Ürünüdür перевод на португальский
103 параллельный перевод
Geçen senenin ürünüdür.
Bem, é do suprimento do ano passado.
Ama yine de estetik etki hayal ürünüdür.
Sim, mas, mesmo assim, o efeito estético é imaginário.
Belki bir mühendislik ürünüdür?
Pode ter sido manipulada.
Bu filmde betimlenen karekterler tamamen hayal ürünüdür, ölü veya yaşayan gerçek kişilere olan benzerlikleri tamamen rastlantısaldır.
As personagens descritas neste filme são inteiramente fictícias. Qualquer semelhança com personagens reais, vivas ou mortas, é mera coincidência.
Düzgün bir Romalı birleşmesinin güzel bir ürünüdür bu.
Este é o belo resultado duma união romana adequada!
Umarım belgeseliniz hayal ürünüdür.
O documentário, espero que seja ficção.
... kutsal adam popüler hayal gücünün bir ürünüdür.
O homem tal como aparece na lenda não é mais que uma criação da imaginação popular.
Ve banyosu da hayal ürünüdür.
E a casa de banho é um escandalo.
Vietnamda korkunç şeyler görmüştüm ama çaresiz bir pumaya böylesine hakaret etmek nasıl bir zihnin ürünüdür bilmiyorum.
Eu vi coisas horríveis no Vietname, mas é preciso imaginar qual a mentalidade que conseguiria profanar um puma desamparado.
Şey, uh, fasülye İsrail`in en temel ürünüdür. Tamam, kabul ediyoruz.
bem, os, feijoes eram muito apreciados pelos esrailitas. ok, continua.
Onlar hayal ürünüdür.
São inventados.
Bazı katiller toplumun bir ürünüdür.
Alguns assassinos são produtos da sociedade.
Bu, dünyanın en nadide bilim adamlarının yıllar süren araştırmalarının ürünüdür.
Isto é o resultado de anos de pesquisas de alguns dos mais eminentes cientistas do mundo.
Bu hassas işçilik ürünüdür.
Isso é precisão de relojoeiro.
Gözlerim de hayalgücümün bir ürünüdür.
Já que os meus olhos são um produto da minha imaginação.
Kızlar, ve diğer şeyler coşkunun ürünüdür.
As miúdas e tudo o resto são uma vantagem adicional.
Bu da bir diğer başarılı temizlik ürünüdür.
Este é outro produto de limpeza muito bom.
Bu, Amerika'daki ahlakî yozlaşmanın ürünüdür.
Faz parte da decadência moral dos EUA.
Modern banka müfettişliği beş düzenleyici adetin ürünüdür.
As normas bancárias modernas são produto de cinco tradições reguladoras diferentes.
- Devler hayal ürünüdür.
- Os gigantes são imaginários.
"Hadi ya" korkunun bir ürünüdür.
"Duh..." é um produto do medo.
Evlat, şiddet korkunun bir ürünüdür.
Filho, a violência é um produto do medo.
Benim geldiğim yerde, yemek düşünce ve çalışmanın bir ürünüdür.
De onde eu venho, a refeição é resultado de reflexão e estudo.
Fıstık ezmesi bir süt ürünüdür.
Manteiga de amendoim é lacticínio.
O, bu gezegendeki en müthiş teknoloji ürünüdür.
É a peça tecnologicamente mais avançada do planeta.
Sana söylüyorum, Scooby-Doo bilgisayar ürünüdür.
Já disse. O Scooby-Doo é gerado por computador.
Mavi Gezegen de büyük bir dehanın ürünüdür.
Planeta Azul é a obra genial.
Teknolojimize göre, ki bunlar ileri teknoloji ürünüdür,.. ... daha iyisi yok, adam yalan söylemiyor, çocuklar.
O melhor que a nossa tecnologia consegue detectar, e isto são testes da nova geração, ele não está a mentir, meus caros.
Herşey son teknoloji ürünüdür.
Tudo alta tecnologia, do melhor.
Revivatin bir Culp Belling ürünüdür.
O Revivatin é um produto da Culp Belling.
Bu bir Umbrella Şti. ürünüdür.
Este é um produto da Corporação Umbrella.
Randomonyum bazı gümüş madenlerinin yan ürünüdür.
O randamónio é um derivado de certas minas de prata.
Bu ayın özel ürünüdür bu.
- É o produto do mês. - Desculpe...
Rüyalar, senin hayalgücü ve yaratıcılığının ürünüdür. anıların ise gerçektir.
Numa mão, os sonhos vêem da imaginação de alguém, na outra mão, alguém recordasse deles na mundo real.
Ama bombalamaların yarısı aslında vandalizm ürünüdür.
Cerca de 50 % das explosões são apenas produto de vandalismo.
Bu ada kümesinin tamamı, yerkabuğunu delmek için yerin yüzlerce belki de binlerce mil altından yükselen erimiş kayaların volkanik bir aktivitenin ürünüdür.
Esta porção das ilhas são o produto de erupções vulcânicas onde as rochas escaldantes sobem de centenas, talvez milhares de Km abaixo para romper a crosta terrestre.
Hayal ürünüdür, tamam mı?
São invenção.
Petrol, jeolojik tarihin milyonlarca yıllık emeğinin ürünüdür.
O Petróleo é o resultado, de muitos milhares de anos de História Geológica.
Galiba melanin ve demir birikimi var. Her ikisi de tıpkı büyükbabanın kullandığı gibi hemokromatoz ürünüdür.
Se a rua onde ela viveu não for dentro de casa, tem depósitos de ferro e melanina, causados pela hemocromatose, tal como o avô tinha.
Kloratın yan ürünüdür.
É um subproduto de clorato.
Optik böcekler, yüksek teknoloji ürünüdür,... pencereden ışık ışını alır.
A escuta óptica é um aparelho avançado que emite um feixe de luz numa janela.
Bu kitaptaki bütün karakterler birer hayal ürünüdür.
Todas as personagens deste livro são fictícias.
Hayal ürünüdür. Eski Kelt zamanından bir efsanedir.
Fazem parte de um conto, de uma antiga lenda Celta.
Efendim, bu saldırı, ben ve Kuvvet Komutanları arasındaki çok dikkatli bir üzerinde düşünüp taşınmanın ürünüdür.
Esta acção é fruto de deliberação cuidadosa entre mim e os Chefes de Estado.
Anlatılan benzerlik gösterse de, kişiler tamamen hayal ürünüdür. Hareket ve konuşmalar gerçek şahıslar ile karıştırılmamalıdır.
Ainda que alguns dos acontecimentos se assemelhem aos ocorridos no relato, as personagens são fictícias e não devemos atribuir as suas palavras e acções aos verdadeiros intervenientes.
Belki İsa'da hayal ürünüdür.
Talvez Jesus também seja imaginário.
Makineler insan ırkının çılgınlığının ve çirkinleşmesinin ürünüdür.
A máquina é a desfiguração e loucura da humanidade.
Gerçek olaylardan esinlenilmiş olsa da, bu filmde izleyeceğiniz karakterler tamamen hayal ürünüdür.
Embora se inspire em factos reais, este filme é uma ficção que não relata nenhum em particular.
Ama sen demiştin ki,'Bölge', bir üst uygarlığın ürünüdür.
Porque, se Deus é o tal triângulo... então, já não sei nada.
Bu filmde adı geçen bazı kişi ve olaylar hayal ürünüdür.
Subtitulação : SDI Media Group
Bu filmde yer alan tüm karakterler hayal ürünüdür.
As personagens retratadas neste filme são ficcionais e qualquer semelhança com a realidade é coincidência.