento isto tudo outra vez.
Yirmibirimi doldurunca, artık bu hayatı yaşamak istemiyorum.
Quando eu fizer 21 anos, acabou-se esta vida.
- Vasiyetime yazacağım. Kico'yla yaşamak istemiyorum.
Não quero viver com o Kico.
Böyle yaşamak istemiyorum.
Eu não quero viver assim.
Şu anı, önemsiz bir giriş olarak yaşamak istemiyorum.
Sabes, eu queria parar de pensar no presente, neste momento... Exactamente.
Ve asla sensiz yaşamak istemiyorum.
Eu não quero viver sem você.
Yaşamak istemiyorum.
- Eu não desfruto com ela.
Böyle yaşamak istemediğimi nasıl anlatabilirim, artık seni istemiyorum!
Como posso explicar-te, não quero viver assim, não quero estar mais contigo.
Eğer bunlar bir adamı yaşatmaya yetmiyorsa... o zaman inanın, artık yasamak istemiyorum.
E se isto não basta para manter um homem vivo... em boa fé, não desejo viver.
Onu sağ salim geri alamazsak, yaşamak da istemiyorum.
Se não, não quero viver mais.
Bir kez daha o geceyi başkalarının yaşamak zorunda kalmasını istemiyorum.
Não quero que ninguém passe por isso de novo.
Sonsuza kadar yaşamak istemiyorum.
Não quero viver sempre.