Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Z ] / Zekân

Zekân перевод на португальский

154 параллельный перевод
Eğer o büyük zekânız bu gizemin üstesinden gelemiyorsa arkadaşıma sorabilirsiniz.
Se a sua mente gigante não é igual a esse mistério, pode perguntar ao meu amigo.
Zekânı kullan.
Usa a tua inteligência. Aprende alguma coisa!
Böyle bir durumda zekânın kullanımıyla ilgili başka bir örnek.
Outro exemplo do emprego da inteligência nesta situação.
Amerikan pratik zekân varsa, başka bir şey gerekmez.
Se se tiver boa sabedoria americana, não precisamos de mais nada.
Zekân yapay olarak burada büyüdü.
Foi aqui que a sua mente foi artificialmente aumentada.
Lütfen bana öğretmeye devam edin,... böylece zekânızın mucizesini daha iyi anlama fırsatını buluyorum.
Continue a ensinar-me, eu lhe peço, para que consiga melhor entender a sua maravilhosa compreensão.
Zekânı kullanmadığın sürece bunu beklemen gerekir.
Tudo vai, vai fracassar Se a cabeça não pensar
Senin zekân olmazsa, tehlikeli bir şekilde geride kalmış oluruz.
Sem o teu cérebro, ficaremos perigosamente para trás.
Senin zekân hakkında bir fikirleri yok.
Eles não têm uma boa opinião da tua inteligência.
Her yumruk yediğinde, zekânın bir kısmını yitiriyorsun. 15 bin dolar kazanıncaya kadar, o kafanın daha kaç tane yumruk yemesi gerekiyor?
Perdes o QI sempre que é esmurrada. Quantas vezes a tua cabeça tem de ser esmurrada para alcançares 15.000 dólares?
Gurur, zekânın yedeğidir.
O orgulho é péssimo substituto para a inteligência.
Zekân ve cesaretin olmalı.
Precisas de ter inteligência e precisas de ter coragem.
Bir tür araştırma gemisine benziyor, kaptan. Bize yabancı bir zekânın ürünü.
Parece ser uma sonda, Capitão, de uma inteligência desconhecida para nós.
Yabancı bir zekânın iletişimin kesilme sebebini araştırması için bir gemi göndermiş olması muhtemel.
É possível que uma inteligência estrangeira enviasse a sonda para determinar por que perderam o contacto.
Seni zekân için kiralamadım, seni karada yaşayan su aygırı.
Não foste contratado pelo teu cérebro, seu hipopótamo imbecil.
Bir baloda azametini, baştan çıkarıcılığını, güzelliğini, zekânı, cazibeni ve bilgini sergileyebilirsin.
Num baile, podes mostrar a tua arrogância, sedução, beleza, espírito, charme ou sabedoria.
Zekân öylesine keskin ki ağzımdan çıkacak sözcükleri bana unutturdun.
Mudaste o sentido das palavras, tão fino é o teu espírito.
Hanımefendi, cesaretiniz, zekânızdan önde gidiyor.
Minha senhora... Tem mais coragem do que senso comum.
Bu kıvrak zekânı kullanacak daha çok zamanın var.
Muito tempo para pôr à prova os vossos dotes.
Bizlere zekânın heyecanlarını ve öz bilincin acılarını kazandırırken,... sıklıkla içgüdüsel beyin fonksiyonlarının,... etkisinde kalarak düşünmektense reaksiyon vermeyi yeğletmiştir.
Embora nos permita pensar e ter consciência, é muitas vezes suplantado pelo nosso cérebro instintivo interior : o que nos diz para reagir, não reflectir, para correr em vez de ruminar.
Bir öğrenci olarak görünüş ve zekânızla nam salmışsınız.
Você é bem famosa entre os estudantes visão e inteligência.
Zekânı, bir sanal matrise transfer edeceğiz.
Vamos transferir sua inteligência para uma holo-matriz.
Bir yapay zekânın, kendisini geliştirme konusunda senin taktiğini kullandım.
Eu apresentei você como exemplo de como uma inteligência artificial pode superar sua programação.
Sokak zekânı artırırsan suçlulara büyük zarar verebilirsin.
