Yosemite перевод на португальский
208 параллельный перевод
Yosemite'de bir hafta sonu.
É só um fim-de-semana no Yosemite.
Yosemite Ulusal Parkından beri sol kulağımı bile bilmiyorum, fakat bu demek değildir ki, öğrenmeye istekli değilim.
Não sou uma pessoa muito instruída, mas isso não significa, que não esteja disposto a aprender.
Ama yarın sabah 7 : 30 da sizi Yosemite Vadisine geri giden... ikinci ve son etabın başlangıcına getirmek için El Dorado'ya döneceğiz.
Mas amanhã, logo pelas 7 : 30 para a El Dorado... para vos trazermos o começo da última volta ao Yosemite Valley.
Virginia City'den Yosemite'e, altın için koşu.
De Virgínia City para Yosemite, a corrida pelo ouro.
Burayı ne yapacak, Yosemite Milli Parkı mı?
Que diabos ela está plantando aqui? O parque Yosemite?
Ona de ki, geri döndüğümde geçen yaz olduğu gibi, onu tekrar Yosemite'ye götüreceğim.
Diz-Ihe que quando voltar, vou Ievà-Io a Yosemite outra vez, como no Verâo passado.
Şey ona de ki, geri döndüğümde geçen yaz olduğu gibi, onu tekrar Yosemite'ye götüreceğim.
Diz-lhe que quando voltar... vou levà-lo a Yosemite outra vez, como no Verâo passado.
Bru, geçen yaz olduğu gibi yine Yosemite'ye gitmek istediğini söyledi.
O Bru disse que queria voltar a Yosemite como no ano passado.
Geçen yıl Flat Rock'a gitmiştik, Yosemite'ye değil.
No ano passado, fomos a FIat Rock, e nâo a Yosemite.
Twain Harte'den bir adam Yosemite'yi vurduklarını düşünüyor.
Um sujeito em Twain Harte acha que eles atingiram Yosemite.
Yosemite'deki şu kokarcayı hatırlıyor musun?
Lembras-te dessa doninha em Yosemite?
Yosemite Ulusal Parkı Dünya Gezegeni
PARQUE NACIONAL DE YOSEMITE PLANETA TERRA
Gurur duydum ama bu kadar ilginç şey varken neden beni seçtin?
- Lisonjeia-me. 1200 pontos de interesse em Yosemite e escolhe-me.
Yemek artıkları olacak mı?
Não, o outro. Yosemite.
bunun neden gerekli olduğunu anlayamıyorum ilk buluşmanızda kendini Yosemite Sam gibi göstermek istemezsin sanırım
Não vejo porque é que isto é necessário. Vá lá Patty, não queres aparecer no teu grande encontro parecendo o Yosemite Sam.
Yıldız donanmasının bilim gemilerinden USS Yosemite in olduğu yerde plazma akımını gözlemlemek üzere konuşlandık.
localizamos a USS Yosemite, uma nave científica que observava um remoto vórtice de plasma.
Eğer kardasyanlar Yosemite'e de saldırdılarsa, Bu sektörde büyük etki yaratacaktır.
Se os cardassianos atacaram também a Yosemite, isso indicaria um movimento a grande escala no setor.
Onlar Yosemite ile kurduğumuz bağlantıdan dolayı. Ortaya çıkan... iyonik dalgalanmalar,
Só são... flutuações iônicas causadas por nossa conexão com o sistema da Yosemite.
Sanders, Yosemite'deydi.
Sanders estava na Yosemite.
Yosemite'deyken büyükbaban öğretmişti.
Ensinou-me o teu avô quando fomos ao parque Yosemite.
para iyi oldu Yosemite'ye giderken ihtiyacım olacak.
O dinheiro dava-me jeito.
- hayır Yosemiteye gidiyorum.
- Não, eu vou para Yosemite.
- burs iğrenç olmaya başladı yani Yosemite ye gelemiyorum.
