Yönetici перевод на португальский
1,910 параллельный перевод
Harika bir yönetici. Olağanüstü yeteneklere sahip ve güvenilir biri..
É uma óptima gestora, tem fantásticas competências com pessoas e é muito confiável...
Sadece ben geldikten sonra değil, eskiden beri. Bütün güvenlik kameraları yönetici odasındaki digital merkeze bağlı.
Não foi nos meus turnos, mas desde então, todas as câmaras de vigilância estão ligadas a uma ligação digital no escritório do gerente.
Burada söylendiğine göre yönetici odasından aldığım kan damlası aybaşı döneminden.
Então diz aqui que a gota de sangue que recolhi do escritório do gerente é sangue menstrual.
Paramount'dan bir yönetici bunu tam bir seri haline getirmek için... bizimle temasa geçmişti.
Um produtor da Paramount falou connosco por causa de o transformar numa nova série completa para a CW.
Seymour, yönetici olarak, bu bölgedeki tüm okulları ben yönetiyorum.
Seymour, como super-intendente, supervisiono todas as escolas do distrito.
Bazen yönetici kararları vermen gerektiğini biliyorum.
Sei que por vezes tens de tomar decisões administrativas.
Burada minik yönetici diplomanla dolaşıp tıptan anlıyormuş gibi davranıyorsun.
Passeias-te por aqui com o teu diploma de administração a fazer de conta que percebes de medicina.
Bu arada, günahlarımızı itiraf ederken, sen de en azından kendin için, gece yatağına uzandığında Gallagher'ın çok uzaklarda olmasını ve yönetici olman için senin önündeki engelleri kaldırması istediğini kabul etmelisin.
No entanto, já que estamos numa de solicitar confissões, também podias admitir, pelo menos para ti mesma, que à noite, quando estás na cama, desejas que o Gallagher estivesse muito, muito longe, deixando livre o caminho para te tornares directora.
İyi bir yönetici Ed Marcus'u yanından ayırmazdı.
Um homem esperto manteria o Ed Marcus por perto.
Raporumu beklemek zorunda kalmanızı istemedim, Yönetici Bayan.
Não queria que tivesse de esperar pelo meu relatório, senhora directora.
Bakıcı, temizlikçi kadın ve yönetici.
Baby-sitters, a mulher da limpeza, o porteiro...
Beyrut'taki bir araba bombalama eyleminin arkasındaki yönetici kişi olduğundan şüpheleniliyor.
É suspeito de ser o organizador de um atentado bombista em Beirute.
Yönetici potansiyelim var ayrıca H.W. eleman arıyor.
Tresando a potencial de gerência! E estão a contratar no H.W. Menken!
Bu benim yönetici asistanım, Chloe.
Esta é a minha secretária executiva, a Chloe.
Sen ne olursan ol ben yönetici konumundayım.
Faço parte da administração e tu... Sei lá o que é que tu és.
Yönetici, yangının Kowalski öldürüldükten 2 saat sonra başladığını söyledi.
O encarregado disse que o fogo começou duas horas depois do Kowalski ter morrido.
Yönetici, yaşlı adamın yarım saat önce sürüyerek içeri girip olay yarattığını söyledi.
O gerente disse que o velhote entrou há 30 minutos, e fez uma cena.
Kısacası, hedeflerine ulaşamamış bir orta düzey yönetici arıyorsunuzdur.
Em resumo, precisamos de um dirigente intermédio frustrado.
Bence seni şehirdeki şu yönetici süitlerine göndermeliyiz. Sen de kalpleri, akılları ve bu sikilemez canavarların pantolonlarının içindeki cezp etmelisin.
Agora, eu acho que temos que te mostrar à cidade, num daqueles fatos de executivo, e pôr-te a fascinar os corações, mentes, e cuequinhas desses monstros insaciáveis.
Dümenin başında ben vardım, ama ancak bir yönetici olarak.
Eu estava atrás a vontade, mas apenas como administrador.
O zaman müşterek yönetici pozisyonuma geri dönüyorum.
Sendo assim, volto como co-directora.
Yönetici beni içeri soktu.
O teu senhorio deixou-me entrar.
Ve onlarca yıl sonra, siz onların yerine geçecek, yeni yönetici sınıfını oluşturacaktınız ve bizi eski usullere geri döndürecektiniz.
