Çiçekler перевод на португальский
2,078 параллельный перевод
Törenin yarısına kadar çiçekler burada olmayacakmış.
As flores não vão chegar até metade da cerimónia.
Çiçekler yok, fotoğrafçı yok ve bu arada Scooter burada.
Não há flores, não há fotógrafos. E o Scooter está aqui, já agora.
Sanki enva-î çeşit rengi barındıran bir çiçek dürbünü gibi.. .. güneşe uzanan çiçekler gibi.. .. bir meyve bahçesinin sessizliğindeki flüt notası gibi.
Como um caleidoscópio e suas miríades de cores... como flores a crescer em direcção do sol... como notas de flauta numa quieta floresta.
Peki ya çiçekler?
E se forem flores?
Fazla çamaşır suyu koyarsan, çiçekler ölür.
Se puseres lixívia a mais, as flores morrem.
Sana çiçekler aldım diğer üç buket yalnız kalmasın diye..
Trouxe flores... caso os outros 3 bouquets estivessem solitários.
Christoe'yu aradım ve kısa süre içinde harika çiçekler hazırlayabileceğini söyledi.
Liguei ao Christophe e disse-me que podia preparar muitas flores bonitas rapidamente. - Flores, não.
Çocuklar, harika çiçekler alır... Duygusal kartlar yazar... Ve ev yapımı takılar hazırlarlar...
As crianças compram lindos ramos de flores, assinam cartões sentimentais, e criam jóias caseiras.
Çiçekler nerede?
Onde estão as flores?
Sensiz, güneş sıcaklığını kaybeder... çiçekler, çirkinleşir.
Sem ti, o sol não terá calor... as flores não terão beleza.
çiçekler de hep çok güzeldir.
Ela é sempre muito belas flores.
Çiçekler gelin için ki kendileri buralarda yoklar.
Flores para a noiva... Que obviamente não está aqui. Desculpem!
Centilmenden çiçekler.
Flores de um cavalheiro.
Çiçekler için çok teşekkür ederim.
Muito obrigada pelas flores.
Çiçekler çok güzel.
São lindas.
Güzel çiçekler.
Flores bonitas.
Çiçekler soluyor da.
Acho que as flores precisam.
N'olsun, iyiyim. Güzel çiçekler.
Que flores bonitas.
Çiçekler çok güzel olacak, tam sana göre bir iş. Başka bir şey daha yapmak istersen ben...
as flores vão estar óptimas e tu estás estupenda, mas se... quiseres fazer qualquer outra coisa...
Çiçekler, şimdi olduklarından daha parlak kırmızıymış.
As flores eram de um vermelho mais vivo do que são agora.
Çiçekler için teşekkürler.
Obrigada pelas flores.
Aşık olmaya ihtiyacım var, Val bana aşık olan bir adam bulmalıyım bana ara sıra çiçekler alan bir adam.
Preciso me apaixonar, Val, encontrar um homem que me ama e talvez me comprar flores agora e depois. l vez ele fode bem.
Ya bu çiçekler? Pedro adında bir müşteriden hediye.
Um presente de Pedro, um cliente.
Çiçekler, yasaktır.
As flores estão proíbidas.
Bazen bana bir şeyler getirirler. Çoğu kez çiçekler.
E algumas vezes, trazem-me coisas... flores.
- Bu çiçekler hakkında bir bilgin var mı?
Você sabe alguma coisa, sobre estas flores?
Rüzgarda çiçekler...
Flores ao vento...
Şu son bir kaç günde bana kahve yaptı, uyduruk çiçekler aldı ve şimdi de iyi olup olmadığımı öğrenmek için aradı.
Nos últimos dias... Ele fez-me o café, comprou umas florzinhas horríveis... e agora mesmo, ligou só para saber se eu estava bem.
Bana çiçekler alıp, telefon açarak ne yapmaya çalıştığını biliyorum.
Sei o que estás a tentar fazer... comprar flores e ligar-me para o trabalho.
Pencere önüne koyduğumuz çiçekler gibi kokuyorsun, Steve.
Cheira a ramos de flores, Steve! Que perfume é?
Kara veba salgını sırasında bu hastalığa yakalananların ceplerine kokulu çiçekler konurdu. Cesedin kokusunu maskelerdi.
No período da peste negra, flores perfumadas eram colocadas nos bolsos dos defuntos... para esconder o cheiro da morte.
( * ) " Ceplerimde çiçekler...
"um bolso cheio de flores".
Ne güzel çiçekler.
Que flores bonitas.
Bunların benim en sevdiğim çiçekler olduğunu nereden biliyorsun?
Como soubeste que elas, eram as minhas favoritas?
- Çiçekler için sağ ol.
- Obrigada pelas flores.
Bana çiçekler getiriyordu, randevular ayarlıyordu mektuplar yolluyordu.
Ele trazia-me flores, combinava encontros, enviava-me cartas de amor.
Ve sanırım Sitayı kucakladı ve Cenneten çiçekler döküldü ya da buna benzer birşeyler
E eu acho que ele fez abraçá-la e, em seguida, as flores caíram do céu ou algo assim
Mum ışığındaki yemekler, çiçekler, bütün bunlar, bu insanların yaptığı herhangi bir ayin gibi.
Jantar com velas, flores... São tão rituais como os deles.
Adam bir gün kalpler ve çiçekler oluyor, diğer gün bir hayat kadınını kanoya çeviriyor.
O tipo é todo amoroso e dócil num dia, no dia seguinte, está a transformar uma prostituta numa canoa!
Herkes bana çiçekler yollamış.
Todos me mandaram flores.
Sana çiçekler yollamasaydım bana kızgın olur muydun?
Ficarias zangada se eu não te enviasse flores?
Bu çiçekler...
Essas flores...
- Getirdiğim çiçekler nerede?
Onde estão as flores que eu trouxe?
Çiçekler açarken!
When the frigging flowers bloom! ( Quando as flores fudidas desabrocham! )
Dışarıda çiçekler var.
Há plantas.
Evet, ya bir dondurma arabasındaysan ve dışarıda da şekerler, çiçekler ve bakireler varsa?
Sim, e se na verdade estiver dentro de uma carrinha de gelados e lá fora estiverem doces, flores e virgens?
Aradığımız çiçekler bunlar.
São aquelas flores.
Bu çiçekler sizin için.
Estas são para ti.
Geçen yılın afişinde, şenlik direğinin çevresinde dans eden kızlar ve çiçekler vardı. Gençlerin istediği bu değil bence.
Não creio que seja isso que os jovens queiram.
Ah, Sammy, çiçekler seks yapmaz.
Se não a regares o suficiente, ela descobre alguém com quem ter sexo.
Kurutulmuş çiçekler.
As flores com aroma.