E o tesoureiro está a ser chato. Agora não posso ir para Yosemite.
Yosemite e gideceğiz bunun anlamı sadece dördümüz cadılar bayramını geçirebiliriz boş bir ev olacaktı.
Se nos baldarmos a Yosemite, quer dizer que podemos fazer uma festa das bruxas, só nós quatro. Isto aqui vai ficar vazio.
Yosemite ye giden otobüsler saat tam 4 : 15 de kalkıyor.
Os autocarros para Yosemite partem às 4 : 15 em ponto.
tarih raporum teslim etmeyi unuttum tahmin et kim Yosemite'ye gidemiyor çok sıkıldım.
O meu trabalho de História. Esqueci-me de o entregar. Adivinham quem não vai a Yosemite?
annem yosemite hakkındaki fikrini değiştirdi.
Mudou de ideias sobre Yosemite.
acaba onlar Yosemite delermi?
Achas que já chegaram a Yosemite?
- birileri Yosemite ye gitmedi..
- Alguém não foi para Yosemite! - Que estás a fazer?
Merced Nehri, Yosemite Milli Parkı
Rio Merced, Parque Nacional do Yosemite
Yosemite'ye gitmiş olur muydum?
Nunca teria ido ao Yosemite?
Tıpkı Yosemite Sam çizgi filminde mağara sahnesindeki gözler gibi.
Sim, como... uma caverna de desenhos animados.
Ee, büyükannen Yosemite'de geziniyordu... ve bir geyik avcısıyla karşılamış.
A tua avó estava numa caminhada em Yosemite e encontrou um fulano que estava a caçar veados.
Eğer birisini öldürürsen, cesaretlerini kazanmak için kalplerini yediğinden emin ol.
É uma daquelas coisas que temos no pára-brisas. - O Yosemite Sam?
- Yosemite Sam gibi davranmayı bırak!
- Eu pedi para você parar.
Yosemite Sam nerde?
Onde está o Yosemite Sam?
Keith, El Capitan'e tırmanmak için Yosemite'e gitti.
O Keith foi a Yosemite para escalar El Capitan.
Yosemite 3?
Yosemite 3?
Sürüngenler Yosemite istasyonunu yok ettiler.
Os reptilianos destruíram a estação Yosemite.
Sadece Yosemite değil.
Não é só a Yosemite.
Temsil ettiğim firma Yosemite dağlarına yağlarını dökemeyecek.
A empresa que represento não pode perfurar petróleo em Yosemite.
Şu Yosemite Sam çamurluğuna bak. Geri dursan iyi olur, Brian.
Olha para o guarda-lamas com a figura do Yosemite Sam.
Bahar tatili sırasında annemlerle Yosemite'ye gitmem gerekmiyormuş.
Assim, ei, me se mostra não faça tenha que ir com meus pais para Yosemite em cima de fratura primaveral.
Yoksa kaçak geyik mi avlıyordun?
Tens andado a caçar alces em Yosemite?
- Yosemite belki..
- Talvez Yosemite.
- Yosemite.
Parque Yosemite.
Yosemite Sandy, kesinlikle.
Claramente o Yosemite Sandy.
California'daki Yosemite Ulusal Park'ına giderseniz buzulların devâsâ ölçekte manzara oluşturmak konusunda ne kadar etkili olduğuna dair bir fikir edinebilirsiniz.
Se formos ao Parque Nacional de Yosemite, na California, ficamos com uma boa ideia de como o gelo é eficaz a moldar a paisagem a uma escala gigantesca.
2 milyon yıl önce vadinin görünümü çok farklıydı.
Há dois milhões de anos, o vale de Yosemite tinha um aspecto muito diferente.
- Yosemite'yi mutlaka görün.
Não se esqueçam de Yosemite.
- yani bunun anlamı Yosemite yokmu demek?
- Isso quer dizer que nada de Yosemite? - Correcto.