Se estiveres ao nível da rua farás estragos, garanto.
Görüyorsunuz,... işte senin kadınları kendinden iten zekân.
É esse teu sentido de humor que afasta as mulheres humanas.
Askerlerinizi, birimlerinizi, bakanlıklarınızı birleştirin. Zekânızı ve enerjinizi kullanın.
Unam as vossas unidades e os ministérios, usem a vossa inteligência e as vossas energias.
Zekân ve hassaslığınla...
E com o tua inteligência e com a tua sensibilidade...
Evrensel zekânız müthiş.
A sua inteligência espacial é estelar.
Demek ki, zekân da burnun kadar keskin.
Afinal a tua mente é tão afiada como o teu nariz!
Hayır, sadece işimin gereğini yapıyorum, o kadar. Bu operasyon merkezindeki herkesi korumaya çalıştığımı anlamıyorsan, zekânı gözümde çok abartmışım.
Faço o que a minha função requer, nada mais, nada menos, e se não vês que estou a tentar proteger as vidas de todos aqui, sobrestimei a tua inteligência.
Öyleyse boşanmakla uğraşmadığın zamanlar zekânın % 90'ını hangi işte kullanıyorsun?
Por isso... o que é que faz com os restantes 90 %... quando não se está a divorciar?
Belli ki zekânız bu odadaki herkesten üstün.
É óbvio que o seu intelecto ultrapassa o de qualquer um de nós, mas é também óbvio pela maneira como fala
- Zekânın arkasına saklanıyorsun.
Esconde-se por detrás da sua inteligência.
Berbat bir grupta çalıp zekânızın 26 yaşında geçtiğinden yakınıyorsunuz.
E a lamentarem-se que o seu intelecto fica ultrapassado aos 26 anos.
- Adını mı? Zekânı kullanmaya çalışma Andolini.
Não sejas espertinho, Andolini.
Bugünlerde çok popüler bir adamsınız. Zekânız ve popülerliğinizin yanımda olmasından büyük memnuniyet duyarım.
É um homem muito popular, seria uma sorte poder contar com o seu intelecto e com a sua popularidade ao meu lado.
Yaratıcı zekânı kullanmamışsın Fern.
Não alcançaste o teu inconsciente criativo, Fern.
"Şimdiye kadar tanıştığım en zeki insan olabilirsiniz ama zekânızı merhamet kamçılamıyor."
"Pode ser o homem mais inteligente que já conheci, " mas a sua inteligência não é temperada pela compaixão.
Bir homo sapiens için etkileyici bir zekân var.
Demonstra um ótimo intelecto para um simples humano.
Bu, Roma'yı yok olmanın eşiğine getiren çok parlak bir zekânın hikayesidir!
A história de uma mente tão brilhante que colocou Roma à beira da destruição.
Çünkü en güçlümüz Yeşil Fener. Alınma ama benimki gibi 12. seviye bir zekânın yaptığı çıkarımı anlayabileceğini cidden sanmıyorum.
Sem ofender, porém não acredito que possam acompanhar um intelecto de nível 12 com o meu.
Onları zekân ile alt edeceğine bahse girerim.
Aposto que os conseguiste iludir facilmente.
Bu odayı zekânızı test etmek için hazırladım.
Construí esta sala para pôr a vossa inteligência à prova.
Zekânızı ayakta alkışlıyorum, doktor.
Aplaudo as suas artimanhas, Doutor.
Ve zekân...
E o teu cérebro.
Sadece senin zekânı kıskandım.
Só que estou com inveja do teu intelecto.
Her zaman hayran kaldığım özelliğin, zekân.
O que sempre admirei em ti, a tua esperteza.
Zekânı takdir ediyorum.
O que aprecio mais é a tua sabedoria.
Yakınması için erkeklerin, zekân bile yeterdi.
Por seu juízo apenas, muitos homens lamentariam.
Öz ifade. Zekânın göstergesi.
A brevidade é a essência do espírito.
Öyleyse boşanmakla uğraşmadığın zamanlar zekânın % 90'ını hangi işte kullanıyorsun?
Então... o que você faz com os 90 % restantes... quando não está se divorciando?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]