E dentro de algumas décadas, teriam ocupado os seus lugares, criando uma nova classe dominante, e a fazer-nos voltar aos velhos tempos.
Yönetici bir partnere hayır demeyeceksin.
Tu não dizes não a um sócio director.
Bak, birine onda birkaç semptom olduğunu söylersen ve bu bilgi beynin yönetici bölümünde işleme tutulur, değil mi?
Sabes, dizes a alguém que ele tem um conjunto de sintomas... e a informação é processada no centro executivo do cérebro, certo?
Yönetici, Wilkes'in burada kaldığını doğruladı. Ama hepsi o kadar.
Porque o gerente confirmou que o Wilkes ficou aqui, mas só disse isso.
Büro'da yönetici asistanı olduğundan bu yana bürodaki herkesten iki kat daha fazla çalışması gerektiğine inandırdı kendini.
Desde que se tornou director-adjunto, está convencido de que tem de trabalhar o dobro de toda a gente no FBI.
Firmada çalışırken üstümüzde çok baskı vardı yönetici ne zaman gelse ne olup bittiğini en ince detayına kadar bilmen gerekirdi ki bu imkansız bir şeydi.
Quando eu trabalhava na empresa havia sempre a pressão do supervisor. Quem queria saber de tudo em toda parte, que obviamente impossível.
Her kurumun, iki yönetici olduğunda uçuşa geçeceğini bilmek için dâhi olmaya gerek yok.
Olhem, não é preciso ser um génio para saber que qualquer organização prospera quando se tem dois líderes.
Söylediğim bu değildi ayrıca ben, eş-yöneticiyim yani artık sen tek yönetici değilsin. Ben de eş-yöneticiyim.
Não foi isso que eu disse, e, também, eu sou co-gerente, o que significa que não és mais o único gerente.
- Ben Michael, kıdemli eş-yönetici.
Daqui é o Michael, co-gerente sénior.
Yönetici, bazı olaylar yaşandığını söyledi.
O gerente falou-nos num incidente.
Karpowski, yönetici cumaya kadarki ödemenin yapılmış olduğunu mu söylemişti?
Karpowsky, o porteiro disse que ela tinha pago até sexta?
Yönetici, kadının öğlen saatlerinde koridora girdiğini hatırlıyormuş. Saat ikiyi geçti bile.
O porteiro diz que se lembra de a ver entrar por volta da hora do almoço.
Anne, bu Mr. Pinon, yönetici.
Mãe, este é o Sr. Piñon, o gerente.
Yönetici oydu, evet.
Sim, ele era o administrador.
Bir yönetici olarak, çok cesur olmalısınız.
Como gerente de negócios, você tem muito orgulho.
Bu ayrı bir şey. Yönetici oldum.
Isso é diferente.
İşte yönetici tuvaletinin anahtarı.
Aqui está sua chave para o banheiro executivo.
Sanırım bir noktada beni şirketin en başarılı şube yönetici olarak tanıtacaklar.
E a determinada altura eles vão introduzir-me como o gerente de filial mais bem-sucedido que eles têm.
Yönetici belgelerin arasında Trudy ve bebek hakkında bir şeyler bulmuş olmalı.
Ao actualizarem os ficheiros o director descobriu algo sobre a Trudy algo sobre o bebé.
Yönetici.
Porteiro.
Güvenlik sisteminin içine girdim bir sürü görüntüyü araştırdım bir kadını cep telefonu verirken yakaladım üst düzey yönetici.
Invadi o sistema de segurança, dei uma vista de olhos a várias filmagens antigas e apanhei uma mulher a entregar um telemóvel. É a directora administrativa.
- Stern yönetici ortak, Will.
Ele é sócio-gerente, Will.
Ellis'in yönetici subayıyla konuştum.
Falei com o Oficial Comandante do Ellis.
Ah, anahtarı yönetici verdi.
O gerente deu-me uma chave.
Yönetici herkese anahtar veriyor.
Aquele gerente dá a chave a qualquer pessoa.
O artık bir yönetici.
Agora é director.
Yönetici, 7 numaralı kasaya lütfen.
Chamo o gerente, caixa 7.
Bir yönetici biraz sonra yanınıza gelecek.
Um administrador estará consigo em breve.
Pekala, Bay buyuk yonetici, Bir kac sefer benim asistanim olmak istiyor musun?
Bem, Sr. Executivo, queres ser o meu assistente por um pouco?