Çatal перевод на португальский
1,270 параллельный перевод
Bir donatım subayı bir tankın önüne iki büyük çatal lehimleyebileceğini düşündü. Çalıya saplanıyorlardı ve tank onları iterek yolunu açıyordu.
Um sargento descobriu que podia soldar dois grandes espetos na frente do tanque, que perfuravam a sebe, e o tanque forçava a passagem através da sebe.
Sizin "Saplarındaki çatal" ile ne demek istediğinizi anlamadım.
Não sei o que queres dizer com "pequena espetadela de garfo".
Hayır, çatal tırnaklı toynakların toz halinde olanı yüzde otuz indirimli.
Não, não, não. Luvas mágicas estão com desconto de 30 %.
Bıçağı at, tabi çatalın yoksa ve takım yapmayacaksan.
Livre-se da tala, a menos que tenha guardado o garfo e faça o par.
Çocuklar, şu çatalını kaşıyan adamı görüyor musunuz?
Oh, Miúdos, olhem para aquele homem ali, a agarrar a sua virilha. Oh!
Sana gümüş çatal bıçak takımı vermişiz.
Eu dei-te um com prata lá dentro.
Çatalımı kullanabilirsin. İhtiyacım yok.
Oh, e sente-te à vontade para usar o meu garfo, Eu não vou precisar dele.
Gel çatalını boynumdan çıkart o herifi de boş ver!
Tire isso do meu pescoço e esqueça-se dele!
Bir çatal batırdık ve işi bitti.
Não sobrou nem fumaça.
Sonra, arka tarafa, tabak ve çatal bıçak takımları.
Ali atrás pões os pratos e os talheres.
Ne kadar da şirin! Keşke senin içine bir çatal sokup çıtır ve tatlı olana kadar fırında pişirebilseydim
Oh, eu queria um como você, ai eu o colocaria no fogo e o comeria todo.
Bu alçı çok kaşındırıyor ve kaşımaya çalıştım ama çatal oraya sıkıştı.
Tentei coçar, e o garfo ficou lá preso.
Diğer 11 çatalın ne için olduğunu biliyorum, ama bu ne işe yarıyor?
Sei para que servem os outros 11 garfos, mas este é para quê?
Çatal ve bıçaklar olduğu yerde kalsın.
Os talheres ficam onde estão.
Benim de evim var. Yiyecek bir şeyin, çatal bıçağın ve tabakların yok. Ayrıca, orası sucuk ve ıslak kedi gibi kokuyor.
Sim, mas não tens comida lá, nada com que comer ou onde comer lá, e cheira a bolonhesa e a chichi de gato lá.
- Tam bir çatal alıyordum ki cam parçaları gördüm. Bakın! - Çok üzgünüm.
Eu fui dar uma mordida e vi o vidro.
- Martin, bırak çatalı, hemen!
- Martin, larga o garfo!
O yanlış çatal Nathan.
- Esse é o garfo errado.
Çatal...
O garfo...
Sadece, dıştaki çatal salata çatalıdır. Dışardan başlanır yani.
É que usualmente o garfo mais afastado... é o de saladas.
- Çatal!
- Um garfo!
Bana bir çatal... ve belki bir de peçete lazım.
Obrigado. Preciso de um garfo... Talvez um guardanapo?
Benim tecrübeme göre kötülük çok olağandışı In my experience, devils very rarely boyunuzları ve çatalıyla.
A experiência diz-me, que os diabos raramente usam chifres e transportam tridentes.
Eğer bir tane alırsanız yanında Yoshim marka servis çatalı da...
Se comprar uma hoje recebe o garfo de trinchar...
- Üzgünüm çocuklar sizi, yolun çatal kısmında kaybettim.
- Desculpem rapazes, perdi-vos no cruzamento.
Çatal yok, peçete de yok.
Não tenho garfo, nem guardanapo.
- Pardon, çatalı unuttum.
- Desculpe, esqueci-me do garfo.
- Gidip çatal ve peçete getireyim.
- Vou buscar o garfo e o guardanapo.
- Ona çatal götürmem lazım.
- Vou levar-lhe um garfo.
Ona çatal götürmemişim.
Não lhe levei um garfo.
Çatalı verip hemen geliyorum.
Vou dar-lhe o garfo e volto já.
- Adama çatal vermem lazım.
- Tenho de levar um garfo ao tipo.
Çatal ve peçete var.
Tenho um guardanapo e um garfo.
İki dakika onda duracak, sonra çatalı getireceğim.
Dou-lhe dois minutos e trago o garfo.
Çatalı aldım ama adam restorandan çıkarken beni yakaladı ve polisi aradı.
Peguei no garfo, o tipo apanhou-me a tirar o garfo do restaurante e chamou a Polícia.
Yaşanan olay şu ki çalışan bir adama çatal götürmeye çalışıyordum, kendisi şofördür, limuzin şoförü, kendisi yemeğini aldı ama yiyebileceği bir çatalı yoktu...
A história é simples, só estava a tentar ir... levar um garfo a um trabalhador, o motorista, o motorista da limusina. Ele tinha jantar, mas não tinha garfo para comer.
Yaptığım tek şey elleriyle yiyip kıyafetlerine bulaştırmaması için ona bir çatal ve peçete götürmekti.
Só tentei levar-lhe um garfo e um guardanapo, para ele não ter de comer com as mãos e sujar a cara toda.
RESTORANLARDAN ÇATAL ÇALIYORUM
ROUBO GARFOS DOS RESTAURANTES
İlk önce o çatalı indir baba.
Primeiro, baixa o garfo, pai.
Çatalın ucunda bilet olduğu zaman, onu indiririm.
Baixo-o, quando estiver lá um bilhete.
Chris, Çatalını görüyorum ve kepçeyle arttırıyorum.
Chris, não só ponho o garfo como também ponho uma colher em forma de concha.
Evet! Lois, tıbbi kitaba git bak sonra çatal ve akciğeri ara.
Lois, vai buscar o dicionário médico e procura por "garfo" e "pulmão".
Çatalını bırak!
- Pousa o garfo!
İki çatal dilli!
Dividida!
Kanayana dek çatal batıracağım etine.
Vou-te espetar com um até sangrares.
Deb, çatal getirsene.
Deb, traz os garfos!
Gel çatalını boynumdan çıkart o herifi de boş ver! Eğer çıkartırsam beni Moya'ya götürüp Scorpius'tan uzaklaştırır mısın? Eğer çıkartırsam beni Moya'ya götürüp Scorpius'tan uzaklaştırır mısın?
Se eu tirar, me leva para Moya, e longe de Scorpius?
Tanrı'm, Nathan, yanlış çatal!
OH Deus, Nathan... Não. Esse é o garfo errado.
Bu çatal niye sağda?
Por que este garfo fica à direita?
Çatal bıçak aldım.
Temos aqui talheres.
Çatal uçlu gibi bir şey.
Parece um garfo.