Zincirler перевод на португальский
219 параллельный перевод
Korkmayın. Bağlı olduğu zincirler çelik krom karışımıdır.
Não fiquem alarmados, senhoras e senhores, estas correntes são feitas de ferro.
Artık sizi tutan zincirler yok!
Não têm correntes para vos prender!
- Evet. Özgür olunca, tüm pislikler ve zincirler gidecek.
Livre de sujeira e correntes e tudo mais.
Zincirler daha önce de kılıçlara dönüştürüldü.
Já antes se fundiram correntes para fazer espadas.
Hayata bir sirkte zincirler kırıp, çubuk bükerek başlayan biri için hiç fena değil.
Nada mau para um homem que começou a vida a partir correntes e dobrar ferros no circo.
Zincirler madalyaya benzemez. Hata yaptığın zaman takarlar onları.
As correntes não são medalhas, são castigos.
Zincirler, üstüne birkaç yıl da cabası.
Nunca mais te safas.
Louise'in yardımıyla, Virgil'in bileklerinden zincirler çıkartılır.
Com a ajuda de Louise, as correntes são removidas do tornozelo de Virgil.
Ama yıllar geçti zincirler defalarca değişti ama ben yaşadım.
Mas, com o passar dos anos e os grilhões foram substituídos muitas vezes fui sempre eu quem permaneceu.
Zincirler ne olacak?
E estas correntes?
Zincirler bir zenciye yakışmaz Fiddler.
As correntes não são boas para os negros, Fiddler.
Zincirler bir zenciye yakışmaz Fiddler.
Correntes não são boas para um negro, Fiddler.
- Bir kafes ve zincirler var!
A gaiola ali no topo!
- Bayım, tüm bu zincirler...
- Com licençça, isso tudo não...
Bu 12 uzun yıl, beni tutan zincirler gibiydi.
Estes 12 longos anos foram como correntes que me limitavam.
Zincirler oldukça kalındır.
As correntes estão demasiadas apertadas.
Altın zincirler takmaya başlamıştı, Jack.
E depois as coisas ficaram realmente más quando...
- Evet, Jack. Altın zincirler, madalyonlar, yüzükler...
Parecia que sempre que ele arranjava algum dinheiro, ele tinha de comprar mais correntes de ouro.
Her gün, öldürmek ve altın zincirler çalmak için dolaşan çocuklar görüyorum.
Olha para isto. Comprei isso na rua.
Bu zincirler canımı yakıyor.
Essa corrente machuca.
Zincirler, nereden geliyorlardı?
As correntes, de onde vieram as correntes?
- Zincirler boşalmaya başlıyor.
a corrente está a começar a ceder.
Zincirler muhtemelen iyi niyetle takılmıştır.
- Estão aí por uma boa razão.
Zincirler muhtemelen iyi niyetle takılmıştır.
- Provavelmente estão aí por uma boa razão.
Eğer altuzayı bir boş küme olarak alırsak... Üst 2 kategorisinden kompleks zincirler kategorisine... bir fonktör oluşturabiliriz.
Podemos criar um operador da categoria, da categoria Top 2, para a categoria da cadeia de complexos.
Yanan yağ kazanları ve buzdan zincirler değildir.
Não são lagos de óleo ardente ou correntes de gelo.
- Peki yerdeki bu zincirler nedir?
- E aquelas correntes no chão?
Hepsi bu mu? Seni tutan bu zincirler değil, Quasimodo.
- Não são as correntes que te detém, Quasimodo.
Bu zincirler para demek, seni aptal.
Estas correntes custam dinheiro, estúpido.
- Tank miğferi ve altın zincirler.
- Camisola interior e corrente de ouro.
Bu gen işleri bize burada taktıkları pranga gibidir, özgürce kımıldamamıza engel olan zincirler gibi.
Essa coisa de genes são como essas correntes que colocam em nós aqui, correntes que nos impede de nos mover livremente.
Kelepçeler ve zincirler güvenle bağlanmalı yoksa vurulursunuz. Çıkışlar açıkça belirtilmiştir ama onları kullanamazsınız.
As algemas e as grilhetas devem estar bem apertadas senão leva um tiro.
Merhaba William. Zincirler için üzgünüm.
Olá, William, lamento que lhe algemem.
Zincirler de nedir?
Porquê as correntes?
Altın zincirler içinde.
Coberto por correntes de ouro.
Genellikle zincirler senin tarzın değil.
As correntes não costumam ser o teu género.
Kendine altın zincirler ve ıvır-zıvır alıyor sadece.
Gasta logo tudo em fios de ouro ou em jantes de alumínio.
Zincirler için özür dilerim.
Desculpa as correntes.
Artık anlamalısın ki, zincirler bu adamda işe yaramıyor.
Agora, talvez já perceberam, mas as correntes não funcionam nele.
Zincirler.
As correntes.
Silahları ve dövmeleri vardı... ucunda zincirler olan sopaları da vardı.
Tinham armas e tatuagens... e tinham aqueles dois paus com corrente que giram e aleijam.
Sonra "Evet." demeye başladığında lateks iççamaşırları, kırbaçlar ve zincirler kullandığı ortaya çıktı.
Finalmente, quando ela ia dizer que "sim", apareceu vestida de cabedal com um chicote e correntes.
Salıncağa oturmayı denedim, zincirler popoma battı.
Tentei sentar-me nos baloiços, e as correntes magoavam-me as ancas. E não podia...
Ben bir melektim ve Cennet'ten indim. Sonsuz girişin anahtarı bendeydi. Zincirler elimdeydi.
Eu vi um anjo que desceu do Céu, com a chave do fosso sem fundo, e uma grossa corrente na mão.
- Ve zincirler.
- E correntes.
Kamçılar ve zincirler olması seksin zorla yapıldığını kanıtlamaz.
Chicotes e correntes não implicam actos não consensuais.
Büyük, insani siken demir zincirler kullanirlarmis. Mahkûmlarin konusmalari yasakmis, zindanin etrafindan yürüdükleri zaman, tek duyulan ses "Kodes" mis.
Tinham umas enormes cadeias de ferro, e aos prisioneiros não lhes permitia falar, assim quando se moviam pela masmorra, só se ouvia...
Bu zincirler sonsuza kadar seni burada tutacak Ve yüzüğün güçlerini asla kullanamayacaksın, asla!
Estas correntes te manterão preso por toda a eternidade e nunca usará o poder do anel. Nunca!
"ZİNCİRLER"
CORRENTES
Zincirler içinde, hayatımızı dövüyoruz.
Cada um deita-se na cama que fez.
Korkarım bu zincirler sonsuza dek kalacak.
Oh, sim.