Yemeğe перевод на португальский
8,590 параллельный перевод
- Sadece seni yemeğe götürmek istiyorum!
Só queria levar-te a jantar.
O yemeğe geliyor!
Ia agora mesmo começar.
Yemeğe çıkalım mı?
- Óptimo. Jantar?
Yemeğe çıkalım mı?
Jantar?
- Yarın yemeğe çıkalım mı?
Jantar amanhã? Não é isso.
Benimle yemeğe çıkacak.
Ela vai jantar comigo.
O zaman seninle yemeğe çıkarım.
Depois disso pode levar-me para jantar.
Sonra da yemeğe çıkarız.
E podemos... jantar depois.
Aç birini doyurmak da bir arkadaşı yemeğe davet etmek anlamına gelir.
"Alimente o faminto" também significa convidar um amigo para comer.
Hadi yemeğe
Vem jantar!
Bence hepimiz birlikte bir yemeğe gitmeliyiz
E acho que temos é todos de ir almoçar.
Şey, biz bu akşam yemeğe gelemeyeceğiz.
- Não podemos jantar hoje.
Artık yemeğe ihtiyacımız kalmaz.
Comida já não é necessário.
- Olur. Yemeğe geciktim.
Sim, estou atrasado para jantar, acompanhas-me até à saída?
Hansi ile yemeğe git.
Vai jantar com o Hansi.
Meisners ve Abby ile yemeğe gidiyorum ben.
Vou jantar com os Meisner e a Abby.
Klaus'la yemeğe çıkacağını sanıyordum.
Pensei que estavas a jantar com o Klaus.
Yemeğe gelir misin?
Quer comer?
-... bileğini kırana kadar. - Yani Ricky'ye yemeğe gelmiyor musun?
E não jantas no Ricky?
Ya hastane faturasını öderim ya da Ricky'ye yemeğe giderim.
Pago o hospital ou vou ao Ricky. O que preferes?
Bu gece bir arkadaşımla yemeğe çıkıyorum.
Vou jantar com uma amiga esta noite.
Bu arada. Bir ara... çöplükte yemeğe çıkmalıyız.
Qualquer hora devíamos...
Yemeğe çıkıyoruz ve herkesin.. .. gözü kapalı yapabileceği tek yemeği söylüyorsun.
Vamos jantar e pede a única coisa do cardápio que qualquer um consegue fazer.
Robbie ve Annie'yle yemeğe çıkabilir miyiz?
Já sabes se podemos jantar com o Robbie e a Annie?
Evinize yemeğe geldiğimde bana seni seviyorum dediğini hatırlıyorsundur.
Lembras-te de, depois do jantar em tua casa, teres-me dito que me amavas?
Seni iki yıl görmüyoruz soran birden bire bu müsrif yemeğe davet ediliyoruz.
Não te vemos há dois anos, e de repente, somos convidados para este jantar pródigo.
Bir erkekle yemeğe çıkar mıydım bilmiyorum.
Duvido muito que fosse almoçar com ele.
Yemeğe katılmak istersen...
Se quiseres jantar...
- The Lazies'i yemeğe nereye götüreceksin?
Onde vais com os The Lazies para jantar?
Bu sabah Paris'te ki Michelin ofisini, Michel'in yemeğe ne yaptığını açıklamak için aradım.
Liguei para o escritório da Michelin em Paris esta manhã para explicar o que o Michel tinha feito ao teu prato.
Bu gece yemeğe bize katıl.
Junta-te a mim e à Annie esta noite para jantarmos.
Yemeğe geleceğini mi?
Que vinhas para jantar?
Yemeğe başlamadan önce Avery'yi bekleseniz iyi olur.
Podem não comer antes de a Avery descer.
Sonra da yemeğe oturacağız.
E depois é hora de jantar.
Seni yemeğe çıkarmak istiyorum.
Jante comigo.
Bugün acenteye uğrayıp seni yemeğe çıkarayım mı?
Podia aparecer hoje na agência e levar-te a almoçar.
- Yemeğe gelecek misiniz, gelmeyecek misiniz?
- Vens jantar ou não?
Acıdım, yemeğe evsiz bir adam davet ettim.
Convidei um sem-abrigo porque tenho bom coração.
Seni yemeğe çıkarmak isterdik ama şu sıralar beni işe almadıkları için Tami'nin gelirinden başka paramız yok.
Queríamos levar-te a jantar fora, mas só temos o salário da Tami, porque ninguém me contrata.
Bazen de yemeğe kalıyordu.
E às vezes ficava para jantar.
Yemeğe.
- Fixe. Para comer.
"Hadi yemeğe" Annemler "e gidelim."
"Vamos jantar à Mamã".
Baba, bu akşamki yemeğe yetişebileceğimi sanmıyorum.
Não devo conseguir ir jantar, esta noite.
Buraya gelmemin sebebi, belki yemeğe çıkıp sinemaya gideriz.
Eu vim porque pensei em irmos comer qualquer coisa. Ir ao cinema.
Tecavüzcünü yemeğe çağırmaktan başka yollar!
Outras opções, que não englobam o teu violador vir jantar!
Gelme sebebim şu ki çok zor bir iş durumundayım kan şekerim tehlikeli şekilde düşüyor ve yemeğe ihtiyacım var.
Vim pela seguinte razão : Estou numa situação de trabalho muito complicada e o meu açúcar no sangue está a ficar perigosamente baixo. Preciso de comida.
Yemeğe gitmeye hazır mısın?
Prontos para comer?
Yüzüğü Miami'ye getirdin ve yemeğe çıkman gerektiğini söyledin...
Trouxeste este anel para Miami e disseste que tinhas de vir jantar...
Beni yemeğe çıkarmak biraz riskli değil mi?
Não é um bocado arriscado levar-me a jantar fora?
Çünkü Elliot ile yemeğe sonra da Gorge'da bir gösteriye gideceğiz.
E depois vamos ver um espectáculo no Gorge.
- Yemeğe bak.
- Richard, olha.