Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Ç ] / Çıkacağım

Çıkacağım перевод на португальский

3,840 параллельный перевод
Dışarı çıkacağımızı söylemiştim anne.
Eu disse-te que íamos sair, mãe.
Dışarı çıkacağım.
Vou sair.
Birazdan dışarı çıkacağım ve sonra geri geleceğim.
Logo, logo estou de volta.
"Kapıdan yürüyüp çıkacağım" dedim.
Eu : "Vou sair pela porta fora."
Aslında bu akşam dışarı çıkacağım ve geç vakte kadar gelmeyeceğim.
Na verdade, vou sair esta noite e voltarei já tarde.
Temize çıkacağım.
Direi a verdade.
Biraz yürüyüşe çıkacağım.
Vou dar uma volta, para aclarar as ideias.
- Buradan çıkacağımız kesin.
- Vamos sair, sim...
Buradan nasıl çıkacağımızı bilmiyorum.
Não sei como vamos sair daqui.
Biraz dışarı çıkacağım.
Vou sair por uns instantes.
- Hemen yola çıkacağım ama.
Mas estou quase de partida.
İşe bu limuzinle çıkacağım.
Vou fazer a minha corrida com esta limusine.
Sanırım bir dakikalığına dışarı - çıkacağım.
- Vou lá fora um minuto.
Cehennemi yok edeceğimizi söyledin, bu olunca çıkacağım.
Disseste bombardear o inferno... Foi assim que eu consegui sair.
Dışarı çıkacağım.
- Vou dormir fora.
Oraya çıkacağım... ve kurtlarımı dökeceğim.
Vou lá dançar como um doido.
Bir arkadaşıma vardiyamdan sonra dışarı çıkacağımı ve sevdiğim adamla buluşacağımı yazarım.
E se eu escrever a um amigo, a dizer que vou embora depois do turno para estar com o meu namorado?
Gözetleme kulesine çıkacağım. Birkaç zombi indirip telleri onarmaya fırsat tanıyacağım.
Vou para a torre de vigia, fazer a folha a metade dos mortos-vivos, para vocês arranjarem a vedação.
Sefere çıkacağım.
Vou dar uma volta.
Aramaya çıkacağım.
Vou dar uma volta.
Sen olmadan bununla nasıl başa çıkacağım?
Como vou lidar com isso sem ti?
Yakında olursa iyi olur. Birkaç hafta içinde duruşmaya çıkacağım. İkimiz de nasıl sonuçlanacağını biliyoruz sanırım.
Sim, que seja breve, o meu julgamento é dentro de algumas semanas, e acho que sabemos como vai acabar.
Sanırım bunun için sana teşekkür etmem gerekiyor. Bir kaç hafta içinde mahkemeye çıkacağım.
Vou a julgamento, logo sabemos como é que vai acabar.
Yine de ayrı eve çıkacağım, tamam mı?
Eu vou mudar-me na mesma.
Kolum iyileşince, birkaç hafta sonra ayrı eve çıkacağım.
Queria dizer-te que vou mudar-me daqui a umas semanas, assim que o meu braço melhorar.
Ben Beckwith ile çıkacağım.
Vou ver com a Beckwith.
Nasıl başa çıkacağımı söylemek istiyorsun.
- É isso que queres. Queres dizer-me como lidar com isto.
Kilikyalılarla yapılan pazarlık istendiği gibi sonuçlanırsa beni sizden çok uzaklara götürecek bir yolculuğa çıkacağım.
Se o negócio com os cilicianos terminar como desejado, vou comprar passagem para bem longe da vossa presença.
Hem şehir dışına çıkacağım.
Vou estar fora da cidade.
"Bisiklet bineceğim ve siyahî bir erkekle çıkacağım."
" Tenho uma bicicleta e vou namorar com um negro.
En azından ben bir gün buradan çıkacağım ve bir amı düzüp ötekine geçeceğim seni kancık.
Pelo menos, vou sair daqui um dia e lamber cona atrás de cona, seu panasca.
Evet, siparişleri bitirince çıkacağım... and I'm nowhere close.
Sim, tenho aqui uma série de ordens de compra para enviar, e ainda me falta muito.
Chapman temyiz başvurumu yazıyor ve kız acayip zeki. Yani yakında buradan çıkacağım.
A Chapman está a escrever o meu recurso e ela muito esperta, por isso vou sair daqui para fora brevemente.
Miami'den nasıl çıkacağım peki?
- Como é que saio de Miami?
Hâlâ Miami'deyim. Ama yakında yola çıkacağım.
Ainda estou em Miami, mas partirei, em breve.
- Özür dilerim. - Başa çıkacağımı sandım ama yanılmışım.
Bem, lamento, pensei que conseguiria aguentar aqui, mas estava enganado.
- Uzayda yürüyüşe çıkacağım Lois.
Vou sair para uma caminhada espacial, Lois.
Biriyle mi çıkacağım?
- O quê? Vamos sair?
Bu işe bir şekilde bulaştım sonra da içinden nasıl çıkacağımı çözemedim...
As coisas foram acontecendo, e eu não sabia como sair...
New York Times'a çıkacağım.
Vou estar no New York Times.
Adamlarım o zamana kadar lisansımızın çıkacağını garantiye almak için komisyona yakın duruyor tabii.
E os meus homens estão a colaborar com a Comissão de Jogos para que as licenças estejam em ordem até lá.
Target'te ona rastladım ve trole benzeyen bir NYADA birinci sınıf öğrencisinin çarşamba günü yapımcıların karşısına çıkacağını söyledi.
Encontrei-a no supermercado, e ela disse de passagem que uma caloira da NYADA parecida com um troll, estava marcada para ler para os produtores, na quarta-feira.
Hey bak baban bir dallama Buradan çıkacağız, Tamam mı?
O teu pai é um idiota e nós temos que sair daqui, certo?
Bak, buradan çıkacağız, tamam mı?
Vamos sair daqui, sim? Escuta-me.
- Helikopteriniz buraya gelince çok faydalı olacağına eminim ama şimdi hemen çocuklarımı aramaya çıkacağız
Será muito útil quando chegar aqui. Agora temos que procurar os meus filhos.
Kusura bakma, tatlım 40 yaşındakiler için iyi bir piyasa çıkacağını sanmıyorum.
Sinto muito, querida, mas não acho que tenhas mercado para prostitutas aos 40.
Sen burada kalıyorsun. Ben dışarıya çıkacağım.
Eu vou ali para fora.
Bu haftayı canlı çıkacağımızı bile bilmiyorum.
Nem sei se duraremos uma semana.
İkimiz de senin göründüğün gibi biri olmadığını biliyoruz ve aradığım cevapların ancak birisi senden gözünü ayırmadığında açığa çıkacağından hiç şüphem yok.
Sabemos que não és o que aparentas. Tenho a certeza que as respostas vão surgir sozinhas desde que alguém esteja a monitorizar.
Yoksa elini kolunu sallayarak çıkacağı mı?
Escapa desta ileso.
Şimdi şunu al, buradan sanki beni rehin almışsın gibi çıkacağız, tamam mı?
Então, toma, e vamos sair daqui como se fosse tua refém, está bem?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]