Zorladı перевод на португальский
3,372 параллельный перевод
Jeremy'i o vampirleri öldürmeye zorladığında bunu sen başlattın.
Tu começaste isto quando obrigaste o Jeremy a matar aqueles vampiros.
Beyaz Saray, İsveç Hükümeti'ni olaya el koymaya zorladı.
A Casa Branca forçou o governo sueco a intervir.
Beni o zorladı.
Ela obrigava-me.
Beni zorladığın bir adamla.
Um homem que você me forçou.
Seni ihanet etmeye mi zorladım?
- Forcei a tua infidelidade?
Beni buna zorladın, Ronald.
Mas tu forçaste-me, Ronald.
Belki kuşları, başına açılan dertlerin valiyi, başkanla görüşmek ve Katie'nin okul gösterisine gitmek arasında seçim yapmaya zorladığı gibi Benson'ı canlandırtırız.
Anda, pai! Talvez consigamos fazer com que os pássaros façam como em "Benson" onde uma confusão com as datas força o governador a decidir entre conhecer o presidente ou ir à peça da Katie!
Herb Cramer, Alyssa'nın ampütasyonuna izin vermen için onu zorladığını söyledi.
O Herb Cramer disse que insististe na amputação da Alyssa.
Kimseyi zorladığım falan yok Callie.
Não. Não insisti nada, Callie.
Onlara beni zorladığını söylerim.
Vou dizer-lhe que me forçaste.
Quinn kullanmamız için zorladı. Biz de oradan sıvıştık.
O Quinn tentou forçar-nos a usar, até conseguirmos sair.
Seni de beni sırtımdan hançerlemen için zorladı,
Tentou que espetasses um punhal nas minhas costas.
- Sen işe koyuluyor olabilirsin ama beni, senin için çalışmaya zorladığın gün korkuyla yaşamaya başladım.
Está a começar, mas no dia em que me obrigou a trabalhar para si, a minha vida ficou muito assustadora.
Peki, yani seni iki yıl boyunca daha kim olduğunu bile bilmeden Beth'i gözlemlemeye zorladılar, öyle mi?
Está certo, então forçaram-te a ser o monitor da Beth durante dois anos, sem saberes porquê. É um tipo de traficante.
Siz iki odun hakimsiniz sanki! Beni buna zorladılar!
Estive em todas as estações!
Ormanın ortasına gittik, onu kafasına boynuz takması için ve ormanın içinde geyik sesi çıkararak koşması için zorladım.
Estávamos no meio da floresta e eu fi-lo colocar alguns chifres na cabeça e correr pela floresta a fazer sons de veado.
Kayınbiraderinin etrafta dolaşıp geyik sesi çıkarması için zorladığını söylemiştin.
Tu disseste que fizeste o teu cunhado fugir a fazer sons de veado.
İki ekip de, Sahra'da mükemmel görüntü... almak için sınırları zorladı.
Em ambos os casos, o Saara levaria as equipas ao limite à procura da filmagem perfeita.
Beni FBI veritabanına sızmaya zorladı.
Obrigou-me a invadir o sistema do FBI.
Zack, kimsenin seni bir şey yapmaya zorladığı yok.
Zack, ninguém te está a obrigar a fazer nada.
Conrad'ı anlaşmamızdan vaz geçirdiğinde beni buna zorladın.
Tu forçaste-me a isto quando fizeste o Conrad desistir do nosso acordo.
Ray beni zorladı.
Eu... O Ray obrigou-me!
Jody zıvanadan çıktı üstelik bunun olacağını söylediği halde sürekli onu zorladım da zorladım...
O Jody está fora de controle e ele disse-me que isso ia acontecer, mas não lhe dei ouvidos. Continuei a pressionar.
Şifreyi vermesi için onu ben zorladım!
Forcei-o a dar-me o código.
Bu serayı yapmak için Ezra'yı çok zorladım.
Eu relutantemente convenci Isola... A me deixar cultiva-las neste estufa...
Onun hafızasını silmeye zorladım sonra da duygularını mantık işleme ünitesinde bloke ederek duygulara karşılık verme kabiliyetini etkisiz hale getirdim.
