Çıldırdı перевод на португальский
2,081 параллельный перевод
- Çıldırdın!
- Passaste-te!
- Çıldırdın! - - Çıldırdın!
- Passaste-te!
Çıldırdın!
- Passaste-te!
Çıldırdın mı?
Endoideceste?
Çıldırdın mı?
- Estás maluca?
FBI buradaydı. Tony çıldırdı. Ve Müdür- -
O FBI esteve aqui e Tony estava quase louco, e a directora...
Birlikte geçirdiğimiz o geceydi sonra korunma haplarını almadığımı öğrendi ve çıldırdı.
Foi aquela noite que passámos juntos. Depois descobriu que eu não andava a tomar a pílula e passou-se.
Jordan, sen çıldırdın mı?
Jordan, estás louco?
- Dean çıldırdı mı?
- O Dean passou-se?
Çıldırdın mı?
Estás doida?
Ona, otel odasında sanırım hoşlandığım biriyle birlikte kaldığımı söyleyince iyice çıldırdı.
Quando lhe disse que estava num quarto de hotel com um tipo que eu gostava, passou-se.
Ona, sanırım hoşlandığım biriyle birlikte bir otelde kaldığımı söylediğimde iyice çıldırdı.
Quando disse que ia para um hotel com um tipo de quem gostava ele passou-se.
Bak, orada o şekilde çıldırdığım için üzgünüm.
Olha, desculpa ter-me passado.
Benim için mi? Bir-iki hoparlör kablosunu kestim diye çıldırdı.
Desligo uns cabos das colunas e ele passa-se.
Sen gittikten sonra çıldırdı.
depois de saíres, ele ficou tão furioso.
Demek istediğim, neden böyle çıldırdı?
Porque está ele tão transtornado?
Bu hikaye dünyanın en güçlü imparatorunun nasıl çıldırdığını anlatıyor. ve Roma'yı nasıl yok oluşun kıyısına getirdiğini.
Esta é a história de como o mais poderoso governante do mundo enlouqueceu e levou Roma à beira da destruição.
- Tamamen çıldırdı. - Bilirim.
- Passou-se completamente.
Çıldırdın mı sen? Onu eve götürmem lazım.
Estás maluco, temos de o levar para casa!
Neyse, Wes iyice çıldırdı. Odada beni kovalamaya başladı. Sonra Debbie'nin aradığını gördüm.
O Wes ficou furioso e veio atrás de mim, quando vejo que é uma Debbie.
Televizyon seyrediyorduk ve birden çıldırdı.
Estávamos a ver televisão, e ela começou-se a passar.
Ona kaldırımda çarptım, çıldırdı.
Choquei contra ele no passeio e ele passou-se.
Çıldırdın mı sen?
- Está doida?
Çıldırdın mı sen?
Está louca?
Ama çıldırdım ve ona patladım.
Sim, bem, fiquei toda maluca e descarreguei nele.
Çıldırdın mı?
! Tu és doida?
Dansta çıldırdığından beri seni görmedim.
Não te vi desde aquele teu ataque na festa.
Çıldırdın mı sen?
Estás doido?
- Çıldırdın mı sen?
- Você está louco?
O zaman bence ikimizde çıldırdık.
Então, acho que estamos os dois malucos.
Çıldırdın mı sen?
Estás louco?
- Evet çıldırdın mı sen?
Estás louco?
çıldırdın mı sen?
Estás louco?
Çocukların okulunda şeker satıyorlardı, sen de biraz çıldırdın.
A escola dos miúdos estava a vender doces e tu passaste-te.
Memur bey, çıldırdı. Bir şeyler yapın.
Sr. policia, ela é maluca, tem que fazer alguma coisa.
Demek istediğim, hâlâ Josephine'e onun için çıldırdığını söyleyemedi.
O que eu queria dizer é que ele não disse à Josephine que ela lhe dá calores dentro das calças.
Anna çıldırdı mı? Sırtımı ovalayıp bana sıcak kıyafetler giydirdi. Ve sakalımdaki ıstakoz parçalarını temizledi.
Ela esfregou-me as costas a meio dum vómito, e depois trouxe-me um pano quente, para limpar as manchas de camarão da minha barba.
Dan çıldırdımı peki?
O Dan passou-se?
Lassie çıldırdı.
A Lassie está a enlouquecer.
Çıldırdı mı?
- Ele ficou zangado?
Yine çıldırdığını düşünecek ve bir daha Micah'ı hiç göremeyeceksin.
Ele pensará que deste em maluca novamente. E nunca verás o Micah.
Çıldırdınız mı?
Você é louco?
Evet. Ve ben çıldırdım. Hayalet kovalar gibi kovaladım, az daha öldürüyordum.
Sim, e fiquei louco, perseguia fantasmas, quase fui morto.
Çıldırdın mı?
Salta pela janela.
Çıldırdınız mı siz?
Estás maluco?
Çıldırdın mı?
Estás doido?
Babamı çıldırtırdı.
Isso deixava meu pai louco.
Çıldırdın mı sen?
Estás maluca?
Bugün sabah saatlerinde baskıcı Gürcistan hükümetinin de tam desteğiyle terörist olarak adlandırdıkları fakat gerçekte özgürlük savaşçıları olan insanları aramak üzere Kafkasya dağlarına konuşlandırıldım.
Fui largado nos Montes Cáucaso, com toda a colaboração do governo repressivo georgiano, para apanhar homens considerados terroristas, mas que, na verdade, lutam pela liberdade.
Annem çıldırırdı.
- A minha mãe ficava fula.
Küçük yastıkların, büyüklerin arkasında olmaları ; seni çıldırtırdı.
Ficavas chateada se a pequena ficasse por trás da grande.