Acıyor перевод на русский
10,531 параллельный перевод
Demek istediğim gerçekten üzgünüm ve kalbim acıyor.
То есть.. у меня печаль. Прямо сердце болит.
Acıyor mu?
Болит?
- Bekleyin. Çok acıyor.
- Так больно!
Birkaç gün dikkat etsen yeter - - Bileğimden ziyade omuzlarım acıyor. - Kusura bakma Hanfendi.
Пару дней поберегите себя... чем лодыжка... мэм.
Çekince acıyor!
Не тяните, мне больно!
- Hareket ettikçe acıyor!
Каждый раз, когда он поворачивает, мне больно!
- Acıyor. - Evet.
Она болит.
- Acıyor.
- Больно.
Acıyor.
Больно.
Daha iyi. Hâlâ biraz acıyor ama daha iyi.
Лучше, намного лучше.
- Dikkat et acıyor.
- Осторожнее, больно.
Anlaşmayı bilmiyorum. Ancak bir test yürütmek hiç acıyor.
Ну от еще одного испытание беды не будет.
Acıyor değil mi?
Обидно, да?
Etik Tıp Vatandaşları çalışanları,... Dr. Fisher ile oturmadan önce konferansta gizlilik sözleşmesi imzalamışlar. Açık bir şekilde kaydın ya da bilginin dağıtımını yasaklıyor.
Сотрудники Граждан за нравственную медицину подписали соглашение на конференции перед тем, как встретиться с доктором Фишер, которое прямо запрещает любую запись или разглашение информации.
Yani,... otomatik tamamlama en fazla kullanılan arama isteklerine dayanıyor,... bu yüzden açıkça, "Jamal" yazan birçok insan,... başka şeylerde çok tutuklama raporları ile ilgileniyor.
Автозавершение основано на запросах большинства пользователей, поэтому, очевидно, большинство людей, которые набирали "Джамаль", интересовались приводами в полицию больше, чем другим.
Hava kilidi açılıyor... On, dokuz, sekiz, yedi altı, beş, dört...
До открытия шлюза десять... девять... восемь... семь... шесть... пять... четыре...
Hava kilidi açılıyor.
Активация шлюза.
Dediğine göre, Brendan kapıyı en az üç kez çalıyor ve dayısı olan şahsı üzeri yarı çıplak terler içinde kapıyı açıp kendisini karşılayana kadar bekliyor.
Брендон говорит, что он стучал минимум три раза и ему пришлось подождать, пока его дядя, полуголый и вспотевший... откроет дверь и поздоровается с 16-летним племянником.
Bay Kratz, 2 Kasım tarihinde mesajlar açıldıysa bunun, Teresa Halbach'in o tarihte hayatta olduğu anlamına geldiği sonucunu çıkarıyor.
Г-н Кратц может делать вывод, что раз сообщения были открыты 2 ноября, то Тереза Хальбах была ещё жива.
Sorunuzdan, Savcılığın bir zaman çizelgesi var da biz de oturmuş delik açıyoruz gibi bir anlam çıkıyor.
Ваш вопрос предполагает, что у прокуратуры есть хронология, а мы ищем нестыковки.
Şimdi, eğer 6 : 30 ila 7 : 00 arası oraya vardıysanız listede neden imzanızın olmadığını açıklamak biraz zorlaşıyor, değil mi?
Итак, если вы приехали в 18 : 30 или 19 : 00, тогда сложнее объяснить, почему вы не зарегистрировались в журнале?
Orada size iletilen talebin amacı hakkında açıklama yapılıyor.
В нём объясняется запрос на ваши услуги.
O anahtar, bu büyük resimde, daha geniş açıdan bakıldığında pek de bir önem taşımıyor.
Во всём этом деле, по большому счёту, ключ играет очень малую роль.
Geçmişte hangi suçları işlemiş olursanız olun bu cinayeti işlediğiniz sırada, açıkça anlaşılıyor ki yaşamanız olumlu yönde değişmek üzereydi.
Какие бы преступления ни были частью вашего прошлого, в момент, когда вы совершили это убийство, всё говорило о том, что в вашей жизни наметился поворот в лучшую сторону.
Steven, 2007'de kararın açıklanmasından beri Avery Oto Mezarlığına 350 km uzaklıkta Wisconsin'in en yüksek güvenlikli hapishanesi Boscobel'de yatıyor.
После вынесения приговора в 2007, Стивен находится в Боскобеле, самой охраняемой тюрьме Висконсина, в 350 км от автосвалки Эйвери.
Brendan annesine şöyle bir açıklama yapıyor :
И Брендон объясняет матери :
- Acıyor mu?
Болит?
- İlk başta acıtıyor da sonra alışıyorsunuz.
а потом будет хорошо.
Herkes kendi acısına dayanarak yaşıyor.
Все держатся и терпят... так и живут.
- Kapılar açılmıyor...
- Открой дверь. - Черт, дверь...
- Kapıyı aç! - Açılmıyor ki!
- Открой дверь.
- Açılmıyor
- Открой дверь.
Gördün mü? Acımıyor.
Видишь?
Kendimi niye hissettiğimi açıklıyor.
Понятно, почему мне так плохо.
Kapı açılmıyor.
Не открывается.
Kapı açık kalmıyor.
- Затвор не держится.
Cihaz açılıyor.
Заряжаю.
Su altında kalan bir tünel o binanın hemen altına açılıyor.
Там затопленный туннель, который ведет под это здание.
Sürekli işkence görünce belli bir yerden sonra acı artamıyor.
У непрерывной пытки тот недостаток, что ее уже невозможно усилить.
- Acıtıyor mu?
- Больно?
Her neyse, en azından hala onları acı gerçekten uzaklaştırmaya yarıyor.
В любом случае песня все еще отвлекает их внимание от правды.
Üç saat tribe girmek gerçekten insanı kurt gibi acıktırıyor.
Три часа кайфа действительно возбуждают аппетит.
Çünkü canımı acıtıyor.
Это больная тема.
New York'ta Yeni Bir Yabancı Elçilik Açılıyor
Новое иностранное посольство в Нью-Йорке
Ve hiç kimse düzgün bir şekilde açıklama yapamıyor.
И никто даже не объяснил, как.
Bir sonraki gün acısı fena çıkıyor... yani, tuvalette.
На следующий день случаются определённые последствия, в плане туалета.
Tim'in neden odana girdiğini de açıklıyor.
Теперь мне ясно, зачем Тим зашёл в твою берлогу.
Araba kovalamacaları karnımı acıktırıyor tatlım.
Погони на высокой скорости вызывают у меня аппетит.
Dünyanın kapıları burada açılıyor.
Тебе открыты врата Земные.
Gittiğinizi görmek içimi acıtıyor.
Мне не нравится, что вы все уходите вот так.
Her 18 saatte bir kapılar alttan açılıyor.
Каждые 18 часов в дне корабля открывается дверь.