Fui forçada a limpar-lhe a memória, depois bloqueei as emoções da CPU dela, deixando a sua capacidade emocional inerte
Dr. Byrnes.Eminim insanların bize yalan söylediğinde bunun hayatlarımızı çok daha fazla zorladığını hayal edebiliyorsunuzdur.
Tenho a certeza que consegue imaginar que as nossas vidas ficam um pouco mais difíceis quando as pessoas nos mentem.
Otelden ayrıldık ve ardından o adam bizi minibüse binmeye zorladı ve sonrası biraz bulanık.
Saímos do hotel e aquele tipo... forçou-nos a entrar numa carrinha e... não me lembro de nada.
Collier olduğunu söylemeye zorladılar sizi.
Pressionou-vos para dizerem que foi o Collier.
Sadece yeğenim olduğun için değil... Kendini burada ısrarcı iş kadınları gibi zorladığın için.
Não... não só porque és minha sobrinha, mas porque forçaste a entrada aqui como uma mulher de negócios mandona, o que é...
beni kaba kuvvete sen zorladın.
Fazes-me recorrer à violência.
Beni korkak gibi kaçmaya oğlumu bir zindanda görmeye zorladı!
Fez-me fugir como um covarde... ao trazer-me aqui, para ver o meu filho numa cripta!
Onu bakım kapısından çıkarmaya zorladı beni.
Obrigou-me a levá-lo à saída de emergência.
Fyers'ın Yao Fei'den ne istediğini ve kendisine yardım etmeye nasıl zorladığını bildiğini söylemiştin.
Disseste que sabias o porquê do Fyers querer Yao Fei, e como o forçava a ajudá-lo.
Geriye kalan tek soru şu : Metrodaki işlediğini düşündüğümüz cinayetin karısını ikinci kez onu terk etmesine mi zorladı?
Resta uma pergunta... quais as probabilidades do homicídio, que pensamos que ele cometeu no metro, levaram a mulher a desistir do casamento uma segunda vez?
- Zorladıkları için özür dilerim.
- Desculpa o que eles fizeram.
Bay Barbosa öne geçmek için şartları çok zorladı.
O Sr. Barbosa foi longe para conseguir uma vantagem para o lado dele.
İster inan ister inanma, beni Nolan zorladı.
Acredita, o Nolan obrigou-me.
Onu ben zorladım.
Eu forcei-a a falar.
Hatta o beni zorladı.
- Ela é que me pressiona.
Bak, bu Vandenberg olayı seni çok zorladı.
Olha, este caso do Vandenberg, tem sido pesado para ti.
Kendinizi yaşamak için zorladığınız her gün sizi seven o iki insanın anısına bir saygıdır.
Todos os dias que se força a levantar da cama é um tributo a essas duas pessoas que o amaram.
Birisi onu bu mektubu yazmaya zorladı.
Alguém o forçou a escrever essa carta.
Büyük jürinin karşısına geçip yalan ifade verdim. Beni yalan ifade vermeye zorladın!
Eu fui depor diante daquele júri e cometi perjúrio.
Babam ne kadar battığımı anlayınca, beni rehabilitasyona zorladı.
Quando o meu pai percebeu a profundidade a que me afundei, forçou-me a fazer reabilitação.
Bu sabah Christos Theophilus'u iki masum insanı öldürmeye zorladın.
Coagiste o Christos Theophilus a matar duas pessoas inocentes, hoje de manhã.
Ya Simms sekizinci çocuğu da kaçırıp onu suç ortağı olmaya zorladıysa?
E se... E se o Simms sequestrou um oitavo miúdo e forçou-o a ser cúmplice dele?
Seni bu kadar zorladığım ve hislerini allak bullak ettiğim için çok özür dilerim.
Desculpa se te forcei a esta confusão. - Eu estou bem.
Fakat acımasız saldırımız Autobotlar'ı teslim olmaya zorladı!
Mas o nosso ataque sem misericórdia, levou os Autobots à submissão.
Sınırları zorladı...
Cortou alguns caminhos...
- Beni zorladın!
- Obrigaste sim.