Ödev перевод на португальский
804 параллельный перевод
Haçlı Seferleri üzerine ödev yapmıştı.
Fez uma composição sobre as Cruzadas.
Ve bunu size bildirmeyi bir ödev saydık kendimize.
Cremos que era nosso dever revelar-vos.
Güzel. Ödev yapmayacağım. Hiçbir şey göremiyorum.
Então não faço mais.
Şimdi ödev yapmanın sırası değil.
E agora não é hora de fazer os trabalhos de casa.
Fazladan bir ödev hastalanmana yetti galiba?
Basta um trabalho a mais para ficares doente.
Ödev mi yapiyorsun bu arada?
Que estás a fazer? Trabalhos de casa?
- Çünkü 10 bin ödev kağıdı bekliyorum masamda geri döndüğünde
Quero ver uma redacção com dez mil palavras assim que voltar.
Ödev yapacağıma sopa yerim daha iyi.
Prefiro levar com uma vara do que fazer as lições.
O konuda bir ödev yazacaktık.
Íamos escrever um artigo sobre isso.
O ödev yazacaktı.
Ela ia escrever.
Yarına ödev teslim edeceğim. Saat sekizde de dersim var.
Tenho que apresentar um trabalho e ir a classe às 8.
Fakat öğretmeni bir kaç ödev gönderdi, bu bütün vaktini alıyor.
Mas a professora está mandando dever de casa que o está mantendo ocupado.
İlk defa yazı nasıl geçirdiğimiz hakkında ödev hazırlamamız istenmeyecek. Evet.
Já ninguém nos pedirá para escrevermos sobre o que fizemos durante o verão.
Ödev getirmedin.
O que falta é o teu trabalho de casa.
Ödev yapacağız.
Trabalho de casa.
Bu kargaşada nasıl ödev yapabiliyorsun ki?
Consegues fazer o trabalho de casa com todo esse barulho?
Biraz ödev yapmalıyım.
Tenho TPC para fazer.
Yakalanmamak her zaman en iyisidir. Dinleyin çocuklar, şimdi size bir ödev vereceğim.
Rapazes e raparigas, vou-vos dar um trabalho.
ödev yapıyoruz.
a fazer uma tarefa.
— Güzel, Büyükanne... — Ödev nasıl gidiyor?
Gostas do boneco? - Fixe, avó. - Está "muita" louco.
Hepimizin ödev yazması zaman kaybı olur öyle değil mi?
É uma perda de tempo escrevermos todos um ensaio.
- Neden? Ödev ne oldu?
- E a tua composição?
Okuldaki ilk sabahta ödev mi yapılır?
Primeiro dia de aulas... Trabalhos? Claro que sim, Ken.
- Ne? - Ödev yapmam lazım.
- Preciso de fazer meus deveres.
Ödev yapmak istiyorsan diğer odaya git.
Se quees fazer os teus trabalhos de casa, vái para o outro quarto.
Bayan Orozco yapabilirsin dedi. Böylece boş ödev vermemiş oluyorum.
A Menina Orozco disse que podia fazer isso para entregar alguma coisa.
Ama bir ödev yapıyordum ork bulutu hakkındaydı... Cebirsel bir kuralsızlık keşfettim.
Estava a trabalhar neste texto na nuvem ork... e descobri uma irregularidade matemática.
Yatağında ödev yaparken... ve sen tepetaklak tutarak yazarken, mürekkep akmayı durdurur.
Para fazer os trabalhos na cama... quando escreve de baixo para cima e a tinta pára de sair...
Daha fazla ödev yapmayacağını tahmin ediyorum.
Parece que ele não planeia fazer muitos trabalhos de casa.
Bugün mümkün oldukça çok ödev okuyacağız.
Vamos ler hoje tantas resenhas de livros, como pudermos.
Sezon sona erdiğine göre, benim evde ödev yapalım mı?
Agora que a época já acabou, os trabalhos de casa em minha casa, à meia-noite?
16 yaşındayken onun "panter" isimli bir şiiriyle ilgili bir ödev yapmıştım. Panterin kafesinden dışarı baktığında gördükleriyle ilgiliydi.
Quando tinha 16 anos, fiz um trabalho sobre o poema da pantera, sobre a imagem que a pantera vê quando olha para fora da jaula.
Günün önemli olayları ile ilgili bir ödev hazırlamam lazım. Bud'ın gazeteyi getirmesini bekliyorum.
É dia de entregar os Acontecimentos Actuais e estou à espera que o Bud me traga um jornal.
- Ne yapıyorsun? - Ödev.
- O que estás a fazer?
Verilen ödevleri yapmayanların final notundan her ödev için bir puan düşeceğimi bilmenizi istiyorum.
Quem não apresentar os trabalhos feitos terá menos um valor na nota final.
Yazılı ödev dışında hepinizin birer şiir yazmasını istiyorum.
Além das composições, quero que escrevam um poema, um trabalho original.
.. birer ödev kartı seçeceksiniz. Lütfen birisi Bayan Bundy'i uyandırabilir mi ve Miss Wanker'ı.
Alguém acorde, por favor, a Menina Bundy e a Sra. Wanker.
Ödev.
- Os trabalhos.
Pekâlâ, bu akşam ödev olarak, bir şiir yazmanızı istiyorum.
Como trabalho de casa vão escrever um poema.
Bu akşam, ödev olarak fotosentez projelerinize devam etmenizi istiyorum.
Como trabalho de casa, quero que continuem o projecto de fotossíntese.
Ruppert Lisesinde 20 yıldır yazılı ödev ya da sınav yapılmıyor.
Há vinte anos que não se fazem trabalhos neste liceu.
Mecesteleri ve kraliçem... Büyüklük nerden gelir, ödev nedir... Neden gündüz gündüzdür, nedenden gecedir gece ve zaman zamandır... gibi şeyleri konuşmak geceyi, gündüz ve zamanı boşa harcamak olur.
Meu suserano e minha senhora... discutir o que a majestade deveria ser, o que é o dever... porque o dia é dia, a noite, noite e o tempo, tempo... seria desperdiçar a noite, o dia e o tempo.
Ve bence yanlış olan öğrencilerin geceleri geç vakitlere kadar ödev yapıp iyi programları kaçırmaları ve sonra sabah erken kalkmaları ve okula gitmek zorunda kalmaları.
Penso que é errado os alunos não poderem ver os bons programas da noite para terem de estudar e depois irem cedo para a escola.
Ve öğretmeni ondan en son, bir hafta önce yazılı bir ödev aldı.
E o professor já não recebe um trabalho dele há uma semana.
Eko-yenileme üzerine bir ödev hazırlamıştım.
Ruptura do núcleo. Ejetaremos o plasma.
Hey, Bart, hadi biraz ödev yapalım.
Bart, vamos fazer algum trabalho de casa
Bugünkü son ödev Billy Thompson tarafından okunacak.
O nosso último texto do dia vai ser lido pelo Billy Thompson.
- Demek oynamak istemiyorsun. - Evet ödev yapmam gerekiyor.
Graças ao telefone celular.
- Çocuğun ödev...
Sabe como Travis é no domingo.
İşte en sevdiğim ödev.
Lindo menino.
Babam, hiç ödev yapmadığımı bilir.
O meu pai sabe que nunca faço os TPC.